OSMANLIDAN BİR VAKFİYE VE BUGÜN Kİ VAKIFLAR

Saraybosna’da 16-17 Yüzyılda kurulan   İsa Bey İbnü’l-merhum İshak Bey vakfiyesinden;
.......
.........Saray Ovası kariyerlerinden Brurce’de inşa edip zaviye ve mesken olarak fukara-i müslimin, talebe, seyyidler, gaziler ve ebna-i sebil (yoldan gelenler) et, pirinç, ekmek, yağ ve çorba ile beslenip ibatesi için kurmuştur.

Misafir burada en çok üç gün kalacak, fazlasına müsaade edilmeyecektir. Hizmet edenler için çorba verilecek, ziyadesi bu kasabada oturan yetimlere dağıtılacaktır.....
.....
      .......
14-...........Hasta veya yaşlı olsa da azadlıları ve evladları maaş almayıp istihkakları kadar yemek alacaklar ve iki bayramdan her birinde 3 kilo pirinç, yağ ve ekmek ve mikdar-ı kafi et pişirilecektir. Bu masraftan artan, baninin Üsküp darü’l guzatında yaptırdığı camie sarf olunacaktır.

Vakfın masraflarına gelince; vakfın tamir ve idamesine günde 8 dirhem, sabah akşam çorba için 2 dirhem, ekmeğe yarım ve yarısının sabah, yarısının akşam verilmesi şartiyle alınacak et için 10 dirhem, çorba ve ekmek için değirmenlerin hasılatından fazlası kariye yetimlerine verilmek üzere 5 dirhem ayırmaktadır.
Aşçıya 2 ve ekmek için yarım dirhem ve çorba ve bevvaba ve hizmet vazifesi görene 2 dirhem ve çorba, hasır, tuz, kandil yağı için 5 dirhem, şehir kadısına 1, mütevelliye hasılatın 1/10’u tahsis edilmiştir.
Azadlı ve evladları izinsiz bir şey alırlarsa haram olsun dedikten sonra, mütevelli kaymakamına, katibe, şeyhe ve mutebede çorba ve 1/2 ekmek bırakmaktadır.
........
         .....
Bu zinciri koparan eller kırılsın.

/////////////////////////////////////////////////////

Alıntı yaptığım vakıf sözleşmesinden notlar Ekrem Hakkı Ayverdi’nin
“Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri” kitabındandır.
///

Hangi tür fakir fukaranın, yetimin, garibin, yolcunun nasıl faydalanacağını, çalışanların, mütevelli heyeti ve devlet erkânının ne kadar mütevazi ücret ve yiyecek alacakları vakıf sözleşmesinde yazılmış.
///

Şimdi bu vakıf sözleşmesinde geçenleri şu an ki “Vakıf Üniversiteleri” ile mukayese edersek;

Özellikle belli ailelerin vakıf okullarına ancak özel dersler alarak yüksek puan alan ayrıca maddi gücü olan ailelerin çocukları girebilmekte.

Çok yetenekli olup da kendi imkanlarıyla yüksek puan alan çocuklar vakfın bursundan istifade etse de günlük hayatında giyim, kuşam, yiyecek, giyecek açısından diğer aile çocuklarına ayak uydurabilmesi ise mümkün değil.

Ayrıca tam burs alan çocukların diğer çocuklar tarafından “senin okul paranı ben veriyorum” diye hakir görmeleri de ayrı bir sıkıntı.

Kaldı ki bu vakıfların yetim, fakir fukara çocukları için özel bir kontenjanları olduğunu duymadım.

Görevli ve özellikle akademisyenlere gelince devlet okullarından ayrılıp vakıf adı altındaki ancak paralı ailelerin çocuklarının okuduğu bu okullarından ne kadar yüksek ücret ve transfer bedelleri aldıklarını ve bu pazarı da  gayet yakından biliyoruz.
///

Buna vakıf hastahaneleri de ekleyebiliriz.
Bu hastaneleri ayrıca yazıp çizmeye gerek yok, bu hastanelerin ücretlerinin  ne kadar yüksek olduğunu ancak parası olanların tedavi görebildiğini herkes biliyor.

İşte dünkü vakıflar ile bu gün ki vakıflar.
Hangisi fakirin fukaranın yanında?
///

İşte Vakıf’ın tarifi;
[İng. Foundation]

“Bir taşınmaz malın; mülkiyeti ilk sahibinde kalmak suretiyle, gelirinin bir gaye için sürekli olarak hayır işlerinde harcanmasıdır.”

Sosyoloji Sözlüğü 
Prof.Dr. Mustafa E. Erkal

Ernail Koç

YORUM EKLE