Taoucu felsefe kitaplarının bize armağanı olan bir hikaye vardır: Sabahın erken bir saati okyanus kıyısına giden bir adam, kumsalda dans eder gibi hareketler yapan başka bir adamı fark eder. Yaklaşınca sahildeki bu adamın kıyıya vuran denizyıldızlarını okyanusa fırlattığını anlar. Yanına gidip "Neden denizyıldızlarını okyanusa atıyorsun?" diye sorduğunda birazdan güneşin yükseleceğini ve suların çekileceğini, onları suya atmazsa denizyıldızlarının öleceğini öğrenir. Adam tekrar sorar: "İyi ama kilometrelerce sahil, binlerce denizyıldızı var. Yetişemezsin, yaptığın neyi değiştirir ki?" Sahildeki adam eğilir, yerden bir denizyıldızı alıp okyanusa fırlatır ve şöyle der: "Onun için çok şey değişti" Aynı felsefeden öğreniriz ki : "Binlerce kilometrelik yolculuk sadece bir adımla başlar."
İlk adım her zaman bir başlangıçtır, ancak gerisi azim ve kararlılıkla gelir. Bu gücü gösterebilmek başlangıçta size bir şey kazandırmıyor gibi gözükse de zamanla karşılığını alırsınız. Bu hafta biraz gecikmeli de olsa Gümüşhane Valiliğinin katkıları ile hazırlanmış olan “Altın Kızlar” adlı belgeseli izleme fırsatı buldum. Hayran kaldım. Çok profesyonel olmuş. İngilizce alt yazılar sayesinde bu güzel belgesel yabancı turistlerinde ilgisini çekebilecektir. Belgeselin kısa süreli olması da izleyicilerin belgeseli sıkılmadan ve pür dikkat izlemelerini sağlıyor. Ben eleştirmen değilim. Şurası eksik olmuş, burası böyle değil şöyle olsa daha iyi olurdu diyemem. İçinde bu şehir geçen her sanat eserini hayranlıkla izlerim, hepsi bu.
Belgeseli izlerken beni en çok etkileyen geçmiş ile günümüz arasındaki anlayış farklılıkları oldu. Şimdiki ebeveynler çocuklarının büyük bir ego ile hiç düşmeden ve incinmeden yetişmelerini isterken geçmişte durum çok daha farklı olmuş. Babasına karşı gelemediği için evlenmeyen, evin işlerinde her türlü sorumluluğu alarak büyüyen çocuklar görüyoruz. İzlerken duygulandıran, içsel muhasebeler yapmaya yönlendiren ama en güzeli; biz kokan bu belgeseli ben çok beğendim. Elbette belgeseli beğenmeyenler çıkacaktır onları da daha iyilerini yapmaya davet ediyorum. Zaten böyle kalmamalı. Gümüşhane küçük bir şehir, herkesi tanır herkesle rahatlıkla iletişim kurabilirsiniz. Burada bir çok projeyi rahatlıkla hayata geçirebilirsiniz. Bu güzel bir başlangıç ve ilk adım olsun. Başta turizme verdiği önemi lafta bırakmayıp, çeşitli projeleri hayata geçirerek kararlılığını ispatlayan ve bu projeye öncülük eden Gümüşhane Valiliği olmak üzere belgeselde emeği geçen Sıla Özsoy, Said Tuğçu, Deniz Altaş, Feridun Emre Dursun, Deniz Özçetin ve tabii ki "Altın Kızlar'a " sonsuz teşekkürler.
(Dedem Aydın BİLGİÇ)
Görünmeyen çok kahramanımız var. Hepsi bizim değerimiz. Umutsuz olmak sadece yola engel koymaktır. Eldeki malzeme ne kadar kötü olursa olsun onunla neler yapılabilir bunu konuşmak gerekir. Mesela uzun süredir ayakta duran ve tüm Türkiye' de okuyucu bulan Herfene dergisi bu şehir için bir değerdir. Çeşitli kitapları olan, çeşitli gazetelerde köşe yazan birçok yazar bu şehir için bir değerdir. Gümüşhanelilere fotoğrafı sevdiren Mustafa Zengin bu şehir için bir değerdir. Liste uzayıp gider. Benim tanımadığım ya da burada sayamadığım çok fazla değerimiz var. Bunları seversiniz ya da sevmezsiniz ayrı bir konu ama yaptıklarının üzerine ne koyabilirsiniz, değerlerini nasıl bilirsiniz, siz bu şehre nasıl bir katkıda bulunabilirsiniz, bunu konuşalım.
Yine çok bilinen bir hikayedir. Hac yolundaki topal karınca çölde bir fareye rastlar. Fare karıncayı görünce acır, çünkü karıncanın ayağı bile kırıktır, çok yavaş ilerlemektedir. Sorar nereye böyle diye. Hacca gidiyorum der karınca. Çöl faresi şaşırır: Bu topal ayağınla, şu zayıf halinle ve yorgunluğunla nasıl hacca gidebilirsin ki? Topal karınca boynunu büker: Olsun, der. Gidemesem bile hac yolunda ölürüm ya. Tekrar edelim binlerce kilometrelik yolculuk sadece bir adımla başlar. Bugün sizde kendiniz için; yaşadığınız yeri daha yaşanılabilir kılmak için; ailenizdekilerin, şehrinizdekilerin kısacası hayatınızdakilerin hatta hayatınızın kıymetini bilmek için gelin güçlü bir adım atın.
Sonsuz Teşekkürler