MATEM YAZISI

Sonbahar bitti ülkemde.
Şimdi kış.
Kömür lazım.
Yanan onca yürek varken, bize kömür ne lazım?

Ateş düştüğü yeri yakar da, ısıtabilir mi oğlunu madene gömmüş, ana babaların evini?
Yetmiş milyon okşasa başını, diner mi bir yetimin acısı?
Korktukları başlarına gelen kadınların, içindeki koru söndürebilecek su biliyor musunuz?

Siz hiç kapitalizmin tazyikli suyunda boğuldunuz mu?
Haklı olmanın ezikliğini yaşadınız mı hiç?
İnsan canına, statüsünce değer biçilen kaç yer var bildiğiniz?

İşçileri, yerin yüzlerce metre dibinde, binlerce ton suyun altında boğularak ölen şirketin, bunu doğal afet olarak nitelendirdiği başka bir yer biliyor musunuz?
Ve öyle bir yerde canını teslim eden oğluna, toprağı elleriyle kazarak ulaşabilmeyi uman anne kadar canınız yandı mı hiç?

Neyiniz var bilmiyorum ama sorduğum soruların hiçbirine verebilecek mantıklı cevabınız yok.

Paranız var. Vicdanınız yok.
Mevkiiniz var. Vicdanınız yok.
Şirketleriniz var. Vicdanınız yok.
Kabahatlerinizden büyük özürleriniz var. Vicdanınız yine yok!
İş güvenliği uzmanlarınız var. Güvenli iş yerleriniz yok!
Çok değil, birkaç ay öncesinde yaşanılmış, ibretlik olay var. Temkin yok!

Almanya Türk Maden Mühendisleri Başkanı Kemal İnan açıklamasında, maden işletmeciliği konusunda en büyük ülke kabul edilen Almanya’da, sondajı bulunmadığı tespit edilen madenlere önce süre verildiğini, o süre içerisinde sondaj temin etmeyen madenlerin derhal mühürlendiğini söylüyor.
Almanya’da 40 yılda 3 maden işçisi ölürken Türkiye’de 5 yılda 500’ün üstünde maden işçisi öldü.
Maden kazalarında ölümü en aza indirgeyen Almanya, risk faktörlerini tamamen yok edemedikleri düşüncesiyle, 2018 yılında tüm madenlerini kapatacağını açıkladı.

Bizse, her maden faciasında olay yerine koşup mucizeler yaratan kahramanlar olmaya çalışmanızdan bıktık.
Bu kazanın en az ölümle atlatılabilmesini sağlayacak olan kontrol sondajı Ermenek’te neden yoktu? Parası neyse ödenmişti çünkü cezanın, madenin mühürlenmesi söz konusu değildi!
Daha Ermenek’teki göçükte kalanlara ulaşılamadan Bartın’daki madende göçük altında iki işçinin kalması kabul edilebilir değil.
301 maden işçimizin ölümünün ardından yapılan yasadan birkaç ay sonra yeni bir maden kazası gerçekleşebiliyor olması, yasanın, denetimin yetersiz olduğunu gösteriyor. Belli ki şirketler yasalara itaat etmiyor. Bu yasada yaşam odaları zorunlu deniyor, ama bakıyoruz Ermenek’te yaşam odası yok.
Yılda, altı maaş ikramiye verilmesi zorunlu deniyor, ama bakıyoruz işçiler 3 aydır bırakın ikramiyeyi maaşlarını dahi alamamış.
Lütfen bize, damarlarınızdaki asil kanın mevcudiyetini sorgulama ihtiyacı hissettirmeyin artık.

Bedeli, ‘can’ olan kömürle ısınmaktansa, donarak ölmeyi yeğler bu millet.
YORUM EKLE