Akrep, örümceğimsiler sınıfının Scorpiones takımını oluşturan genellikle sıcak ve nemli bölgelerde yaşayan, vücutları sert kitin bir tabaka ile örtülü, kıvrık ve kalkık kuyruğunda zehir iğnesi bulunan eklembacaklılara verilen addır.
Akreplerin yaşayan 1753 türü bulunur. Türkiye'de 11 cinste toplanan 23 türü bulunur. Dünyanın en uzun birinci akrebi 23 cm boyuyla Heterometrus swammerdami, ikincisi ise 20 cm boyuyla Pandinus imperator türleridir. Teraryumda bakılan bazı akrepler 8 yıla kadar yaşasa da, doğada ömürleri bundan daha kısadır. Bu bilgiler herkes tarafından bilinen bilimsel gerçeklerdir. Peki, burada dikkat edilmesi gereken nedir? Uzmanların bile sırrını çözemediği gerçek… Dikkat edilmesi gereken, günümüzde birçok akrep türünün mutasyona uğrayarak iki ayaklı olması ve insan suretine bürünerek insanlar arasına karışmasıdır.
Mutasyona uğrayıp toplum içine karışmış zehirli akrepleri tanımanız için birkaç örnek…
1- Uçuruma yuvarlanırken onlara tutunacak bir dal olursunuz, tehlike geçtiğinde uçuruma giden siz olursunuz.
2- Düştüğünde elinden tutup kaldırırsınız, ayağa kalktığında ilk tekmeyi ondan siz yersiniz.
Bu ölümcül zehre sahip akreplerden kendinizi nasıl koruyacaksınız? Sanırım onlardan kendinizi korumak pek kolay değil; çünkü onlar sizin en yakınımızdadır. Onlar size dost görünürler. Onlar birlikte yola çıktığınız yoldaşlarınızdır. Bu durumu özetleyen güzel bir hikâye:
"Bir gün ormanda bir akrep ile kaplumbağa arkadaş olmuşlar. Bu iki dost ormanda mutlu mesut yaşarlarken bulundukları bölgede yiyecek kıtlığı baş göstermiş. Bu iki dost birlikte yaşayabilecekleri, daha kolay yiyecek bulabilecekleri bir yer aramaya karar vermişler ve bu karar doğrultusunda yola koyulmuşlar. Güle oynaya yol aldıktan sonra önlerine birden büyük bir nehir çıkıvermiş. Akrep mahzunlaşıp boynunu bükmüş. Dostunun halini gören kaplumbağa O'na dönüp:- "Ey vefakâr arkadaşım, neden hüzünlendin aniden?" diye sormuş.- "Sorma" demiş akrep:"Seninle yolculuğumuz buraya kadarmış dostum. Buradan sonra yollarımız ayrılıyor."- "Niye?" diye sormuş kaplumbağa.- "Sen gidersin, senin ardından gözümün yaşı gider. Müşkül odur ki kişi kalır, yoldaşı gider."Bu sözleri duyan kaplumbağa:- "Neden ayrılacağız ki?" demiş. Akrep cevap vermiş:- "Önümüzde akan şu azgın nehri görmüyor musun ey dostum? Ben bu bedenle bu nehirden nasıl geçeyim?
"Dostunu böyle güç bir durumda yalnız bırakmayı aklından bile geçirmeyen kaplumbağa:- "Ettiğin lafa bak! Ben ne güne duruyorum ki... Biz kötü gün dostu değil miyiz? Atla sırtıma seni karşıya sağ salim geçireyim." demiş. Akrep, kaplumbağanın sırtına atlamış, kaplumbağa da nehrin azgın sularına kendini bırakmış. Tam nehrin ortasına geldiklerinde kaplumbağanın kulağına tık tık diye sesler gelmeye başlamış. Bu seslere bir anlam veremeyen kaplumbağa, sırtına aldığı dostuna seslenmiş:- "Kulağıma tuhaf sesler geliyor, sen de bu sesleri duyuyor musun?"Akrep hemen cevaplamış:- "Evet" demiş. "Duyuyorum, o ses benden geliyor. Seni iğnemle sokmaya çalışıyorum. "Tam anlamıyla dünyası başına yıkılan kaplumbağa akrebe:- "Biz seninle dost değil miydik? Bak ben sana karşı dostluk görevimi yerine getiriyorum ve seni karşı kıyıya sırtımda taşıyorum..."Akrep kaplumbağaya şu cevabı vermiş:- "Evet dostum, sen yaradılışın gereği dostun için yapman gerekeni yapıyorsun, ama benim yaradılışım da bunu gerektiriyor. Ben yaradılışım gereği her fırsatta iğnemi başkalarına batırırım; kusura bakma. "Bunun üzerine kaplumbağa hemen suya dalar, akrep de boğulup gider, ettiğinin cezasını bulur. Şimdi şöyle bir durup düşünün hayatta kaç mutasyona uğramış akrep arkadaşınız oldu? Samimiyetle şunu söyleyebilirim, Allah’a çok şükür benim böyle arkadaşlarım olmadı. Ama mutasyona uğramış arkadaşı olanların dertlerini çok dinledim. Dudaklarından dökülen şu sitemli cümlelere şahit oldum:’’ Yollar ayrıldı, gitmek yakışır, kahpelik moda bak oda sana yakışır.’’Benden söylemesi, mutasyona uğrayanlara dikkat!…
Akreplerin yaşayan 1753 türü bulunur. Türkiye'de 11 cinste toplanan 23 türü bulunur. Dünyanın en uzun birinci akrebi 23 cm boyuyla Heterometrus swammerdami, ikincisi ise 20 cm boyuyla Pandinus imperator türleridir. Teraryumda bakılan bazı akrepler 8 yıla kadar yaşasa da, doğada ömürleri bundan daha kısadır. Bu bilgiler herkes tarafından bilinen bilimsel gerçeklerdir. Peki, burada dikkat edilmesi gereken nedir? Uzmanların bile sırrını çözemediği gerçek… Dikkat edilmesi gereken, günümüzde birçok akrep türünün mutasyona uğrayarak iki ayaklı olması ve insan suretine bürünerek insanlar arasına karışmasıdır.
