TAMER ÜNSAL'LA SÖYLEŞİ: TAMER ÜNSAL'LA SÖYLEŞİ

Tamer Ünsal adı son zamanlarda Gümüşhane kamuoyunda, Gümüşhane basınında ve sosyal medyasında adı sık sık gündeme gelmeye başladı.
Hayatının büyük bölümü İstanbul’da geçmesine rağmen, Gümüşhane ile bağlarını koparmayan Sayın Tamer Ünsal ile Temmuz 2012 ayı sonlarında bir telesöyleşi yaptık.

Şimdi sizleri Sayın Ünsal ile yatığımız söyleşi ile baş başa bırakıyorum.



HASAN PİR - Tamer Ünsal kimdir, hayat hikâyenizi bizimle paylaşır mısınız?
TAMER ÜNSAL -
1954 yılında Gümüşhane Merkez - Kale Köyünde doğmuşum. Öğretmen bir anne ve babanın çocuğuyum. Henüz altı yaşında iken 1960’da İstanbul’a geldim. İlkokulu İstanbul Esenler’de, Ortaokulu İstanbul Çapa’da, liseyi ise Gümüşhane Endüstri Meslek Lisesi’nde okudum. Çukurova Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nde yükseköğrenim görüp inşaat mühendisi olarak mezun oldum.

Gümüşhane Endüstri Meslek Lisesi’nde okurken hem okul futbol takımı kaptanlığı yaptım hem de Gümüşhane’nin ilk takımı olan “15 Şubat Futbol Takımı” nda kesintisiz 10 yıl (Gümüşhane’den İstanbul’a gelişime dek) futbol oynadım. Bu 10 yıllık süre, üniversite yıllarını da kapsamakta olup, yaz sezonlarında “futbol ve Gümüşhane sevgisi” beni hep Gümüşhane’ye çekmiştir.

Mezuniyetten sonra Gümüşhane Belediyesi’nde 3 yıl çalıştım. Daha sonra, İstanbul Topraksu (Köy hizmetleri) idaresine ait İstanbul-Samandıra Gölet inşaatında 3 yıl şantiye şefliği yaptım.

1986 yılında serbest müteahhit olarak başladığım girişimcilik hayatımda, Köy Hizmetleri Müdürlüğü’nden taahhüt işleri alarak, özellikle İstanbul’ un köylerinde birçok projeye imza attım. Daha sonra İstanbul’ un ilçe belediyelerinde çeşitli altyapı işleri yaptım. İstanbul’un hemen hemen bütün ilçe ve beldelerinde altyapı hizmetleri yaptığımı söyleyebilirim.

Akabinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden ihale ile işler almaya başladım. Kesintisiz tam 16 yıldır aynı istikrarla, İstanbul’un çeşitli bölgelerinde, altyapı (atık su, yağmursuyu projeleri), yol inşaatları, alt geçitler, katlı kavşaklar, köprüler yapmaya devam ediyorum. Şu an ER-TA MÜH. İNŞ. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütmekteyim.

Ticari işlerin yanı sıra sık sık sosyal faaliyetlerle de ilgilendim ve ilgileniyorum. Halen İstanbul da bulunan birçok Gümüşhane il ve köy derneğinin onursal başkanlığını yapıyorum. Gümüşhane İli ve İlçeleri Yardımlaşma ve Kalkındırma Derneği - GÜYAD’da  1992 -1994 ve 2002 - 2004  Dönemlerinde Başkanlık yaptım. 2004 - 2005 Sezonunda Gümüşhanespor Kulübüne, yine aynı dönemde Ümraniyespor Kulübünde Başkanlık yaptım. Son olarak da  İstanbul Gümüşhane Dernekler Federasyonu - GÜDEF’te 2007 - 2008 döneminde başkanlık yaptım. GÜDEF Başkanlığım döneminde; Gümüşhane’nin düşman işgalinden kurtuluşunun 90.yıl dönümü etkinlikleri ve  2008 Feshane Gümüşhane Günleri etkinlileri gibi iki güzel organizasyona imza attık. Güler Hanımla evliyim. 2 kız çocuk babasıyım.



