MASUMİYET BOZULDU!

Kanuni Sultan Süleyman’ın büyük oğlu Şehzade Mustafa çocukken babası tarafından çok sevilirdi.Ne varki bu sevgi Mustafa büyüdükçe yerini endişe, korku ve nefrete bırakacaktır.Mustafa babasının yolundan gitmeye çalışan adil, dürüst,cengaver,cömert, dedesi Yavuz gibi gözü pek ve babası kadar kararlı ve cesurdur.Osmanlı tebaası tarafından çok sevilen şehzade bu sevginin verdiği yüksek özgüven sayesinde bazen  temayüllere aykırı babasını kızdıracak işler yapar.Bir gün babası bir kılıç talimi sonrasında kendi hamlesine karşılık oğlundan daha güçlü bir hamle alınca oğluna hitaben şöyle der: “oğlum sen büyüdükçe masumiyetimiz bozuldu

Son günlerin Türkiyesinde de benzer bir hadise yaşanmakta  ve halk tarafından  aynı söz tekrarlanmaktadır. “İyi niyetli bir sivil toplum örgütü gereğinden çok büyüdü ve masumiyet bozuldu” İnsan yetiştirmek,iyi nesillerin yetişmesine yardımcı olmak, fakir çocukların en iyi eğitim almalarına yardım etmek, dünyanın değişik ülkelerinde okul olmak,umut olmak gibi ulvi gayenin karşılık bulması sonrasında eğitimin dışına taşılması tekstilden, bankacılıktan, otelden,özel üniversiteden,hastaneden ve burada saymadığımız diğer ekonomik faaliyetlerin hayır işi ile birlikte yürümeye çalışması işi siyasi alanın merkezine çekti.Siyasetin merkezi;dünyanın merkezi kadar kor ve sıcak,kutuplardaki buzul kütlelerinin altı kadar serin ve dondurucu olabildiği için o merkezide bir görelim diyen bütün sisteme yabancı olanları kavurmakta, yakmakta yada dondurup başka baharlara havale etmektedir.O merkezi bir görelimde sonra kendi yerimize geri döneriz diyen hiç kimsenin dönemediği bir yer orası…Kendini hayır işine adayanların uzaktan bile bakmaması gereken merak uyandırmaması gereken bir alan. Çünkü kuralları kağıt üstünde yazılıdır ve sizi yazılı olan metinlerin buyrukları kuşatır. Sivil toplum örgütleri yazılı metinden daha ziyade gönül birliğine dayalı göreneklerin, kabul gören düşünce ve fikirlerin etkisinde daha özgür ve daha geniş bir alana sahiptirler.

Bu yakıcı ve dondurucu özelliğe sahip merkezden uzak durmanın tek yolu vardır; yaptığın hayrın peşine düşmemek.       “Seni ben yetiştirdim, seni ben okuttum, seni ben doyurdum, seni ben giydirdim öyle ise sende şunları benim için yap ki vefasızlık olmasın” türünden telkinlerin güzergahı siyasi alan olur. Orayı uzaktan bile seyretmek hayırdaki masumiyeti bozar. Hatta hiçbir şey demeden iyilik yapılan şahsa dönerek imalı bir şekilde “bu gün daha iyisin değilmi” demek bile hayra zarar verir. 
 
17 Tane haçlı seferi görmüş onlarca kez yakılmış yıkılmış Anadolu topraklarında çekilmeyen cefa yok gibidir. Cefanın her türlüsünü çeken bu halka vefalı davranmak ve yeter artık yaşamak seninde hakkın demek zamanıdır. Tarihin ışıkları bize umutlu ve kutlu bir yolu gösterirken küçük hesaplarla güzel  yarınlarımızı  karartmayalım.
 
Herkes görevinin başına geçsin meydandaki kalabalık ve toz duman dağılacaktır...!

Not: Değerli kardeşimiz hemşehrimiz Fikri Işık’ın bakan olması memleketimize ve milletimize hayırlı olsun. Memlekete en güzel hizmetleri getireceğine olan inancımızı buradan iletmek isteriz. Yolu ışıklı olsun.
YORUM EKLE