Tarihi bilmek, bugünü anlayıp yarını şekillendirmek açısından oldukça önemlidir. Tarihin nasıl işlediğini, nerelerde hatalar yapıldığını, aynı hataları tekrarlamamanın önemini iyi kavramak gerekir. Geleceği şekillendirmenin yolu, tarihin gösterdiği ibretlerden ders almaktan geçmektedir.
Dünya tarihinde hiçbir hanedan ve aile yoktur ki, bir başkasının menfaati için kendi evladını veya kardeşini feda edebilsin. Sadece Osmanlı padişahlarında görülen bu fedakarlık iyice incelendiğinde görülür ki, milletini kendi evladından ayırmayan bir padişahın, ister kendi öz evladı veya kardeşi olsun, ister idaresi altında bulunan halkı olsun, hepsi onlar nezdinde eşittir.
Bu durumu Fatih’in Kanunname’sini incelediğimizde de açıkça görebiliriz. Gerçekten de Fatih Sultan Mehmet’in, ’Kanunname’sinde Osmanlı devlet yönetiminin esaslarını görmemizin yanında, Osmanlı da asırlarca uygulanan “kardeş katli” vakalarının gerekliliğini ve dayandırıldığı gerekçeleri görebilirsiniz.
Osmanlı İmparatorluğu en güçlü dönemini Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaşandığını biliyoruz.1500’lü yıllarda 46 yıl süren bu muhteşem dönemde, Edebiyatta Baki, mimaride Mimar Sinan, ilimde Ebussuud Efendi, denizcilikte Barbaros Hayrettin Paşa ve yönetimde Sokullu Mehmet Paşa bu dönemin zirve isimlerinden olmuşlardı. Dahası Osmanlı, en parlak dönemlerinden birini yaşadığı, devletin muktedir kadroları, yenilmez bir ordusu, oldukça sağlam bir maliyesi, ülke çapında yoksul bırakılmayan bir sosyal yapısı vardı. Taki Şehzade Mustafa olayı yaşanıncaya kadar.
Geçtiğimiz hafta yayınlanan ‘Muhteşem Yüzyıl’dizisinde de görüldüğü gibi Kanuni’nin Ukrayna asıllı ikinci eşi Hürrem Sultan’ın ve damadı Rüstem Paşa’nın Şehzade Mustafa’nın tahta çıkışını engellemek için tertipledikleri türlü entrikalarına inanarak, saltanatlığını ve imparatorluğun bekasını koruma adına öldürtmek zorunda kaldığı Şehzade Mustafa olayı.
İzleyenlerin derinden üzüldüğü Muhteşem Yüzyıl dizisinin bu bölümünü ve tarih kitaplarının ortak anlatımını incelediğimizde Şehzade Mustafa’nın ölümünün, hazin bir ölüm olduğu görülür. Şöyleki; Kanuni Amasya'dan oğlunu çağırtıyor. El öpmek için babasının otağına girdiğinde nöbetçiler silahlarını dışarda bırakmasını ister. Mustafa bu isteğe bir anlam veremez, kendisini koruyan 4 adamına dışarda beklemelerini söyler. İçeri girdiğinde babasını görmeyince endişesi artar. Tam o sırada 7 dilsiz ve sağır cellat üstüne atılır ve yağlı ibrişim kemendini boynuna takmaya çalışır. Çok güçlü olan Mustafa'yı bir türlü yere düşüremezler. Bu sırada eski arkadaşı Zal Mahmut Ağa'nın elinde baltayla gelmekte olduğunu görür. O kadar sene şehzadeden iyilik görmüş, ona yoldaşlık yapmış bu kişi baltayla Mustafa'nın sırtına vurur. Yere düşen Mustafa'nın boynuna kement atılır. Ve oracıkta daha 38 yaşında iken boğdurulur.
Bırakın saltanatlığını ve imparatorluğunu korumayı, belkide Muhteşem Süleyman, döneminin zirvesindeyken, halkının sevgilisi, geleceğin büyük hükümdarı, yetenekli, cesur evladını, şehzadesi Mustafa’yı katletmesiyle, koca Osmanlı’nın çöküş fetvasını verdiğinin farkında bile değildi. Tahta Şehzade Mustafa’nın yerine halkın pekte sevmediği ve istemediği Hürrem Sultan’dan olma II.Selim(Sarı Selim) geçmişti.
“Kardeş katlini vacip kılan Kanunname” ile “Devletin” mi yoksa “Saltanatın” geleceğimi kurtarılmak istenmiş bilinmez. Ama bilinen bir gerçek varsa bu geleneğin altıyüzelli sene sürmüş olmasıdır. Şehzade Mustafa olayı bunlardan sadece biridir. Osmanlı da, gerek isyan etmiş, gerek isyana teşebbüs etmiş, gerekse hiç isyanla ilgisi olmadan öldürülen şehzade sayısı tam atmışbir’dir. Dahası Otuz altı padişahtan on üçü tahtan zorla indirilmiştir. Osman Bey’den Abdülmecit’e kadar yüz seksen iki vezir-i azam gelmiş, bunlardan da kırk dördü idam edilmiştir.