HASAN PİR - Gümüşhane’de doğan, çocukluğu İstanbul’da geçen bir Tamer Ünsal’ın Gümüşhane’den hiç kopmadığını görüyoruz. Sizi Gümüşhane’den koparmayan sır nedir?
TAMER ÜNSAL -
Ortaöğretim yıllarımın Gümüşhane’de geçmesi ve o yıllarda Gümüşhane’de oynadığım futbol ile sporseverlerin gönlünde çok güzel bir yer edindiğimi düşünüyorum. Öyle ki caddede yürürken gördüğüm ilgi, esnafların dükkânlarına girdiğimde beni karşılamaları, ikramlarda bulunmaları beni çok etkiliyor, duygulandırıyordu. Gümüşhane halkının bana olan bu sevgisi artarak devam etti. Üniversite yıllarında ve daha sonraki dönemde Gümüşhane Belediyesi’nde çalışmaya başladığımda bu sevgi zirveye ulaşmış ve Gümüşhaneliler beni bağırlarına basmışlardı. İnsanlarla aramızda sıcak ilişkiler vardı. Ben de hemşerilerime karşı kayıtsız kalamazdım, herkese sevgi ve saygı da kusur etmedim. Bu sevgi seli yıllarca sürdü ve günümüzde de devam ediyor. İşte Gümüşhane’den beni koparmayan sır burada gizli diye düşünüyorum. Benim Gümüşhane’yi ve Gümüşhanelileri seviyor olmam, onların da beni bağırlarına basmaları, beni kendi ailelerinin bir evladı görmeleri aramızda büyük bir sevginin doğmasına sebep olmuştur.

HASAN PİR - Şahsi internet siteniz olan www.tamerunsal.com a girer girmez karşımıza Gümüşhane görüntüleri ve Türküleri çıkıyor. Gümüşhane sizin için bir sevda mıdır?
TAMER ÜNSAL -
Gençlik yıllarımda Gümüşhane’de yalnız yaşamış olmam bende Gümüşhane’ye karşı inanılmaz bir sevda oluşturdu. Düşünebiliyor musunuz, İstanbul’a dönüş yaptığım yıllarda ben nasıl yaparım da Gümüşhanelilere hizmet ederim düşüncesiyle İstanbul - Ümraniye Gümüşhane İli ve İlçeleri Yardımlaşma Derneği’ne 1992 yılında başkan oldum. Ve bu şekilde hizmet edebileceğime inandım, bunu da başardım.

Herkes İstanbul’a göç ediyor ama geride bıraktığı şehrini çoğu zaman unutuyor, yıllarca hatırlamıyor, gitmiyor. Fakat ben öyle yapmadım, İstanbul’a geldiğim günden beri içimdeki Gümüşhane sevdası artarak devam etti. Öyle ki eşimin beğenmediği bir evi sırf kapı numarası 29 diye satın aldım. Şirketime ait araçların son numaraları hep 29 oldu. Camiye gittiğimde ayakkabılarımı koyduğum kutuların hep 29 nolu olmasına dikkat ettim. Cep telefon numarası son rakamları, daha birçok ayrıntılarda hep Gümüşhane ön planda idi.

Her insanın hayatta çok sevdiği, âşık olduğu değerler vardır. Bana sorarsanız en büyük sevdan nedir diye, tereddütsüz ailemden sonra Gümüşhane sevgisi derim.

HASAN PİR – Hayat hikâyenizde de belirttiğiniz gibi, Tamer Ünsal, bir devrin Gümüşhane’sine futbolla damga vurmuştu. Bu futbol serüvenini biraz açar mısınız?
TAMER ÜNSAL -
Gençlik çocukluk yıllarımda başlayan futbol serüvenim ortaokulu bitirene kadar İstanbul’da sürdü. Ortaokuldan sonra daha rahat top oynayabilirim düşüncesi ile liseye başlamadım. Yaklaşık iki yıl daha rahat top oynamanın yollarını araştırdım.

Ancak ailemden gelen, okumayacaksan bir işe gir çalış, böyle boş oturma, yalnız futbolla olmaz gibi düşünceleri beni çalışmaya zorladı ve bir firmada çalışmaya başladım. Ancak bana idmanlar için izin vermiyorlardı verseler de çok çalıştığım için idmanlara zor yetişiyordum ve yorgun oluyordum, performansım düşük kalıyordu ve takıma giremiyordum.  Kendi kendime karar verdim liseye devam edebilirsem, yine top oynamaya zaman bulabilirim diye düşüncelerimi babama açtım. Beni reddetti. ”Hayır. Sen bu iki yıllık aradan sonra okuyamazsın. Sırf futbol oynamak için bu yola devam etmek istiyorsun, olmaz! Topu bırak ve çalış, bir meslek sahibi ol.” diye beni azarladı. Çaresiz kalmıştım, futbolu çok seviyordum ve çevremdeki herkes benim bir yetenek olduğumu söylüyordu.

