“Varlığından utanacağımız hiçbir Gümüşhaneli yoktur”
M.Oltan SUNGURLU
Gümüşhane’nin ve Gümüşhaneli kimliğinin adeta bir sentezidir Mahmut Oltan Sungurlu. Mahmut Radi Efendi’nin torunu, Süleyman Faik Bey’in biricik evladıdır. Gümüşhane’nin havasını, suyunu, kültürünü ve tüm değerlerini hissetmiş, memleketin derdiyle derbeder, sevinciyle sevdakar olmuş has evladıdır.
Kirlenen siyasi eksende temiz kalabilmiş Adalet ve Savunma Bakanlığı gibi en hassas bakanlıkları layıkıyla temsil etmiş; doğru, samimi, cesur, yürekli ve çok çalışkan bir hemşerimizdir. Ki onun Adalet ve Milli Savunma Bakanlığı döneminde küçük bir leke, yanlış yada haksızlığın izine bile rastlayamazsınız.
Mahmut Oltan Sungurlu adı sadece Gümüşhane’de değil tüm Karadeniz’de, yurt sathında ve hatta yurtdışında bile adeta bir marka değer hüviyeti kazanmıştır. Gümüşhane’de ve diğer birçok bölgede onun desteğiyle ekmek ve aş sahibi olmuş binlerce Gümüşhaneliyi görebilirsiniz.
Bana göre Mahmut Oltan Sungurlu’yu diğerlerinden farklı kılan en bariz özelliği bu şehre olan karşılıksız sevdası ve vefasıdır. Yılda en az üç dört kez şehre gelip rahmete kavuşmuş olan akrabalarının mezarlarını ziyaret eder, eş ve dostlarıyla mutlaka hasretlik giderir ve güzel ve samimi duygularla bu şehirden ayrılır. Yıllardır tüm bayramları Gümüşhane’de geçirip kurban bayramında kurbanını kesip eş, dost ve komşulara dağıtır. Çocuklar, muhtaç aileler ve öğrenciler onun himmet çeşmesinden elbette nasiplerini alırlar.
Yurdun birkaç sayılı ilinde olan Adalet Lisesi’nin Gümüşhane’de açılmasının ve binlerce öğrencinin mezun olarak iş ve aş sahibi olmasının tek sebebidir. O yüzden Gümüşhane Adalet Lisesi’ne onun adının verilmesi son derece isabetli bir tercih sebebi olacaktır.
1989 yılında adını çokça duyduğum ama tanışamadığım bu değerli hemşerimi ziyaret için Adalet Bakanlığı’na gitmiştim. Trabzon’da sepet hamallığı yapan babamın mağduriyeti beni Ankara’da biçare bırakmış Mahmut Oltan Sungurlu’dan başka bir kapı da bulamamıştım. Ve bir gün Bakanlıktan içeri girip kimliğimi görevliye bırakıp merdivenleri üçer beşer tırmandım. Sekreter içeri ile görüşüp beni buyur ettiğinde dizlerimin bağının çözüldüğünü hissederek çekinerek kapıyı tıklattım. İçeri girdiğimde masasının başında bizden birinin, sanki bir akrabamın yahut çok yakınımın oturduğunu, bana tebessüm ederek ayağa kalktığını ve üç beş adım gelerek ellerimi ellerinin arasına alarak;
“Gel bakalım sevgili Hayal. Sen Demirörenli kimin oğlusun” dediğini asla unutamıyorum. Ben heyecan ve sevinç arası bir duyguyla kendimi tanıttım. Uzunca bir sohbet sonrası saçımı okşayarak;
“Aferin oğlum. Sen atalarınızın Trabzon’da hamallık, seyyar satıcılık yahut amelelik yaptığı bir yerden şartlarınızı zorlayarak okumaya çalışıyorsun. Bu yüzden azimli, gayretli ve dürüst ol. Hiçbir zorluk seni yıldırmasın” diye uzunca bir nasihat etti.
Ve ben o ana kadar Ankara’da valizini terminalde emanete verip Trabzon’a kaçmanın hesaplarını yaparken Ankara gibi bir metropolde, başkentte çok değerli ve büyük bir hemşerimin varlığı ile gurur duyarak her bir zorluğun altına girdim. Onun varlığı benim Ankara’daki en büyük güvencem ve desteğim olmuştu.
Sayın Bakanım, değerli hemşerim, ağabeyim, dostum ve her şeyim. Rabbim sana sağlıklı ve huzurlu bir ömür versin. Seni hiçbir zaman başımızdan eksik etmesin. Seni çok ama çok seviyorum, seviyoruz.