Neticede Kanuni Sultan Süleyman’ın 46 yıllık saltanatını anlatmaya ne bizim lisanımız nede kitaplar yetmez. Ama bu hazin olay Osmanlının tüm gidişatını değiştiği de bir gerçektir. Düşünsenize Osmanlı tahtına Sarı Selim değil de, Şehzade Mustafa çıksaydı belki de Osmanlı o şekilde çökmez, ilerleyen yıllarda da Avrupa'nın maskarası durumuna gelmezdi. Bugünkü Türkiye de belki de çok daha saygın bir Avrupa ülkesi olurdu. Selam ve Sevgiler…
Dünya tarihinde hiçbir hanedan ve aile yoktur ki, bir başkasının menfaati için kendi evladını veya kardeşini feda edebilsin. Sadece Osmanlı padişahlarında görülen bu fedakarlık iyice incelendiğinde görülür ki, milletini kendi evladından ayırmayan bir padişahın, ister kendi öz evladı veya kardeşi olsun, ister idaresi altında bulunan halkı olsun, hepsi onlar nezdinde eşittir.
Bu durumu Fatih’in Kanunname’sini incelediğimizde de açıkça görebiliriz. Gerçekten de Fatih Sultan Mehmet’in, ’Kanunname’sinde Osmanlı devlet yönetiminin esaslarını görmemizin yanında, Osmanlı da asırlarca uygulanan “kardeş katli” vakalarının gerekliliğini ve dayandırıldığı gerekçeleri görebilirsiniz.
Osmanlı İmparatorluğu en güçlü dönemini Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaşandığını biliyoruz.1500’lü yıllarda 46 yıl süren bu muhteşem dönemde, Edebiyatta Baki, mimaride Mimar Sinan, ilimde Ebussuud Efendi, denizcilikte Barbaros Hayrettin Paşa ve yönetimde Sokullu Mehmet Paşa bu dönemin zirve isimlerinden olmuşlardı. Dahası Osmanlı, en parlak dönemlerinden birini yaşadığı, devletin muktedir kadroları, yenilmez bir ordusu, oldukça sağlam bir maliyesi, ülke çapında yoksul bırakılmayan bir sosyal yapısı vardı. Taki Şehzade Mustafa olayı yaşanıncaya kadar.
Geçtiğimiz hafta yayınlanan ‘Muhteşem Yüzyıl’dizisinde de görüldüğü gibi Kanuni’nin Ukrayna asıllı ikinci eşi Hürrem Sultan’ın ve damadı Rüstem Paşa’nın Şehzade Mustafa’nın tahta çıkışını engellemek için tertipledikleri türlü entrikalarına inanarak, saltanatlığını ve imparatorluğun bekasını koruma adına öldürtmek zorunda kaldığı Şehzade Mustafa olayı.
İzleyenlerin derinden üzüldüğü Muhteşem Yüzyıl dizisinin bu bölümünü ve tarih kitaplarının ortak anlatımını incelediğimizde Şehzade Mustafa’nın ölümünün, hazin bir ölüm olduğu görülür. Şöyleki; Kanuni Amasya'dan oğlunu çağırtıyor. El öpmek için babasının otağına girdiğinde nöbetçiler silahlarını dışarda bırakmasını ister. Mustafa bu isteğe bir anlam veremez, kendisini koruyan 4 adamına dışarda beklemelerini söyler. İçeri girdiğinde babasını görmeyince endişesi artar. Tam o sırada 7 dilsiz ve sağır cellat üstüne atılır ve yağlı ibrişim kemendini boynuna takmaya çalışır. Çok güçlü olan Mustafa'yı bir türlü yere düşüremezler. Bu sırada eski arkadaşı Zal Mahmut Ağa'nın elinde baltayla gelmekte olduğunu görür. O kadar sene şehzadeden iyilik görmüş, ona yoldaşlık yapmış bu kişi baltayla Mustafa'nın sırtına vurur. Yere düşen Mustafa'nın boynuna kement atılır. Ve oracıkta daha 38 yaşında iken boğdurulur.
Bırakın saltanatlığını ve imparatorluğunu korumayı, belkide Muhteşem Süleyman, döneminin zirvesindeyken, halkının sevgilisi, geleceğin büyük hükümdarı, yetenekli, cesur evladını, şehzadesi Mustafa’yı katletmesiyle, koca Osmanlı’nın çöküş fetvasını verdiğinin farkında bile değildi. Tahta Şehzade Mustafa’nın yerine halkın pekte sevmediği ve istemediği Hürrem Sultan’dan olma II.Selim(Sarı Selim) geçmişti.
“Kardeş katlini vacip kılan Kanunname” ile “Devletin” mi yoksa “Saltanatın” geleceğimi kurtarılmak istenmiş bilinmez. Ama bilinen bir gerçek varsa bu geleneğin altıyüzelli sene sürmüş olmasıdır. Şehzade Mustafa olayı bunlardan sadece biridir. Osmanlı da, gerek isyan etmiş, gerek isyana teşebbüs etmiş, gerekse hiç isyanla ilgisi olmadan öldürülen şehzade sayısı tam atmışbir’dir. Dahası Otuz altı padişahtan on üçü tahtan zorla indirilmiştir. Osman Bey’den Abdülmecit’e kadar yüz seksen iki vezir-i azam gelmiş, bunlardan da kırk dördü idam edilmiştir.
Neticede Kanuni Sultan Süleyman’ın 46 yıllık saltanatını anlatmaya ne bizim lisanımız nede kitaplar yetmez. Ama bu hazin olay Osmanlının tüm gidişatını değiştiği de bir gerçektir. Düşünsenize Osmanlı tahtına Sarı Selim değil de, Şehzade Mustafa çıksaydı belki de Osmanlı o şekilde çökmez, ilerleyen yıllarda da Avrupa'nın maskarası durumuna gelmezdi. Bugünkü Türkiye de belki de çok daha saygın bir Avrupa ülkesi olurdu. Selam ve Sevgiler…