Eğitim işlerine ve işlemlerine hayret ediyorum. Bünyesinde yüzlerce amir, memur var; ama yine de öğretmenleri görecek bir çift göz var mı? Gençler Allah’a emanet!
Türkiye’nin iç politikası çok yavan geliyor bana. Hiçbir politikacıyı da kul köle derecesinde sevmem. Yalnız Allah’a iman ederim. Rızkı Allah verir, kula minnet etmem! En tepeden en aşağıya, kendim başta olmak üzere, her insanın hata yapabileceğine inanırım. Kula kutsallık yüklemem. Partilere de kıblem olarak bakmam. Demokratik sistemde sadece birer araçtırlar benim için. Kimse beni bir partiye mensup edemez. Sığmam taşarım. Neden mi? Aklım var, gönlüm işliyor çok şükür. Benim kararlarımı ben veririm. Ne bir parti, ne bir sendika ne de bir fert… Yaradana şükürler olsun ki insanım. Sirk hayvanı değilim. Beynimi asla kiraya vermedim, vermem de… Gönlüm daima memleket, bayrak, ezan, ülkümün peşinden koşturdu beni. Hep de böyle olacak.
İşim, gücüm ülkem, bayrağım, Türkçemdir. Ülküm de bu yaşam kaynağım da budur. Eğitimciyim. Babam beldemin ilk eğitimcisi, amcam, kardeşlerim, eniştelerim velhasılı kelam öyle üfürükten söz etmem. Yüksek Lisans tezim de bu yöndeydi. Babam 33 yıl, amcam 30 yıl öğretmenlik yaptı. Tecrübeleri hep bende birikti.
Gençler Allah’a emanet demiştim. Öğretmeni gören yok demiştim. Neden dediğimi ifade edeyim. Bu arada bizde eğitim sistemi çok ama çok adaletli ve liyakatlidir. Neden mi? Buyrun:
- Eğitimi idare edenler, adaleti ve liyakati çok ama çok önemser?
- Okuyan öğretmenle, okumayan öğretmeni bir tutmaz.
- Yazan, üreten öğretmenle, yazmayan, üretmeyen öğretmeni bir tutmaz.
- Eğitime dair bir görüş, makale, metin, şiir, kitap yazan ve bu fikrini eserini bir gazetede ya da dergide yayınlayan öğretmenle, yalnızca koltuk peşinde koşan, müdür, müdür yardımcısı olmak için ilçe, il başkanlarının peşinden ayrılmayan öğretmeni bir tutmaz.
- Canla, başla çalışan öğretmenle; dersine girmekten aciz öğretmeni bir tutmaz.
- Maaşla ödüllendirilen öğretmenler nedense genelde birilerinin adamı değildir. En pısırık, sümsük öğretmenlere maaşla ödül verilmez.
- Sendikalar arasında ayrım asla yapılmaz. İdareci olmak için evladının adını bile değişmeyi düşünen zıpzıp beyinliler ve kırk takla atanlarla; onurlu duruş sergileyen öğretmen asla bir tutulmaz.
İşte bu nedenlerden dolayı ben, eğitim sistemimizin mükemmel(!) olduğuna inananlardanım.
İlkokul mezunu; bir ilçe başkanı bir ilçede kimin müdür, kimin müdür yardımcısı olacağına karar veriyorsa; veterinerlik mezunu il başkanı; kimin ilçe milli eğitim müdürü, kimin vekâleten şube müdürü olacağına karar veriyorsa; filan vekilin torpilli, hormonlu, paralı yeni yetme danışmanı kimin en üst düzeydeki bir makamda bulunacağına karar veriyorsa; 22 yıldır tanıdığım ve çok başarısız bulduğum, pek çok meslektaşımın da aynı görüşte olduğunu adım gibi bildiğim, bir kişinin kariyer basamaklarını onar onar çıktığını, 5 yılda 3 bakanlık (Birim) değişecek kadar büyük yetenekli(!) olduğunu gördüğüm için ben de bu sisteme mükemmel(!) derim.
Bu arada canla, başla çalışan çalışan, hak, hukuk gözeten, torpille bir yerlere gelmeyen, idareci olmak için 3 yılda 3 sendika değiştirmeyen, bütün varlığıyla Türk milletine hizmet eden meslektaşlarımın Allah yâr ve yardımcısı olsun.
Bunun yanında torpil yaparak, sendikal kıvırtmasyon ile bir yerlere gelen, birilerine kul, köle olan, mesleğini sevmeyen, çocukları aşağılayan, dersine önem vermeyen, hazırlık yapmayanlara da Allah, layık oldukları hesabı tez zamanda görsün diyorum.
Başta Sayın Bakanım Ziya SELÇUK olmak üzere -kendilerini sever-sayar- başarılı da bulurum. Kendilerine ilişkin kararım şudur: Tek başına ancak bu kadar olur. Biz öğretmenlere değer veren bence iki bakan oldu. Biri de Sayın Ziya Hocamızdır. Uzun sözün kısası: Bütün öğretmenlerin “ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM”
Aklınız ve gönlünüzle yolunuz açık; alnınız ak olsun.