Ve o gün geldi çattı. İlkokul birinci sınıf basamağından YGS kapısına kadar 750 sınav macerası sonrası karşına çıkıveren belki de en büyük sınavın. Bir yılın ve hatta bir ömrün ceremesini göreceğin ideallerine ve hayallerine ulaşma imkânı bulduğun son kapı öyle mi? Ya devam ya tamam sendromu mu yoksa? Ya da hayat memat meselesi, hayatının tek çıkar yolu mu? Kazanırsan dünyaların senin olduğu, kaybedersen her şeyin sona ereceği bir hayal mi yoksa?
Evet, kardeşim. Sistemin bu kadar çarpık işlemesi senin suçun değil elbet. Bir koca ömrün nihayeti üç saatin kaderine bırakılamaz elbette. Ta ilköğretim sıralarından uygulanacak ve her eğitim kademesine an be an işlenecek, yeteneklerini gün yüzüne çıkarıverecek bir sisteme inatla geleceğini üç saatlik bir zaman diliminin akıbetine bırakıverenler ne kadar doğrudur tartışılır.
Sistemi ne kadar beğenmesek de bizler bu sistem içerisindeyiz. Ve bu sistem sana bana farklı değil. E şartlar hepimize göre aynıysa değişen fazla bir şey de olamaz. Dilerseniz bugün adı YGS olan ancak bilinen asıl adıyla ÖSS (Önemsiz Sivri Sinek) konusunda harikulade bir eser yazan ve okunma rekorları kıran Dünyanın En Akıllı Adamı Gümüşhaneli Erdal Demirkıran’ın Yerim Seni ÖSS adlı kitabına bir bakalım. Her şeyden önce kafanıza YGS yani ÖSS’nin korkulacak bir şey olmadığını, yalnızca hedefine ulaşmakta kullanılan küçük bir basamak olduğunu idrak ediyorsunuz. Dört bölümden oluşan kitabın Özel Sivri Sinek kısmında, ÖSS’yle kurulan saçma sapan bir baskının sırasıyla öğrenciye, aileye ve topluma nasıl yansıdığı sunulurken, “Önce Kendini Kazan” kısmında alan seçiminden hedef belirlemeye, öz gelecek oluşturmadan mutlak başarı kriterlerine, motivasyondan konsantrasyona kadar öğrencinin ihtiyacı olan bütün temel donanım öğrenciye zırh gibi giydiriliyor. Kitabın üçüncü bölümünde ‘ÖSS’ye Hazırlanmanın Akla Zarar Yöntemleri’ ele alınıyor ve sınavı kazanmanın pratik, eğlenceli ve çılgın yolları anlatılıyor. Demirkıran bu bölümde ders çalışılan odanın dizaynından ÖSS kıyafetine, programlı yaşama tekniklerinden yürürken ya da tuvalette ders çalışma tekniklerine varana kadar her şeyi masaya yatırıyor. ‘Vızzzzzz... Pat!’ ismini taşıyan son bölümü ise tüm kaygıları buruşturup çöpe atmayı öğütlüyor. Ve kitabın en can alıcı noktasında;
“Eğer hiç takılmadan 10’a kadar sayabilecek düzeyde matematik,
Yemek yerken kaşığı kulağına değil de ağzına götürebilecek kadar biyoloji,
Evine bildiğin en kestirme yoldan gidebilecek kadar fizik,
Doğum tarihini ezber söyleyecek kadar tarih,
Yağan şeyin kar değil, yağmur olduğunu anlayabilecek kadar coğrafya,
Başkalarından yardım almadan adını yazabilecek kadar Türkçe,
Çaya tuz yerine şeker atabilecek kadar kimya biliyorsan, emin ol ki, ÖSS, doğum gününde en kestirme yoldan evine gidip senin için yaptırılan doğum günü pastasının üzerindeki yazıyı okuyarak mumları eksiksiz sayıp üfledikten sonra pastanın tadına bakıp dışarıda yağan yağmuru seyrederek çay keyfi yapabilmen kadar kolay bir iştir!..”
Ee o halde hayatının tek vazgeçilmezi benim için sadece ÖSS demen doğru mu? Ki ÖSS eşittir hayat demek olmadığına göre. Tıpkı diğer imtihanların olamayacağı gibi. Ve hayat senin emrine verilmiş ve milyonlarca imkân yarınlarında gizli. Kaderin ne ise o da yazılmış. O halde her şey eşit, zekâ dersen eşit, hedefin belli, sadece sen az antrenmanlısın, diğeri çok.
O halde; O’nun dediği gibi “Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?” ayeti kerimesinden hareketle başarı risk ister, ter ister, gayret ister. Zorluklarda ve yokuşlarda dökülmeyen ter, düzlüklerde ve rehavette gözyaşı olur.
Bir zamanlar bir sınavda okul bahçesinde Mareşal Çakmak Anadolu Öğretmen Lisesi’nin değerli idarecilerinden Haydar Tomakin; sırf imtihana giren çocuklar rahatsız olmasın diye elindeki çubukla kargaları kovalamasını görmek çocuklarımız adına, Gümüşhane’nin mutlu yarınları adına inanın gözlerimizi yaşartmıştı.
Öte yandan ‘Mutlu Bir Gelecek İçin Yarım Gün Sessizlik İstiyoruz” çağrısında bulunan Gümüşhane Milli Eğitim Müdür Vekili Mesut Olgun’un
“Çocuklarımızın geleceğine katkı sağlamak adına Gümüşhaneli vatandaşlarımızdan sınavın yapılacağı 01 Nisan 2012 Pazar günü sınav süresince zorunlu olmadıkça araç kullanmamaları, özellikle sınavların yapılacağı okullarımızın bulunduğu bölgelerdeki geçiş güzergahlarını kullanmamaları ve hiçbir surette klakson çalmamaları gibi hususlarda duyarlı olmalarını bekliyor ve ‘mutlu bir gelecek için yarım gün sessizlik’ istiyoruz” çağrısını idareci, öğretmen ve veliler olarak çok önemsiyoruz.