Berbat bir günden daha merhaba!
(esasen berbat kısmına çok daha yakışan başka bir tabir var lakin yazmak yerine ima etmek durumundayım)
Bir günü daha binlerce katille, sapıkla, hırsızla, rüşvetçi ve dolandırıcıyla paylaşmaktan ne kadar mutluyum bilemezsiniz.
Gün geçmiyor ki ağzımızı açık bırakacak yeni bir vahşete, sapkınlığa, cehalete, acıya daha uyanmayalım. Hayır artık skandalların kaydını tutmak dahi imkansızken, artık bağışıklık kazandık yok bu defa şaşırtamazlar bizi derken suç profilimiz yine yeni yeniden nasıl bu kadar muhteşem bir artışı yakalıyor inanın aklım almıyor.
Bugün açılışı Ege’deki depremle yapmak istiyorum. Neden? Çünkü hak edilmiş bir musibetti. Çünkü başımıza taş yağmadığına dua edilsindi. Siz misiniz Ramazan demeyip oruç tutmayanlar. Oysa oruç tutmak çok basit yahu…
Misal yalan söylüyorsun orucun bozulmuyor. Gözünle yiyorsun kadınları-erkekleri, taciz ediyorsun yok, bozulmuyor. Rüşvet almak, kul hakkı yemek… İnanır mısın onlar da bozmuyor. Düz mantık yani. Vücuda giren bir şey var mı kardeş? Yemek yedin mi? Su içtin mi? Yok. Ten points! İşte nur topu gibi bir orucunuz oldu.
Egeliler kusura bakmayın öyle kolaycılık yok. Bak geçen karı koca 10 yaşında bir çocuğun ömrünü yediler. Oruçları bozuldu mu? Hayır. Demek ki neymiş; iki aç kalıp, su da içmedin mi oluyormuş. Diğer türlü noluyormuş? Bunca tecavüze, cinayete, hırsızlığa deprem vermeyen Allah, siz oruç tutmayınca böyle yeri göğü sallıyormuş.
Karı koca demişken izah edeyim, sonra ötekileştiriyor denmesin. Kendilerini itham etmek filan da istemiyorum zira günahlarını almak olur. Malum cinayette şöyle gelişmiş olay; Ceylin susamış, onlar da su vermeye çıkmışlar eve. Sonra Ceylin’in ayağı kayıp düştüyse, kafasını yere çarpıp bir de öldüyse kabahat onların değil ya. Susamış bir çocuğa su vermek ne vakitten beri suç? Yarın mahkemede takım elbiselerini de giyip durumu izah ettikleri vakit çok utanacaksınız bu fesatlığınızdan çok.
Hayır vaktinde Himmet’e de aynısını yaptılar. Yok mu canım şu 4 yaşındaki Irmağa tecavüz edip de boğan. Baktı çocuk ölmemiş bir de kemerle boğuvermişti hani. Sakın itiraz etmeyin mazereti vardı. Parasızlık işte, kadınlarla birlikte olamıyordu.
Gizem var daha, Eylül var. Bayram günü şeker toplamaya gidip can veren Türkan, Ahmet ve Dilruba var. Ablasıyla evlenemeyen adamın tecavüzüne uğrayıp öldürülen 6 yaşındaki Gizem var.
Uzatmayayım, bizde örnek de bahane de çoktur. Kendimi bildim bileli hiç bitmedi olaylar da olayları aklamaya çalışan bahaneleri de. İnsan olmayı, temiz kalmayı, yalan söylememeyi, mülkün temeli adaleti bir türlü öğrenemedik biz. Hep başka başka şeylerde aradık, bahanelere sığındık. Bugün yaşadığımız ne varsa arkasına sığındığımız bahanelerin, iyi hal
indirimlerinin, pişmanım kelimesinin, alınmayan derslerin, bize dokunmuyorsa kırk yaşayan yılanların eseridir. Kendi gözümüzdeki merteği görmeyip başka gözlerde aradığımız çöplerin, her acının klasiği kınıyoruz sözlerinin eseridir.
Kınamayı, üzülmeyi, vahlamayı, o size dokunmayan yılanları bin yaşatmayı artık bırakın!