Aklıma dâhiyane bir fikir geldi. Rahmetli amcam Almanya-İran arasında tır şoförlüğü yapıyordu. İstanbul’a geldiğinde zaman zaman bize de uğrardı. Bir defasında beni Gümüşhane’ye köye götürmesini söyledim. “Babandan izin al, götüreyim.” dedi. Ertesi sabah izin aldım ve amcamla birlikte Gümüşhane - Kale Köyü’ne geldim. Amcamın ailesi köyde oturuyordu. Birkaç gün sonra Amcam İran’a gitti ve o günlerde köyde arkadaşlar edindim. Hem aramızda hem de yakın köylerle maç yaptık, tabi benim performansım hepsinden iyi idi. Ne de olsa İstanbul’da futbol eğitimi almıştım. Onlara göre süper oynuyordum.

Köyümüzün ilkokul müdürü Ercan Soylu ağabeyimize beni lise ayarı bir okula kayıt yaptırmasını söyledim. Naklimi Gümüşhane’ye aldırarak babamın beni engellemesine mani olmak istediğimi belirttim. O’ da bana yardımcı oldu. Bütün ortaöğretim kurumlarının dolu olduğunu, yalnız Endüstri Meslek Lisesi Ağaç İşleri Bölümü’nün öğrenci kabul ettiğini söyledi, ben de kabul ettim. Böylece benim Gümüşhane’deki okul serüvenim başlamış oldu.
        Okuldaki futbol seçmelerine katıldım. Oynadığım güzel futboldan dolayı takım kaptanı yapıldım. Günler böyle geçerken beni izleyen “15 Şubat Futbol Takımı” yöneticileri, 15 Şubat Futbol Takımı’nda top oynamamı teklif ettiler, kabul ettim. Böylece hem okul takımında hem de Gümüşhane’mizin güzide kulübünde top oynamaya başladım. Daha sonraki üniversite yıllarımda yaz aylarında Gümüşhane’ye gelerek lig maçlarında oynadım. Lig şampiyonu olduğumuzda, doğu ligi grup maçlarında oynadım. Üniversite bittikten sonra Gümüşhane’ye geldim. Hem Belediye’de çalıştım hem de futbol hayatıma devam ettim. Yaklaşık 10 yıl Gümüşhane’de futbol oynadım ve 2004 yılında sporseverler arasında yapılan ankette, Gümüşhane – Merkez’de top oynayanlar arasında gelmiş geçmiş en iyi futbolcu unvanı  % 97 ile bana verilmişti. Henüz bu unvanı elimden alan babayiğit futbolcu çıkmadı.

Futbol yıllarıma ait bir fotoğraf karesini de sizinle de paylaşmak isterim. Bu fotoğraf 10 yılın 9 yılında şampiyon olan “15 Şubat Futbol Takımı”na ait. 1973 yılında dönemin Gümüşhane Valisi Sabahattin Çakmakoğlu’undan kupa aldığım bir an görülmektedir.

2005 yılında ise kulübe olan vefa borcumu Gümüşhanespor’a başkan olarak ödediğimi düşünüyorum. Çünkü başkan olduğum zaman kulübümüzün 300.000,00-TL borcu – 22 adet icrası vardı.  Sigorta ve vergiyi ileri yıllara öteleyerek diğer bütün borçları ödedik ve icraları kaldırdık. Kulüp başkanlığını bırakırken de Federasyondan 70.000,00-TL alacaklı olarak bıraktım. Ayrıca kulübümüze ayda 10.000,00 - 15.000,00-TL gelir getirecek bir proje hazırladım. Ancak uygulanması engellendi. Projenin bir sureti kulübümüzde, bir sureti de ofisimde rafta beklemektedir. En azından 2004 - 2005 sezonunda kulübü kapanmaktan ve ligden düşmekten kurtardım. Bugün Gümüşhanespor eğer 3. Ligde mücadele veriyor ve geçmişte emeği geçenlerden biri olmaktan gurur duyuyorum.



