Kopardı zalimler gülü dalından,
Cennetler mekânın can öğretmenim.
Melekler tutacak elbet salından,
Karanlık geceye tan öğretmenim.
İsmail HAYAL
Tunceli Valiliği bahçesinde 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü etkinliklerinde Tunceli CHP İl Başkanının Gümüşhaneli Şehit Öğretmenimiz Necmettin Yılmaz hakkındaki duygu yüklü konuşması damga vurdu. Başkan özetle;
“Bugün 1 yıl önceki bu sefil darbe girişiminde şehit olanları onurlandırmak için buradayız. Fakat yüreğimiz aldığımız bir şehit haberiyle daha dağlandı. Ne istediniz? Bu daha hayatının başında annesiyle babasıyla yaşayacak ömrü olan öğretmenden ne istediniz? Bu coğrafyada sadece gencecik bir öğretmeni değil; insanlığı, vicdanı, haysiyeti de katlettiniz. Ne istiyorsunuz? Bizden ve 40 yıldır bu topraklardan ne istiyorsunuz? Gencecik bir insanı öldürüp suya atmak neyin nesidir? Sizin ölüye de mi saygınız yok? Ölmüş bir insanın annesiyle babasıyla son kez buluşmasına da mı saygınız yok? Bu öğretmene bir cenazeyi de mi çok gördünüz?” diye yüreğindeki insanlığı haykırdı. Ama kandan ve kaostan beslenen bu kan içici bebek katilleri bugün başkanında deyimiyle insanlığı da öldürdüler. Yüreğine sağlık başkan tüm Gümüşhane’nin adeta hissiyatına tercüman oldunuz. Biz bu güzel coğrafyada farklılıklarımızla biriz ve güzeliz.
Evet, Şehit Öğretmenimiz Necmettin Yılmaz. Her Gümüşhaneli gibi yokluk içinde okudu ve güzellik adına kurdu hayallerini. Ve çok sevdiği öğretmenlik mesleğini alır almaz tutmuştu Şanlıurfa Siverek İlçesi Çifçibaşı Köyü’nün yolunu.
Pırıl pırıl bir genç kardeşimizdi o. Heybesinde vatan ve memleket sevdası idi tek hazinesi. Ve karanlıkları aydınlığa çıkarma aşkıyla koşa koşa gitmişti ışığın doğduğu yerlere.
1994 yılında aynı sevdayla Kars Kağızman’a öğretmen olarak gittiğim o yılda biricik oğlum Ahmet’im gibi o da aynı yıl gözlerini açıvermişti dünyaya. Ve o yıl bu kutsal göreve giden İsmail Öğretmenin ardından tam 23 yıl sonra o da gidivermişti bu kutlu nöbete. Biliyordu ki biz öğretmenler gitmese idik bu bölge çocuklarına birileri gidecekti. Ve o gidenler bizlerden koparacaktı o taze gonca gülleri, kardelenleri, ciğerparelerimizi…
Şahadet nişanı kana yazılmış,
Bu acı haberin cana yazılmış.
Menzilden öteye yana yazılmış,
Besbelli vuslata an öğretmenim.
Gümüşhane Torullu bıyıkları yeni terlemiş yakışıklı yavrum, kardeşim, meslektaşım. Necmettin (Yılmaz) öğretmenim. 94 ve 97 yılları arasında Kağızman Aydınkavak Köyü’nde terörün en çirkin gölgesi altında kardeşliği ve bu aziz vatanda birlik beraberliği anlatan bize nasip olmayan şahadet sana nasip oldu. Rabbim seni Efendimiz’e (SAV) komşu eylesin. Sen cehalete karşı bir siper oldun. Sen şanlı Türkiye çatısı altında şanlı bayrağımızın serin gölgesinde Türk-Kürt, Alevi-Sünni kardeşliğinin tohumlarını ektin. Ardında pırıl pırıl bir nesil bıraktın merak etme. Ve gül yüzünle gülerek yürüdün öteler âlemine.
Sonudur küffarın böyle biline,
Kervanlar varacak sevda iline.
Kuran’dan teselli dolsun diline,
Bıraktığın eser şan öğretmenim.
Evet, iç ve dış hainler durmuyor besbelli. Aynı çatı altında kardeşçe yaşamak birilerinin işine gelmiyor olsa gerek. Bitmiyor bu aziz memleketin üzerindeki entrikalar, oyunlar. Bitmiyor zalimlerin kırk yamalı bohçalı oyunları. O birileri kirli maşaları içimize kadar uzattılar ki gördük 15 Temmuz’da. Ama onlarda gördüler ki bu aziz vatan içinde nice kahramanlar vardı topa, tanka, uçağa kafa tutan. Sende o yiğitlerinden biriydin değerli kardeşim, öğretmenim, canım, yavrum.
Yazılmış alnına böyleymiş kader,
İmandır insanı hem insan eder.
Görülmedi acı böylesi keder,
Zemzemi içerek kan öğretmenim.
Tunceli Pülümür Çayı’ndan Gümüşhane Harşit Çayı’na ulaştı şahadet haberin. Şahadetin kutlu olsun öğretmenim. Sen önden gidenlerdensin. Önden gidenler yol açıyorlar ışığa, umutlara, daha huzurlu yarınlara. Ve bu kör karanlıklar aydınlanacak sizlerin nuruyla. Geceler sabaha gebe şüphesiz.
Ve iç ve dış hainler sizlerin nuru karşısında yerle yeksan olacaklar, tükenecekler nihayet. Bu güzel ülke üzerinde hesap yapamayacak hainler, zalimler. Ve senin ardından sevenlerinin kanlı gözyaşlarında boğulacaklar Rabbim’in inayetiyle. Ve o zalimler bilecek ve öğrenecekler ki;
“Kıblesi, vatanı, bayrağı, Allah’ı ve peygamberi bir olanlara hiçbir kurşun tesir etmeyecektir.”
Hüzün taşır kuşlar doğduğun yere,
Heybende çiçekler olmadı çare.
Memleket aşkına belki kaç kere,
İbrahim misali yan öğretmenim.
Ve bizler gagasında İbrahim narına su taşıyan serçeler misali yüreklerimiz adeta yangın yeri. Senin ahın yerde kalmayacak besbelli. Bıraktığın sağlam yürekler yıllar sonra intikamını alacaklar senin. Zalim dört bir yandan kırk türlü oyunlar oynasa da üzerimizde; çağlar açıp çağlar kapatan şanlı tarihimizden alarak ilhamı yıkacağız tüm putları. Ve imanla, ihlâsla ve ahlaki değerlerimizle yeşerteceğiz umutları.
Şahadetin kutlu olsun öğretmenim…
Muştusu verilir Cennet’ten yana,
Ab-ı Kevser gibi iç kana, kana.
Ötede tesellin can gelir cana,
En ulvi destansın sen öğretmenim.