Nam-ı diğer korsan Kelkit kazası,
Herkesle dost idi yoktu nizası.
Bir Allah'ın kulu haktı rızası.
Bu şehirde bir iz bıraktı gitti.
İsmail HAYAL
Gümüşhane'de eylülle birlikte yaprak dökümü hızla devam ederken sol yanımda sakladıklarım birer birer dalından düşmeye devam ediyor. Amenna doğduğumuzda aslında öldüğümüzü görüyoruz ve o yüzden ağlıyoruz.
Ne kadar yaşarsanız yaşayın nihayetinde toprak olacağız. Ne kadar eviniz olursa olsun aynı anda hepsinde birden bulunup yatamazsınız, ne kadar arabanız varsa da en fazla o anda birine binebilirsiniz.
Rahmetli Sakıp Sabancı bir TV kanalında;
'Dünyalar kadar arabam var ancak biricik oğlum bir tekini bile süremiyor' derken malın, servetin, biriktirdiklerinin evladının sağlığından daha önemsiz olduğunu ve bir işe yaramadığını ifade ediyordu aslında.
Yine ülkenin bir numaralı zengini, hastaneler sahibi Mustafa Koç hastanesine bile yetişemeden yolda vefat etmesi bizlere bir işaret değil midir?
Ölüm herkese adil ve eşit davranıyor. İsmin önündeki unvanlar, saraylar, apartmanlar, altın yüklü kasalar ölümü erteleyemiyir, öldüremiyor.
Eylül hüzün ayı, Eylül hep aldı gitti sevdiklerimizi. Mustafa Canlı, Şerafettin Sadık, Süleyman Öztürk ve son yaprak Mithat Olgun namı diğer Korsan abimiz Eylül'de erdi vuslatına. Belki o yüzden en hüzünlü şiirlerimi Eylülde yazıyorum hep. Kimbilir belki de Eylül'de gireceğiz emri hak geldiğinde kara toprağa.
Gümüşhane kimliğinin vücut bulduğu bir azim abidesi idi Korsan Mithat abimiz.
Korsan diyorum zira kendisine abi seni telefona KORSAN diye kaydettim bir sakıncası var mı dediğimde çok gülmüş ve bana;
"Sorun yok hocam. Zaten asıl adımı ben de unuttum" demişti.
Zira birkaç hafta sonra ne kadar haklı olduğunu yine kendisi ispat etmişti.
Çay ocağında bir köşede sohbet ediyordu. Diğer kapı kenarı köşede Bayburtlu Ahmet çayını içiyordu. İçeri birisi girdi ve birkaç defa Mithat Bey diye bağırdı lakin o oralı bile olmadı. Bir kere daha seslenip o da cevap vermeyince Bayburtlu Ahmet bağırdı;
"La oğlum onun adı Mikdat devül, Korsan, Korsan."
Adam bu sefer de;
"Korsan Bey der demez dönerek buyur hemşerim ne vardı" demesini asla unutamıyorum.
Elinde bir kırık tornavida ile üç kız bir de oğlunu okutmuş, hepsini iş güç sahibi etmişti. 'Alo korsan yetiş' dendi mi anında oraya koşar, yolda kalanların çilesine son verirdi. Kazandığı üç beş kuruşla evini yuvasını donatmış, evlatlarını en iyi şekilde okutmuş ve hepsinin (oğlu hariç) mürüvvetini görmüştü.
15 Temmuz Zafer Meydanında Kırmızı Koltuk önü mekanıydı. Yanında kadim dostu Yasin Ağaç ile çayını yudumlarken muhabbetin en demlisinden konulara biraz da palavra ilave ederek tatlı tatlı anlatırdı.
Genlerinde çalışkanlık olan Gümüşhane kimliği ile herkesin ve her kesimin işine yardımcı olur, emeğinin karşılığını bazen alır almadığı zamanda dua alırdı. Alnındaki alın teri onun en büyük sermayesiydi. Muhabbeti ayrı bir renk, yüzünden eksik etmediği tebessümü aslında sağlığının ve insanlığının bir nevi sadakasıydı.
Yaklaşık bir yıl önce melun hastalık vücudunu sarınca pansuman tedbirler kâfi gelmedi. Tedavi sonucu morali ve sağlığı yerine gelse de takvimdeki yaprak Eylül 2022'nin 16.gününü işaret ederken ruhunu teslim etti asıl sahibine.
Biz senden ebediyen razı idik. Dilerim ki Rabbim'de razı gelsin inşallah. Geride bıraktığın eşin, çocukların ve tüm sevdiklerine baş sağlığı diliyorum. Mekanın Cennet olsun değerli abim. Seni asla unutmayacağız.
Allah rahmet eylesin ailesine sabırlar diliyorum