İnsanlar; yaratılışının gereği olarak dikkatlerini, düşüncelerini ve heyecanlarını gelecek zaman üzerine yoğunlaştırmaktadır. Oysaki geçmişteki olumsuz olan davranışları bir süzgeçten geçirmeden geleceğin planını yapmak mümkün olmayacaktır. Bunun için bir senelik bir zaman insanların ve toplumun hayatı geleceği açısından önemli yer almaktadır.
Bu zaman zarfında, aile, millet ve ülkemiz açısından neler yapıldı?
Bu zaman zarfında, bilgi ve kültür alanımızda neler kazandırdık?
Bu zaman zarfında içerisinde yapılması gereken ibadetlerimizi, iyiliklerimizi gerçekleştirdik mi?
Böylece bu soruların cevabını aramak gerekmez mi. Çünkü geçmişteki hatalarımızı süzgeçten geçirmeden geleceğin planını yapmak mümkünlüğü doğru olmaz.
Günümüzdeki fertlerin, bireylerin ve toplumun zihninde oluşan YILBAŞI merakından söz etmek gerekir.
Dinimizce yılbaşı kutlamalarının gibi bir olayın yeri yoktur. Böyle yılbaşı biz Müslümanlar için, resmi ve milletlerarası bir takvim başlangıcı olarak gözükmekten başka hiçbir kıymet ve değeri yoktur. Biz Müslümanlar için Muharrem ayının 1. Gecesi Kalandar olarak adlandırdığımız gecedir. Maalesef hiçbir kimsenin haberi dahi olmaz.
Bu açıdan Hıristiyan olmayan toplumlarda yılbaşı kutlamaları, batılı ülkelerin körü körüne taklit edilmesinin yanı sıra kültürünün de benimsenmesi hatalı bir davranıştır.
"Yahudiler ve Hıristiyanlar da; sen onların dinlerine uymadıkça asla senden razı olmayacaklardır. De ki: "Allâh-u Teâlâ'nın yolu, doğru yolun ta kendisidir. Yemin olsun ki, sana ilim geldikten sonra, eğer sen onların arzularına uyacak olursan, senin için Allâh-u Teâlâ'dan ne bir dost ve ne de bir yardımcı vardır." ( Mâide Sûresi: 51 )
Abdullah b. Ömer (Radıyallâhu anh)dan rivâyete göre Resûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz: "Kim bir millete benzemeye çalışırsa, o da onlardandır." ( Kafirun Sûresi:6 ) buyurmuşlardır.
Bir başka Hadîs-i şerifte ise: "Bizden başkasına benzemeye çalışanlar bizden değildir. Yahudilere ve hristiyanlara benzemeyiniz..." ( Hud Sûrei:113 ) buyurmuşlardır.
Bu iki hadîs-i şerif çok önemli noktalara vurgu yaparak psiko-sosyal gerçeklere vurgu yapmaktadır. Mağluplar, galipleri her daim taklid etme psikolojisini yaşarlar. İnsan ancak sevdiği kişileri, takdir ettiğini ve büyük gördüğünü taklid eder.
İşte bu duygu ve düşünce ile diyorum ki: Hıristiyan gibi yılbaşını kutlamak, yılbaşı eğlenceleri tertiplemek, millî ve dinî değerlerimizi yaralar ve zarar verir. Din ve kültür ahlakımızı bozar. Dinsizlik ve manevi yoksulluğu sebep olarak bir nevi arttırır. Hıristiyan geleneğinin ülkemize yılbaşı kutlaması adıyla gün geçtikçe yerleşmesi, rağbet duyması ve özel teşvik görmeye başlaması milletimiz, vatanımız için hiç iç açıcı değildir. Çünkü milletler, dinî inançları ve milli örf ve adetleriyle tanınırlar ve onlarla yaşarlar. Bu günlerde Hıristiyanlığın şu geleneğini, bugün de bu geleneğini alırsak, aldığımız her gelenek milli bir geleneğimizi yıkar, böler ve onun yerine oturarak kültürümüzden uzaklaşmamıza sebep olur. Bu ise çok şeyler kaybettirir. Elimizdeki nimetlerin elimizden gitmesine ve unutulmasına sebep olur.