“Öfke ile beraber akıl da uçup gider.”
E. LESSING
Yer Gaziantep. Gaziantep'te ameliyatına girdiği 85 yaşındaki kanser hastasının hayatını kaybetmesi üzerine 17 yaşındaki torun tarafından kalbinden bıçaklanan Uzman Dr. Ersin Arslan, yaşam mücadelesini kaybetti.
Yer Kütahya. Kütahya Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Elektrik Elektronik Bölümü 12. sınıf öğrencisi Tarık D. (18) öğleden sonra derse gitmek üzere okuluna gitti. Derse geç kalan Tarık D. uygulama alanına girdi. Sınıf öğretmeni Hakan Gülhan (37), geç kaldığı gerekçesiyle öğrenciyi derse almayınca aralarında tartışma çıktı. Tarık D. yanında bulunan bıçağı öğretmeninin göğsüne saplayarak okuldan kaçtı. Öğretmenin durumu ağır.
Yer Ankara. Ankara’da evlenmek istediği konsomatrist sevgilisini işini bırakmamasına sinirlenerek ensesine sıktığı 2 kurşunla öldüren 31 yaşındaki Mücahit Y., Çankırı’da saklandığı akrabasının evinde yakalandı.
Uzmanlar; “Öfkemizi kontrol edemeyişimiz ailede eşler arasında olduğu kadar anne baba ve çocukların iletişiminde de pek çok sorunlara davetiye çıkarır. Aslında öfke bir davranış değil duygudur. Bu duygumuzu değişik davranışlarla ifade ederiz ve bu davranış şekilleri bizim asabi, sakin ya da kontrollü gibi anılmamıza yol açar. Kontrolden çıkıp yıkıcı hale dönüşen öfke kişinin bedensel, ruhsal olarak hayat kalitesinde ve çevresiyle iletişiminde sorunlara yol açar. Aile içi şiddet, fiziksel ya da sözel saldırganlık, toplumsal şiddet gibi birçok sosyal yaraların temelinde öfkeyi dışa vurma şekillerindeki anormallikler vardır. Bu yanlış dışavurumlara yol açan düşünce ise öfkemizin hep başkalarının yüzünden ortaya çıktığı inancıdır. Oysa öfkelerimizin çoğu bizim düşünce yanlışlıklarımızdan, kuruntu ve takıntılarımızdan kaynaklanabilir. Öfke orta derecedeki bir irritasyondan aşırı yoğunluklara ulaşabilen içinde agresyon barındıran bir duygu durumu” olarak ifade eder.
Yukarıda sadece Nisan 2012’de olan şiddet haberleri ile yeniden kendimizi, eğitim sistemimizi ve insanlığımızı sorgulama gereği duyuyoruz. Bir anlık öfkenin sonuçlarının nelere yol açtığını görme açısından yukarıdaki örnekleri verdim. Yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir toplumda bile akla hayale gelmeyecek şiddet ve sonrasında cinayet olaylarını görmek üçüncü sayfa haberlerini okumak bizlere has özellik olsa gerek.
O halde biz öfkemizi kontrol etmekle başlamalıyız. Öfke kontrolünde ki amaç; saldırganlıktan uzak, şiddet içermeyen, kendisine ve çevresindekilere zarar vermeyecek şekilde duygusunu ifade etme becerisini kazanmak olmalıdır.
İlk olarak öfke sebebini tanımlamalı ve bununla yüzleşmeliyiz. Daha sonra bundan nasıl kurtulacağımızı hesaplamalıyız. Bizi öfkelendiren olaylara alternatiflerle yaklaşmalıyız. Öyle ki; öfkelendiğinizde olayları büyütür, çarpıtır ve farklı algılarız. Öfkeliyken doğru düşünemez ve karar veremeyiz. Kendimize telkin edeceğimiz; “Öfkenin seni ele geçirmesine izin verme”, “Susan daima kazanır, susmalısın” gibi öfke kontrol cümlelerimiz olmalıdır.
Öfke halinde tepki vermeden en az beş kere derin nefes alıp vermeliyiz. Nefes alıp verirken beyne giden kan akışı dengelenir. Efendimiz’in de (S.A.V) tavsiye ettiği gibi, ayakta isek oturarak, oturuyor isek kalkarak ve nihayetinde en güzeli abdest alıp iki rekât namaz kılarak öfkemizi kontrol altına alabiliriz.
ÖFKE VE ŞİDDET