Zaman çabuk geçiyor.
Ve zamanı durdurma şansımız yok.
Peki çok çabuk geçen bu zamanın kıymetini biliyor muyuz?
Zamanı adaletli bir biçimde üçe bölüyor muyuz?
Sekiz saati uykuya, sekiz saati rızkımızı aramaya ve sekiz saatimizi de yüce yaratana teşekkür için ayırıyor muyuz?
Hayır dediğinizi duyar gibiyim.
Peki biz niçin yaşıyoruz?
Ruhlar aleminde yüce yaratana ne söz verdik?
Kulluğun neresindeyiz?
Yaratanın yarattığı bir mahlukata küçük bir iyilik karşılığında hemen teşekkür ediyoruz da bize verilen koca nimetler için ne yapıyoruz?
Bize göz,dil,kulak,burun ve de dünyanın güzelliklerini daha iyi anlamak için nefsi vermiş.Peki karşılığında bizden ne istiyor (ihtiyacı olmadığı halde) sadece kulluk.
Peki biz bu kulluğu nasıl ifa edeceğiz?
Bu teşekkürü nasıl yapacağız?
Emr-i bi’l ma’ ruf ve nehy-i anil münker ilkesini yaşayarak yüce yatana (yaratana ) olacak teşekkür edebiliriz.
Bu kısacık ömürde teşekkür edemiyorsak sonsuz hayatta halimiz acaba nice olur.
Hiç düşündük mü?
ZAMANINDA BİR ZAMANI VAR