Göbeği ortada leş orta yerde,
Yırtılmış astarı kalmamış perde.
Ar damar çatlamış sorsalar nerde,
Medeniyet bu mu, özgürlük bu mu?
Ozan Hayali
Gümüşhane gibi değerlerinin hala deforme edil/e/mediği küçük şehirlerde üniversitelerin de açılması hasebiyle adına moda dedikleri çıplaklık cadde ve sokaklarımızda arzı endam etmeye başladı. Medeniyeti maalesef elbiselerinden kurtulmak sayan, en mahrem yerlerini ulu orta sergileyenler, milletin gözü önünde diş çekme ve bademcik alma operasyonu yapan gençlerimize bir küçük kelam diyemiyor ve sitem dahi edemiyoruz maalesef.
Kazara dediğimiz zamanda en ceberut hakaretlerine maruz kalıyoruz. Üstüne üstlük küstahça kurdukları cümlelerle neredeyse zeytinyağı misali en üste çıkmayı da becerebiliyorlar. Üstelik en çok da dedikleri;
“Bizler kaçıncı asırda yaşıyoruz. Benim özgürlüğüm var” cümleleri ile kendilerini taca atıyorlar. Bizler de bu durumlarda onlara;
“Elbette değerli yavrum. Sizlerin ne kadar özgürlük hakkınız varsa bizlerin de sizleri bu şekilde görmeme hakkımız var öyle değil mi” dediğimizde maalesef yine en ağır hakaretlerine maruz kalıyoruz.
Ve yine maalesef bizler yüzde doksan küsuratı Müslüman sandığımız toplumlar bu durum karşısında “görmüyorum, duymuyorum, konuşmuyorum” maymunu misali her şeyden elimizi eteğimizi çekmiş durumdayız.
Hatta bu üç maymuna ilaveten bir dördüncü maymun daha ortaya çıkmış ve o maymunda arkasını tutarak bir nevi “korkuyorum” demeye çalışıyoruz ellaaaam.
Bizzat yaşadığım bir durumu sizlere izah edeyim ve bu konunun sadece moda değil bir kültür erozyonunun birileri tarafından bilinçli yapıldığının işareti olduğunu anlıyoruz. Geçenlerde Gümüşhane Cumhuriyet Caddesinde önümüzde yürüyen neredeyse anadan üryan iki genç kızın biri diğerine şu cümleyi söyledi;
“Kızım galiba biraz fazla mı abarttık..?”
Diğer kız küstahça bir kahkaha attıktan sonra arkadaşına döndü;
“Kanki hiç merak etme sen. Alışacaklar, alışacaklar..!”
Evet, maalesef alıştık, alıştırıldık. Hem de öyle bir alıştık ki artık tepki ver/emez hale geldik.
Oğlumun Trabzon Avrasya Üniversitesi’ndeki mezuniyet ve nereden geldiği belli olmayan kep atma törenine katılmıştım. Çarşaflı, pardösülü ve başörtülü annelerimizin evlatlarının neredeyse anadan üryan giyimlerini görünce kendi kendime kocaman bir “eyvah” çekmiştim.
Ve bizler maalesef Kur’anın hükmü olan;
“Elinle düzelt, olmadı dilinle düzelt o da olmadı kalbinle buğz et” emrinden de bihaber yaşıyoruz. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın maskesinin arkasına saklanıyoruz maalesef.
Bugün LGBT denen sapkınlığı haklı göstermek isteyenleri gördükçe çoktandır unuttuğumuz bir hakikat var ki bir kere daha hatırlayalım dilerseniz.
Lut kavmine helak geldiği gece 80.000 kişi o gece teheccüd namazındaydı. Cebrail (AS);
''YA RABBİM, bu insanlar teheccüdde, helak emrini uygulayayım mı yine de'' der. Hazreti Allah,
"Onlar kavimlerinde yayılan büyük fitneye ses çıkaramadılar. Onlara acıma." diye emir buyurmuştur.
İstiklal Şairimiz Merhum Akif’in de altını kalın kalemle çizdiği şu dörtlüğünden habersiz olan Z kuşağı gençliğine maalesef bir şey anlatamıyoruz.
Kim demiş Avrupa insanı medeni?
Ne edep var ne hayâ çırılçıplak bedeni!
Eğer medeniyet açıp saçmaksa bedeni;
Desenize hayvanlar bizden daha medeni!