Önümüzdeki yerel seçimlerin odağında Belediye Başkanları seçimlerinin ağırlıklı olarak yer aldığını hepimiz biliyoruz.

Bazı ilçe ve Belde Başkan adayları belli olurken bazılarının hala belirsizliklerinin devam etmesi aday adaylarının en büyük handikabı.

Öyle ya... Temayül yoklamalarından nasıl bir sonuç çıkacak? Tüm adaylar ; “Acaba ben çıkabilecek miyim” beklentisi içerisinde uyuyup uyanıyorlar. Haksız da değiller.

Bu havada gelişen siyasetle birlikte seçim, ülke geneline oturmuş vaziyette. İşadamlarından teşkilat mensuplarına, politikacılardan bürokratlara, iktidarından muhalefetine ve sade vatandaşa kadar herkesi bir seçim telaşı almış vaziyette.

Söylemlere bakıldığında; tüm aday adayları birikimim ve deneyimlerimle doğduğum yere veya memleketime hizmet için yarışta varım diyorlar. Bir taraftan seçmene hoş görünmek diğer taraftan “geleceği kurtarmayı” amaç edinmiş bu yiğit aday adaylarının boy göstermelerine ve de vizyon oluşturma çabalarını doğrusu kıskanmamak elde değil.

Politik kimliğini kendileri için hayal yada serap olayı gibi algılamaktan öte gerçekte ideali olduğunu ortaya koyan, yapacaklarını inandırıcı yöntemlerle anlatan, gelecekte yaşanılabilir bir kent olgusunu ortaya koyan adaylar yada aday adayları bu yarıştan galip çıkmaları olasıda olsa, en büyük kaygı; sözün parti genel başkanlarında bitmiş olacağı. Bence demokrasinin hem de çoğulcu demokrasinin ve paylaşmanın önündeki en büyük ayıp ta bu.

Bakıldığında ne kadar da siyaset aşığı varmış dense de hizmete talip olma noktasında aşırı çekinceler var. Özellikle icazet alma ve aday belirleme makamlarının vesayet altında olması çok istemiş olsalar da siyaset aşıklarının heveslerini kursaklarında bırakıyor.

Dileğimiz seçim ve siyasi partiler kanununun da özgürlüklerden yana yapılacak değişikliklerle seçme ve seçilme hakkının önündeki engellerin biran önce kaldırılmış olması.