ŞEHİT ÖĞRETMEN AYBÜKE YALÇIN

(1994, Çorum/Osmancık – 2017, Batman/Kozluk)

Aybüke Yalçın, Oğuz Türklerinin Alayunt boyunun Türk yurdu kıldığı Osmancık ilçesinde 1994 yılında dünyaya geldi. Adını Karabağ katliamında Ermeni askerlerinden kaçan Azerbaycan Türklerinden bir ailenin minik kızlarından almıştır. Bu olayda ailenin küçük kızı yerde bulduğu oyuncak bebeği merak edip eline alır. Ancak bu bir tuzaktır. Kurulan tuzakla bomba patlar ve küçük kız Aybüke ile birlikte bütün ailesi ölür. Aybüke Yalçın’ın adı, işte bu küçük çocuğun aziz hatırası yaşasın diye babası tarafından konur.

Güzel sanatlara olan ilgisi çocuk yaşta başlamıştı. Edremit’te Kültür ve Sanat Derneğinde müzik eğitimi aldı. Daha sonra Necmettin Erbakan Üniversitesi Müzik Bölümünden mezun oldu.

2016 yılında Batman’ın Kozluk ilçesine müzik öğretmeni olarak atandı. Sevincini “Öğretmen oldum ben.” diyerek göstermiştir. Öğretmenlik onun için yalnızca meslek değildi. Aklında ve gönlünde büyük hedefler taşıyordu. Görev yerine giderken çevresindekilerin endişesini sezmiş ve onlara şöyle seslenmiştir:

“Babacığım vatan, millet ve bayrak sevgisini biz sizlerden öğrendik. Türk bayrağının dalgalandığı her yer benim vatanımdır. Ben oraya gidip görevime başlayacağım.”

Aybüke öğretmenin hayatına göz attığımızda görürüz ki onun için öğretmenlik, bir meslekten ziyade daha çok bir gönül işidir. Öğrencilerini canıgönülden seviyor, yaptığı her işi gönlüyle yapıyordu. Müzik alanında büyük hedefleri vardı. Bir taraftan “canlarım” dediği öğrencilerini yetiştiriyor, diğer taraftan kendini yetiştirerek Batman Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümünde yüksek lisans yapıyordu. Aybüke Yalçın, 7 ay gibi kısa sürede hem meslektaşlarının hem de öğrencilerinin gönlünde taht kurmuştu.

Mesleğinin bilincinde azimli ve uyumlu genç öğretmen Aybüke, peygamberlik mesleğini icra eden o yüksek kişiliklerden biriydi artık. Ailesinin ve öğretmen arkadaşlarının ifadesiyle o, içi dışı bir olan öğretmendi. O kadar doğaldı ki okulda da günlük hayatta da güler yüzlü olmayı becerebilen ender kişilerdendi. Gönül dünyasına binlerce kişiyi sığdıran, öğrencileriyle mutlu olan, onlarla üzülen, onlarla sevinen bir öğretmendi.

22 senelik ömrünün ve henüz 7 aylık mesleğinin baharındaki Aybüke öğretmen, çocukları kanatları altında toplamış anaç bir kuş gibi hassas ve bir o kadar da sevgi doluydu. Okulundaki her öğrenci onun şefkatli tavırlarını görüyor, onunla selamlaşmadan geçmiyorlardı yanından. Başkasının iyiliğini isteme, başkasına faydalı olma anlamına gelen diğerkâmlık onun adeta ruhuna işlemişti. Öyle ki bu fedakârlığının ne karşılığı vardı ne de kelimelerle ifade edilebilir bir yanı.

Meslekler içinde en kutsallarından biridir öğretmenlik. Onunla kalemi, kâğıdı, harfleri, heceleri, sözcükleri ve cümlelerin gizemini çözeriz. İyiye, güzele, aydınlığa ve erdeme giden yolda rehberimiz olur öğretmenler. Okuyan, düşünen, sorgulayan ve araştıran fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesillerin mimarıdır öğretmen.

Aybüke Yalçın, görev yaptığı okulda gençler karanlıklara hapsolmasın diye çalışıyordu. Böylesine yüce ve kutsal görevi yerine getiren öğretmenin sayısız seveni vardı elbette. Ancak bununla birlikte bir de -ne yazık ki- sevmeyenleri de vardı. En büyük düşmanı cehalet ve nefretle dolu olan eli kanlı terör örgütüydü bu. Onun şehadeti bütün yurdu hüzne boğdu. Aybüke’nin kalbi “Vatan, vatan…” diye atıyordu. Onun aziz hatırası bizlerin kalbine vatan âşkını bir kere daha hatırlattı. Onun şehadeti bizlere bir gerçeği tekrar hatırlatmış oldu. O da Mithat Cemal Kuntay’ın ifadesiyle:

“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,

Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”

  Taze ve gür sesi yalnızca Batman ve Çorum’da yankılanmakla kalmadı. Şehadet haberiyle birlikte Aybüke’nin aziz ruhu Tarihî İpek Yolu üzerinde kurulan Koyun Baba Köprüsü’nden geçti, Başpınar ve Karaca Yaylalarını aştı. Söğütlü Beldesi’nin Ernek Yaylası’nda Gülsün Bacı’nın yanık sesinde durakladı. Gittiği her yere Hüma kuşu misali mutluluk ve gönül zenginliği götürdü. Anadolu coğrafyasını aşarak Azerbaycan semalarından Türk dünyasına doğru bilgisi ve hüneriyle Zümrüdüanka oldu. Ve Mağusa limanında ölümsüzlüğü tattı billur sesiyle.

“Mağusa limanı, limandır liman,

Seni öldürende yoktur din, iman.”  Aradan 7 yıl geçti. Aziz hatırasıyla yaşıyoruz.

         2017’nin Ramazan ayında, cuma günü akşamüzeri şehadet haberini aldık.  Hâlâ kulaklarımızda çınlıyor buğulu sesin. Çok iyi biliyoruz ki 22 yaşında sana kıyanlarda yoktur din, iman. Ruhun şad olsun Aybüke Öğretmen.

Güzel gülüşün ve vatana olan sevginle her zaman gönüllerimizde yaşayacaksın. Şehit Aybüke öğretmenimizi, şehit Necmettin öğretmenimizi ve daha nice şehit edilen öğretmenlerimizi saygı, minnet ve şükranla anıyoruz.

Muzaffer ARSLAN

Türk Dili ve Edebiyatı

(MEB, ÖğretmenİZ dergisi yazar ve editörü)

YORUM EKLE