Geçen hafta yazdığım ''Üniversitede Olay Var'' başlıklı yazımın ardından Sayın Rektörümüzün yapmaya çalıştığı açıklama üzerinden başlamak istiyorum.
Polemiğe girmek pek tarzım olmasa da kamuoyunun aydınlatılması gereken ve önemli gördüğüm bu konuda açıkçası tarzımdan ödün vermiş olacağım.
Sayın Rektör bizzat tanık olduğum durumlar ve yaptığım onlarca görüşme sonrası kaleme aldığım köşe yazım karşısında cevap vermeye çalışarak sadece verilmeyen profesörlük kadrolarına değinmiştir.
Çünkü, lojmanlarda C Blok son katta 4 dairenin birleştirilip 600 metrekarelik tek daire yapılması ve sonrasında ihale kapsamında 4 daireye bölündüğü bizzat tanık olduğum bir olay.
Yine sürekli seyahat eden birisi olarak Gümüşhane-Trabzon karayolunda aracımın plakası ile sadece son karakteri farklı olduğu için fazlaca dikkatimi çeken ve onlarca kez gördüğüm kişisel ihtiyaç için kullanılan, kamuya ait makam arabası.
Bunun dışında geçen yıllardaki öğrencilik dönemlerimde 22 saatlik sözde girilen derslerden alınan ek ders ücreti çizelgesin gözümle gördüğüm ve tanık olduğum bir olaydır.
Fazla girmek istemesem de yaptığım araştırmalar sonucu yazdığım Sayın Rektörün eşine tanıdığı imtiyazlar da aşikardır. Amacım asla tanımadığım birisini suçlamak değildir. Fakat bir kaç yıl içerisinde Sayın Rektörün eşinin öğretmen iken, Meslek Yüksek Okulu Sekreterliği, KYK Müdürlüğü, Kütüphane Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Genel Sekreter Yardımcılığı ve Şube müdürlüğü görevlerine getirilmesinde bir imtiyaz olup olmadığını kamuoyunun takdiridir. Yine aile bütünlüğünü korumak adına yıllardır muvafakat isteyen onca insana engel olunurken eşe verilen muvafakat ta da takdir kamuoyunundur.
Engellenen profesörlüklere gelince Gümüşhane Üniversitesi ile aynı yıllarda kurulan üniversitelerde 10 ila 30 arası kadrolu profesör varken bu sayının Gümüşhane Üniversitesinde geçen yıla kadar 0 bu yıl da 2 olması profesörlüklerin engellenip engellenmediği ile ilgili olarak kamuoyunun takdiridir.
Sayı 2'dir fakat, hocalarımızdan birisi yabancı uyruklu olduğu için idari bir kadroda görev yapamamaktadır ki bu detay ''önemlidir''. Diğer hocamıza ise kadro aldıktan hemen sonra rektör adayı olduğu söylentileri üzerine soruşturma açılmıştır. Hocamızın olası bir ceza alması durumunda rektör adayı olamayacağı gibi herhangi bir idari kadroda yer alamayacaktır.
YÖK nezdinde de profesör sayısı ile ilgili başarısızlığın üzerinde durulduğu yaptığım araştırmada satır arasına sıkışan bir başka önemli detaydır.
Geçen hafta yazdığım yazımda ismini zikrettiğim Sayın Yener EYÜBOĞLU bana dönüş yapıp, tekzip yollamak sureti ile, herhangi bir hak ihlaline uğramadığını söylemiştir. Huzurunuzda Sayın Yener EYÜBOĞLU hocamızdan özür diliyorum. Sayın Yener EYUBOĞLUNUN gönderdiği tekzip uygun tarihte gazetede yayınlanacaktır.
Ancak ismini yazdığım yada yazmadığım ve şu anda farklı illerde görev yapan onu aşkın hocamızın beni arayarak uğradıkları hak ihlali karşısında sesleri olduğum için teşekkür etmeleri bu konudaki araştırma ve tespitlerimin yerinde olduğunun açık göstergesidir.
Arayıp teşekkür eden ve Gümüşhane ye yıllarca hizmet eden hocalarımızın yazdığım yazı hakkında ''kesinlikle eksiği var fazlası yok'' demeleri tespitlerimin ve araştırmalarımın değerlendirilmesinde kamu oyunun takdiridir.
Hafta boyunca bir takım çevrelerce tarafıma eleştiriler ve bazı yakıştırmalar olmuştur. Bu çevreler birilerinin yönlendirmeleri sonucu böyle bir yazdığımı söylemektedirler.
Bilinmesini istediğim en önemli husus şudur. Ben Abu Dhabi de yaşamıyorum. Benim son 5 yılım Gümüşhane Üniversitesi içerisinde öğrencilik ve çalışma hayatı olarak geçmiştir. Bu süreçte gördüklerimi ve tespit ettiklerimi öğrencilik dönemimde yazsa idim takdir edersiniz ki eleştiriye kapalı bu yönetim öğrenciliğimi sıkıntıya sokabilirdi.
Zamanlamanın yaklaşan seçimlerle uzaktan yakından alakası yoktur. Sayın Rektörün ayrılan ve ya üniversitede görev yapan onlarca hocamızın arayıp böyle bir yazıyı kaleme aldığım için bana teşekkür etmesi karşısında kendini bir sorgulaması gerekmektedir.
Aynı şekilde bu süreçte görüştüğüm akademisyen yada idari kadrodaki kişilerin sevmediklerini açıkça beyan ettiği bir kişiyi ''benim rektör adayım'' diye sunması karşısında da sayın rektörün kendisini bir sorgulaması gerekmektedir.
Önümüzdeki hafta ''Üniversitede Olay Var 3'' yazımda bazı guruplarla olan ilişkileri, akademik ve idari personel alımlarında istenilen şartları ve farklı bir kaç konuyu da ele aldıktan sonra takdiri başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN ve YÖK yetkilileri olmak üzere bütün kamuoyuna bırakacağım.
Sayın Rektörün bunca yılki olumlu her türlü hizmetine karşın teşekkürü elbette borç bilirim. Polemiğe girmek yerine kendini sorgulaması gerektiği naçizane önerimdir.
Şehri Üniversite ile birleştirecek, ahlaki değerlere önem veren bir rektörün atanması dileği ile.
Sağlıcakla kalın...
ÜNİVERSİTEDE OLAY VAR-2