“Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir”
Hz Muhammed (SAV)
Bu yazımı ve şiirimi önce kendi nefsime, sonra akıl ve izan sahibi tüm insanlarımıza, onların duyarlılığına, samimiyetine, ihlasına ve kardeşliklerine ithaf ediyorum.
Evet, biz altın kalpli insanların şehrinde yaşıyoruz. O kadar altın kalpliyiz ki kitaplar yazılsa yeridir. O kadar altın kalpliyiz ki her gün kaç kere aynı asansörü paylaştığımız karşı komşumuza selam vermekten, yüzüne bakmaktan aciziz. Altın kalpliyiz ya yolda yürürken yokluk ve çaresizlikten bize açılan avuca bir kuruş vermekten imtina ediyoruz.
Ve bizler o kadar çok altın kalpliyiz ki çevremizde, ülkemizde olanlardan habersiziz, çöplerden ekmek toplayandan, ayağında paramparça olan ayakkabısı ile üniversitede okuyan gençten, yoksulluk ve yokluklarla baş edemeyip ardında yetimlerini bırakıp çareyi kendini asmakta bulan o bacımızdan habersiziz.
Sen kederin ile çekerken çile,
Biz ellere umut olsak ne çıkar.
Yanımızda idin duymadık bile,
Biz senin kardeşin olsak ne çıkar.
Geçmişte başıma geldiği gibi bu yazımı okuduktan sonra içimizdeki bazı altın kalpliler (!) rahatsız olacaklar, beni yerden yere vurmak için adeta yarışa girecekler. Halbuki yazdıklarımın tamamına onlarda hak verecekler ama kalplerindeki kir ve gözlerindeki kin maalesef onları bu yola tevdi eyleyecek.
Kim bilir ne derdin sırların vardı,
Yokluktan beteri dertlerin vardı.
Besbelli devasa zorların vardı,
Biz şimdi Müslüman olsak ne çıkar.
Yaklaşık 20 yıldır yazdığım yazıları önce kendi nefsime yöneltir, kalbimde mutmain olursam yayına veririm. Yani hiç kimse yazdıklarımı üstüne almasın, ah vah etmesin. Benim bu yazıyı kendi nefsime yazdığımı düşünsün. Yok eğer bu yazıdan ibret alanlar olursa da yaşanan tüm acı ve dramlardan bir ders çıkarsın.
Efendimiz’in (SAV);
“Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” emri benim çalışma masamın en başında, yüreğimin tam ortasında yer almaktadır. Sizinde bu emri havsalanızdan çıkarmamasını tavsiye ederim.
Aç mıydın tok muydun ağlıyor muydun,
Gözyaşı selinde çağlıyor muydun.
Alnına karalar bağlıyor muydun,
Biz besbelli insan olsak ne çıkar.
Ve bizler Hazreti Ömer'in (RA);
“Dağlara buğdaylar serpin. Müslüman ülkede kuşlar aç kaldı demesinler” sözünü muhatap alarak akraba, eş, dost kim varsa her daim yanında ve yakınında olmalıyız. Her Cuma namazında hoca efendinin hutbede okuduğu;
“Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder” Rabbimizin emrini asla ve asla havsalamızdan çıkarmamalıyız.
Hayali duymadı görmedi seni,
Arayıp sormadı bulmadı seni.
Hiç kimse çıkmadı bilmedi seni,
Biz en yakın komşun olsak ne çıkar.
Velhasılı bu yazıyı yazmama vesile olan o bacımdan af diliyor, geride bıraktığı emanetlerine kol kanat geren yüce devletimizden ve milletimizden HAK razı olsun diyorum.