HASAN PİR - Web sitenizin girişinde Peygamberimize (a.s.v.) ait bir Hadis-i Şerif dikkat çekiyor: “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır.”  Tamer Ünsal bu Hadis-i Şerifin neresinde?
TAMER ÜNSAL -
İslam’a hizmet etmek her Müslüman’ın görevi olmalıdır. Çünkü bu dünya gelip geçicidir. Hani nerede o okul yıllarımız, hani nerde eski stattaki şaşaalı oynadığımız maçlar, nerde tanıdığımız insanlar, babalarımız, akrabalarımız… Hepsi bir filmin şeridi gibi geride kaldı. Bu ölümlü dünyada Allah rızasını kazanmak için yapılan her şey güzeldir. Bu rızayı kazanmak kolay değildir. Bunun için insanlara hizmet edeceksin, yardım edeceksin. Çünkü bileceksin ki “Halka hizmet Hakka hizmettir.” İşte ben de insanlara hizmet ve yardım etmek için elimden geleni yapıyorum. Allah’a inancım tamdır, her şeyin onun eseri olduğuna, her şeyin ondan geldiğine inanırım. Sosyal yaşantımda, ekonomik yaşantımda, iş hayatımda hep Allah rızası gözetirim. Haram -  helal sınırına dikkat ederim.



HASAN PİR - Şu anda İstanbul’da yaşıyorsunuz. İstanbul’dan Gümüşhane nasıl görünüyor?
TAMER ÜNSAL -
İstanbul’dan Gümüşhane’ye birkaç perspektiften bakıyorum. Birincisi ilimizin doğal güzellikleri, tarihi dokusu, madenleri gözlerimin önüne geliyor. Bence Gümüşhane henüz keşfedilmemiş doğa harikası bir il. Doğal botanik bir yapıya sahip. Hani büyük illerde kent ormanları yapılıyor, piknik alanları düzenleniyor, botanik parklar yapılıyor ya işte Gümüşhane doğası ile bütün bunları bünyesinde bulunduran bir il.

Diğer başka bir açıdan baktığımız zaman şu gerçeği görmekteyiz. Yaşayan nüfusa göre baktığımızda, nüfusun azlığından dolayı, yapılan yatırımların ilin otomatik olarak kalkınmasını tetikleyemediği görülmektedir. Ancak son yıllarda yapılan yollar ve diğer yatırımlar ilimize büyük bir ivme kazandırmıştır. Eğer, özellikle Gümüşhane merkez ilçede kentsel dönüşüm ve değişimi gerçekleştirebilirsek, kalkınma adına önemli bir başarı elde etmiş oluruz. Tabii ki benim buradaki düşüncem özel sektörden ziyade devletin şehrimize yatırım yapmasıdır.

Üçüncüsü ise, Gümüşhane’nin turizm potansiyelidir. Gezilecek görülecek o kadar doğa harikası bölgeler var ki insan gördüklerine inanamıyor.

İstanbul’dan Gümüşhane’ye baktığım zaman aklıma hep şu soru geliyor. Turizm potansiyeli olan, tarihi dokusu ve maden yatağı olan Gümüşhane neden iller sıralamasında sonlarda bulunuyor?

Bence bu beyin göçü ile alakalı, dışarıda yaşayan yetenekli insanlarımız, Gümüşhane de yaşayanlarla birlikte çalışmalıdır. Gümüşhane’nin kalkınması için birlikte proje üretilmelidir. Gümüşhane’nin tek çıkış yolu bence budur. Mutlu, gelişmiş bir Gümüşhane hepimizin özlemidir.

HASAN PİR - Çocukluğunuzun Gümüşhane’sinden ve Kale’sinden neyi özlüyorsunuz?
TAMER ÜNSAL -
Gümüşhane’de geçen yıllarımın hepsini özlüyorum. Özellikle kazandığımız lig maçlarından sonra bize ısmarlanan hamam sefasını ve prim olarak verilen yemek ortamlarını çok özlüyorum. Eski kulüp başkanlarımızı, futbolcu arkadaşlarımı, malzemecileri, hakemleri, Gümüşhane’de toprak sahada top oynamayı çok özlediğimi belirtmek istiyorum.

HASAN PİR - Tamer Ünsal’ın hayattaki üç doğrusu nedir?
TAMER ÜNSAL -
Tamer Ünsal’ın hayattaki üç doğrusu:
1-    İnsanları sevmek
2-    Dürüst olmak
3-    Yardımsever olmaktır. 
     
HASAN PİR - Gençlere tavsiyeleriniz neler olur?
TAMER ÜNAL -
İster okuyan ister çalışan gençler olsun, benim tavsiyem mutlaka bir spor dalını seçerek spor yapmalarıdır.

Spor yapan genç; hem fizik olarak gelişir, hem de sağlıklı olur.

Spor yapan genç; yeni ve farklı bir çevre edinir. Edindiği bu çevrede daha çok spor konuşulur, dedikodu yapılmaz.