M.Oltan SUNGURLU
Gümüşhane’nin ve Gümüşhaneli kimliğinin adeta bir sentezidir Mahmut Oltan Sungurlu. Mahmut Radi Efendi’nin torunu, Süleyman Faik Bey’in biricik evladıdır. Gümüşhane’nin havasını, suyunu, kültürünü ve tüm değerlerini hissetmiş, memleketin derdiyle derbeder, sevinciyle sevdakar olmuş has evladıdır.
Kirlenen siyasi eksende temiz kalabilmiş Adalet ve Savunma Bakanlığı gibi en hassas bakanlıkları layıkıyla temsil etmiş; doğru, samimi, cesur, yürekli ve çok çalışkan bir hemşerimizdir. Ki onun Adalet ve Milli Savunma Bakanlığı döneminde küçük bir leke, yanlış yada haksızlığın izine bile rastlayamazsınız.
Mahmut Oltan Sungurlu adı sadece Gümüşhane’de değil tüm Karadeniz’de, yurt sathında ve hatta yurtdışında bile adeta bir marka değer hüviyeti kazanmıştır. Gümüşhane’de ve diğer birçok bölgede onun desteğiyle ekmek ve aş sahibi olmuş binlerce Gümüşhaneliyi görebilirsiniz.
Bana göre Mahmut Oltan Sungurlu’yu diğerlerinden farklı kılan en bariz özelliği bu şehre olan karşılıksız sevdası ve vefasıdır. Yılda en az üç dört kez şehre gelip rahmete kavuşmuş olan akrabalarının mezarlarını ziyaret eder, eş ve dostlarıyla mutlaka hasretlik giderir ve güzel ve samimi duygularla bu şehirden ayrılır. Yıllardır tüm bayramları Gümüşhane’de geçirip kurban bayramında kurbanını kesip eş, dost ve komşulara dağıtır. Çocuklar, muhtaç aileler ve öğrenciler onun himmet çeşmesinden elbette nasiplerini alırlar.
Yurdun birkaç sayılı ilinde olan Adalet Lisesi’nin Gümüşhane’de açılmasının ve binlerce öğrencinin mezun olarak iş ve aş sahibi olmasının tek sebebidir. O yüzden Gümüşhane Adalet Lisesi’ne onun adının verilmesi son derece isabetli bir tercih sebebi olacaktır.
1989 yılında adını çokça duyduğum ama tanışamadığım bu değerli hemşerimi ziyaret için Adalet Bakanlığı’na gitmiştim. Trabzon’da sepet hamallığı yapan babamın mağduriyeti beni Ankara’da biçare bırakmış Mahmut Oltan Sungurlu’dan başka bir kapı da bulamamıştım. Ve bir gün Bakanlıktan içeri girip kimliğimi görevliye bırakıp merdivenleri üçer beşer tırmandım. Sekreter içeri ile görüşüp beni buyur ettiğinde dizlerimin bağının çözüldüğünü hissederek çekinerek kapıyı tıklattım. İçeri girdiğimde masasının başında bizden birinin, sanki bir akrabamın yahut çok yakınımın oturduğunu, bana tebessüm ederek ayağa kalktığını ve üç beş adım gelerek ellerimi ellerinin arasına alarak;
“Gel bakalım sevgili Hayal. Sen Demirörenli kimin oğlusun” dediğini asla unutamıyorum. Ben heyecan ve sevinç arası bir duyguyla kendimi tanıttım. Uzunca bir sohbet sonrası saçımı okşayarak;
“Aferin oğlum. Sen atalarınızın Trabzon’da hamallık, seyyar satıcılık yahut amelelik yaptığı bir yerden şartlarınızı zorlayarak okumaya çalışıyorsun. Bu yüzden azimli, gayretli ve dürüst ol. Hiçbir zorluk seni yıldırmasın” diye uzunca bir nasihat etti.
Ve ben o ana kadar Ankara’da valizini terminalde emanete verip Trabzon’a kaçmanın hesaplarını yaparken Ankara gibi bir metropolde, başkentte çok değerli ve büyük bir hemşerimin varlığı ile gurur duyarak her bir zorluğun altına girdim. Onun varlığı benim Ankara’daki en büyük güvencem ve desteğim olmuştu.
Sayın Bakanım, değerli hemşerim, ağabeyim, dostum ve her şeyim. Rabbim sana sağlıklı ve huzurlu bir ömür versin. Seni hiçbir zaman başımızdan eksik etmesin. Seni çok ama çok seviyorum, seviyoruz.