Mutasyona uğrayıp toplum içine karışmış zehirli akrepleri tanımanız için birkaç örnek…
1- Uçuruma yuvarlanırken onlara tutunacak bir dal olursunuz, tehlike geçtiğinde uçuruma giden siz olursunuz.
2- Düştüğünde elinden tutup kaldırırsınız, ayağa kalktığında ilk tekmeyi ondan siz yersiniz.
Bu ölümcül zehre sahip akreplerden kendinizi nasıl koruyacaksınız? Sanırım onlardan kendinizi korumak pek kolay değil; çünkü onlar sizin en yakınımızdadır. Onlar size dost görünürler. Onlar birlikte yola çıktığınız yoldaşlarınızdır. Bu durumu özetleyen güzel bir hikâye:
"Bir gün ormanda bir akrep ile kaplumbağa arkadaş olmuşlar. Bu iki dost ormanda mutlu mesut yaşarlarken bulundukları bölgede yiyecek kıtlığı baş göstermiş. Bu iki dost birlikte yaşayabilecekleri, daha kolay yiyecek bulabilecekleri bir yer aramaya karar vermişler ve bu karar doğrultusunda yola koyulmuşlar. Güle oynaya yol aldıktan sonra önlerine birden büyük bir nehir çıkıvermiş. Akrep mahzunlaşıp boynunu bükmüş. Dostunun halini gören kaplumbağa O'na dönüp:- "Ey vefakâr arkadaşım, neden hüzünlendin aniden?" diye sormuş.- "Sorma" demiş akrep:"Seninle yolculuğumuz buraya kadarmış dostum. Buradan sonra yollarımız ayrılıyor."- "Niye?" diye sormuş kaplumbağa.- "Sen gidersin, senin ardından gözümün yaşı gider. Müşkül odur ki kişi kalır, yoldaşı gider."Bu sözleri duyan kaplumbağa:- "Neden ayrılacağız ki?" demiş. Akrep cevap vermiş:- "Önümüzde akan şu azgın nehri görmüyor musun ey dostum? Ben bu bedenle bu nehirden nasıl geçeyim?
"Dostunu böyle güç bir durumda yalnız bırakmayı aklından bile geçirmeyen kaplumbağa:- "Ettiğin lafa bak! Ben ne güne duruyorum ki... Biz kötü gün dostu değil miyiz? Atla sırtıma seni karşıya sağ salim geçireyim." demiş. Akrep, kaplumbağanın sırtına atlamış, kaplumbağa da nehrin azgın sularına kendini bırakmış. Tam nehrin ortasına geldiklerinde kaplumbağanın kulağına tık tık diye sesler gelmeye başlamış. Bu seslere bir anlam veremeyen kaplumbağa, sırtına aldığı dostuna seslenmiş:- "Kulağıma tuhaf sesler geliyor, sen de bu sesleri duyuyor musun?"Akrep hemen cevaplamış:- "Evet" demiş. "Duyuyorum, o ses benden geliyor. Seni iğnemle sokmaya çalışıyorum. "Tam anlamıyla dünyası başına yıkılan kaplumbağa akrebe:- "Biz seninle dost değil miydik? Bak ben sana karşı dostluk görevimi yerine getiriyorum ve seni karşı kıyıya sırtımda taşıyorum..."Akrep kaplumbağaya şu cevabı vermiş:- "Evet dostum, sen yaradılışın gereği dostun için yapman gerekeni yapıyorsun, ama benim yaradılışım da bunu gerektiriyor. Ben yaradılışım gereği her fırsatta iğnemi başkalarına batırırım; kusura bakma. "Bunun üzerine kaplumbağa hemen suya dalar, akrep de boğulup gider, ettiğinin cezasını bulur. Şimdi şöyle bir durup düşünün hayatta kaç mutasyona uğramış akrep arkadaşınız oldu? Samimiyetle şunu söyleyebilirim, Allah’a çok şükür benim böyle arkadaşlarım olmadı. Ama mutasyona uğramış arkadaşı olanların dertlerini çok dinledim. Dudaklarından dökülen şu sitemli cümlelere şahit oldum:’’ Yollar ayrıldı, gitmek yakışır, kahpelik moda bak oda sana yakışır.’’Benden söylemesi, mutasyona uğrayanlara dikkat!…