Spor yapan genç; her zaman dinamik olur, psikolojisi iyi olur. İnsanlara karşı daha güzel ve iyi davranır.

Spor yapan genç; zeki olur, beyin fonksiyonları iyi görev yapar. Hafızası sağlam olur, bir defa okuduğunu kolay kolay unutmaz.

Spor yapan genç; kibar olur, nazik olur. Efendi, sevgi ve saygılı olur.



HASAN PİR - Çok hareketli bir yaşantınız var. Gelecek için düşünceleriniz,  planlarınız nelerdir? Klasik bir soru ama gelecekte siyaset var mı?
TAMER ÜNSAL -
Siyaseti ben hep hizmet aracı olarak görmüşümdür. Keşke siyaset olmadan hizmet etme ortamı olsa… Ama ne yazık ki Türkiye’de hizmet yapılabilmesi için siyasi bir ortam içerisinde olunması gerekiyor. Keşke belediye başkanları hep bağımsızlardan seçilebilse…

Ben memleketimi çok seviyorum ve hizmet etmek istiyorum. Tabii ki hizmet her  noktada olabilir. Ama mesleğim gereği, işim gereği yıllarca İstanbul’da Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere, ilçe belediyelerine çok iş yaptım. Özelikle yaptığım işler dere ıslahı, yol, viyadük, altgeçit, köprü, katlı kavşak, meydan düzenleme, otopark, yağmursuyu ve kanalizasyon, park ve yeşil alanlardır. Belediyenin tamamen halk için, öncelikle yaptığı projeleri hayata geçiren kişiyim.

Bugün İstanbul’da hatırı sayılır, yapmış olduğumuz projeler ve uygulamaları halkımız tarafından yıllardır kullanılmaktadır. Yaptığımız dere ıslahı projeleri ile insanları yazın kokudan, pislikten, kışın da su baskınlarından kurtardık. Altgeçit projeleri ile trafikten nefes aldırdık. Kısa sürede ulaşım imkânı sağladık. Kanalizasyon projeleri ile insan atıklarının derelere akmasını engelledik. Yağmursuyu projeleri ile ev ve işyerlerine, yollara, meydanlara su baskınlarını önledik. Caddelerde de kum birikmesini önledik. Meydan düzenlemeleri ile trafik akışını rahatlatacak düzenlemeler yaptık.

Bütün bu proje bilgilerimizi ve tecrübelerimizi, Gümüşhane’de yaşayan bürokratlar ve Gümüşhane halkının da görüşlerini alarak hemşerilerimin hizmetine sunmak istiyorum. 

Ben projeciyim ve bu işin mutfağındayım. Proje ve işlerin mahiyetini ve maliyetini bilirim. Dar geliri olan Gümüşhane halkının parasını bu şehre harcarken azami iktisatlı olacağımı, yap-sök-tekrar yap mantığından uzak bir çalışma yapmak istediğimi belirtmek isterim.

Bu şehrin sorunlarını biliyorum. Çözümlerini de biliyorum. Hani derler ya, her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Benim hiç kimse ile hesabım yok.  Şehrimize hizmet eden herkesten Allah razı olsun. Ben de hizmet etmek istiyorum. Fırsat verin, destek verin birlikte bu şehrin makûs talihini yenelim. Gelişime ve değişime hazır olan memleketimize hizmet edelim.

HASAN PİR - Yorulduğunuzda nasıl dinlenirsiniz?
TAMER ÜNSAL -
Yüzmek ya da bahçe ile uğraşmak beni dinlendirir. Çiçeklerle konuşmak, onları sulamak, budamak, onlardan çiçek istemek en çok dinlendiğim zamanlardır.

HASAN PİR - Hobileriniz nelerdir?
TAMER ÜNSAL -
Spor yapmak, Gümüşhane ile ilgili resimlere bakmak, yazı ve kitapları okumak. Eşim ve kızlarımla çay içmek, sohbet etmek. Uzun zamandır görmediğim dostlarımı aramak hobilerim arasındadır.

HASAN PİR - Sizin eklemek istediğiniz başka şeyler var mıdır?
TAMER ÜNSAL -
İlk defa böyle bir söyleşi yapıyorum. Ben; hayatım bir roman olur ve çok okunur diye düşünüyordum ama yazdığım 3 - 5 sayfalık yazı bile çok şeyleri unutmuş olduğumu göstermektedir. Yine de bana bu fırsatı verdiğiniz için, çok teşekkür ederim.

HASAN PİR – Biz de size teşekkür ederiz.