PROF.DR. ETHEM ATAY İLE “SEÇİM SONRASI VE CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ” ÜZERİNE SÖYLEŞİ...

Seçim sonrası ülkenin siyasi tablosu belirginleşmeye başladı. Cumhurbaşkanlığı seçimi, ilerleyen günlerde siyasi gündemin ana konusunu teşkil edecek gibi görünüyor. Seçim sonrası oluşan tabloyu ve yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimini Ülkemizin Hukuk alanındaki duayen akademisyenlerinden değerli hemşerimiz Sn. Prof. Dr. Ethem ATAY’a sorduk:

“Öncelikle, seçimlerin vatana, millete hayırlı olmasını diliyoruz…

Seçim, mahalli seçim olmanın ötesinden geçip, Türkiye’de bir referanduma dönüştü.    Referandumda iki durumu ortaya koydu:

Birincisi:

Mevcut siyasi iktidarın hakkındaki bir takım iddiaların halk nezdindeki yankısı ne olacak?


Seçim noktasında ortaya çıkan tablo şu: Ak Partinin kemikleşmiş tabanında her hangi bir sapma söz konusu değil.3-4 puanlık bir sapma var bunu da siyasal bilimde yüzen oy olarak açıklayabiliriz. Ak partiden kopan bu yüzen oy CHP ve MHP’ye kaymış durumda. BDP’de de değişen bir sapma yok. Orda da kemikleşmiş oy oranı durumunu korumakta.

Türk siyasi hayatında ileriye dönük perspektifinde nasıl bir sorun yaratır? Toplumda bu parçalanma 12 Eylül gibi duruma benzer bir şekilde kesin hatlarıyla bir ayrılığa kamplaşmaya götürdüğü söz konusudur. Bir tarafta Ak parti ve taraftarları diğer yanda Milliyetçilik söylemi ile toplanan CHP.

Bu seçim ile birlikte CHP ve MHP’ye bir sinyal verildi. Bu sinyal Ak partinin ortaya koyduğu projeler gibi halk somut proje, çözüm önerileri istiyor ve bekliyor. Sadece eleştirmenin yeterli olmadığını görüyor. Buna rağmen halk 3 büyük şehirde bir kredi açmaya çalıştı. Halk Ak partiye karşın CHP’ye bir kredi açmaya çalıştı ama yeterli olmadı. Bunun neticesinde Ak parti bu referandumdan başarıyla çıktı. Bu zaferin sonucunda siyasi gelecekte başka şeyler tahvil gösterildi. Bu başarının devamı olarak hedefte Cumhurbaşkanlığını göstermekte… Bunda sıkıntılar söz konusu olmakta, cumhurbaşkanlığı ile Milletvekilliği seçimi birbiri ardınca devam eden bir süreç. Başbakanın Cumhurbaşkanlığına geçmesi halinde Ak parti içinde ne olacağı bir soru işareti…

İkincisi:

Cumhurbaşkanının Başbakan olması durumu Putin Tarız bir değişiklik olur mu?


Zayıf bir ihtimal… Ara formül ÖZAL döneminde olduğu gibi olabilir ama emanetçi bir başbakan bu sorunları çözemez. Gelen Başbakan oluşacak sorunlara göğüs geremez buda Ak parti içerisinde kopmalara neden olabilir. Hükümetin düşmesine kadar gidebilir. Ülkede siyasi istikrasızlığa neden olabilir. Ak partinin lehine olan ibre bundan sonra tersine dönebilir. Parti içinde kopmalar olur. Merkez sağda yeni bir oluşum olur. Bu gün ihtimal olarak görülen durum gerçeğe dönüşmüş olur. Merkez sağdaki yeni parti içine CHP ve MHP’den bazı kaymalar olabilir.

Bu çerçeve içerisinde Cumhurbaşkanlığına Başbakanın gitmesi sorunları çözmez. Parlamenter sistemden kaynaklanan durumların gözden geçirilmesi gerekecektir. Yalnız anayasa bu durumuyla sorunlara yeterli olmayacaktır. Ara formül olarak Ak parti yetkililerinin beyanatları var. Başkanlık, Yarı Başkanlık ve Partili Parlamenter Sistem…

Başkanlık Sistemini oluşturacak şartlar Türk siyasi hayatında ve Türk hukukunda geçerli değil. Başkanlık sisteminde ABD dışındaki uygulamalarda totaliter rejimlere doğru bir kayma var, zaten Türkiye’de eleştirenlerde otoriter bir rejim oluşumunu eleştirmekte, bu oluşum totaliter rejime kaymasının kamu tarafından kabul görmesinin beklenmesi çok zor.

Yarı Başkanlık sistemi Fransa dışında rahat önerileri yok. Onlarda da sorunlar yaşanıyor. Bu sistemin Türkiye’de uygulanması sıkıntılar doğurur. Cumhurbaşkanını daha fazla yetkilendirme sorusu ne olacak sorusu bu sistemi de elimine etmekte.

Partili Parlementer olayı diye bir Cumhurbaşkanlığı olamaz. Tarafsızlık ortadan kalkar, taraflı Cumhurbaşkanı, sistemi tamamen tıkar.

Dolayısıyla şu anda seçimin sonunda oluşan atmosfer, istikbaldeki belirsizliğin alt yapısını oluşturmuştur. Bu belirsizliğin çözümünde yapılması gereken mevcut sistemden sapma olmadan sistemin devamı olmalıdır.

Şimdi ne yapılacak? Başbakanın Cumhurbaşkanı olmasını zorlamak çok ta anlamlı değil. Başbakanın yerinde kalması parlamenter sisteminde sembolik yetkileri olan bir Cumhurbaşkanı ile sorun çözümlenir. Bu anlamda Başbakanın konumu sağlamlaşmış, yerine oturmuş olur. Cumhurbaşkanlığı da sembolik olur.

Tabi buradaki handikap orda yapılan bir hatadan kaynaklanır. O da Cumhurbaşkanını halka seçtirmek. Halk seçtiği zaman kim gelirse gelsin sembolik olma özelliğini kabul etmeyecektir. O zaman yeni bir anayasa gerekli olacaktır.
Sn. Başbakan Cumhurbaşkanlığına aday görünüyor, fakat yerine kim gelecek sorusuna Başbakanın kendi kurmayları bile cevap bulmuş değil. Başbakanın güçlü bir kişiyi Başbakan adayı olarak göstermesi çatışma olmaması bakımından beklenemez bir durumdur.

Sn. Cumhurbaşkanının tekrar siyasete geri döneceğini düşünmüyorum. Bu ihtimali silmek lazım… Hukuken de olması çok zor… Bu durum daha önceleri de yaşandı. Bir ilin tüm milletvekilleri istifa ederse olur deniyor. Bunlar siyaseten yozlaşmalara sebep olur. Siyasette işin doğasına aykırı davranırsanız meşrutiyet zeminini ortadan kaldırırsınız, şaibelere neden olursunuz. Bir memlekette demokrasi hukuk devletinin olması, kural ve kurumsal yapılarla olur.

Bu çerçeve içerisinde bakıldığında önemli kararların alınacağı bir süreç ülke insanını beklemekte… Umarız ki devlet ve memleket için hayırlı olan olur.”

Sn.ATAY’a söyleşi için teşekkür ediyoruz.

Sevgi ve Saygılar…
YORUM EKLE