Bismillahirrahmanirrahim
İnsan kendinden nereye kadar uzağa gider. Kelimeler daha fazla ne kadar anlamsız kalabilir. Hangi söz insanın içindeki kor ateşi söndürür. Kim kimin ardında artık dağ gibi durabilir. Ya da dağ bildiklerimiz bizim kahrımıza artık ne kadar dayanabilir. Aslında anlatmak istediklerimi ne güzel özetlemiş Necip Fazıl Kısakürek ‘’ Ne hasta bekler sabahı, Ne taze ölüyü mezar. Ne de şeytan bir günahı, Benim seni beklediğim kadar.’’
Saramadığı yarayı saklarmış insan. Bir canlı cenaze gibi hayatı yaşamaya çalışır sadece. Amaçsız nedensiz sebepsizce nefes alır verir. Dokunsalar sanki çocuk gibi oturup ağlayacağız. Ne güzel çocuklardık dediğimiz günleri yaşıyoruz artık. Çocukken okuyarak öğrendiklerimizi şimdi yaşayarak öğreniyoruz. Şimdilerde ise yaşadığımız düşüşlerde dizimiz değil sadece kalbimiz acıyor. Her yaşın ayrı güzelliği var diyen şair, ‘gözyaşını’ hiç hesaba kattı mı acaba diye sormak isterim.
Elhamdülillah; olan, olmayan ve olacak olan her şeye. Varlığı sizi mutlu eden insanlara, ufacık bir tebessüme, bir tatlı söze, güler bir yüze, bizi mutlu eden her şeye Elhamdülillah.
Vedası olmayan tek ayrılık ölümdür. Hem giden ölür hem kalan ölür. Kıymet bilmek için illa birinin gitmesi mi lazım. Ölümün saati yok. Yanınızdaki kişilere değer verin. Ağlatmayın, üzmeyin değer verin sadece. Değerli olduğunu hissettirmeniz ona yeterli olacaktır. Onları görmezden gelmeyin. Yaslanacağınız dağı kendi ellerinizle yıkmayın. Kader deyip kenara çekilmeyin. Yaradan insanın sadece rızkına kefil, kaderini ise kendi ellerine bırakmıştır. Çabalayıp uğraşan kişi aradığını bulur, kader ise sadece gayrete aşıktır.
Hem geç hem güç olan şeylerin sonu yazdır bayramdır bahardır. Merhum Reyhani ne güzel söylemiş. Dost odur ki kötü günde yar ola, iyi günde düşman bile yar olur. Merhamet acımak değil ‘acıtmamaktır.’
Saygılarımla…