Platon “Devlet” isimli eserinde sırtları dışarıya dönük mağaraya zincirlenmiş üç insandan bahseder.
Yaşadıkları müddetçe mağara duvarlarını, birbirlerini, yansıyan gölgeleri ve sesleri duymaktalar. Onlar için gerçek olan yankılar ve gölgelerdir.
///
Zaman içerisinde bu insanlardan biri zincirlerinden kurtulur ve mağaranın dışına çıkar bir anda bol ışıktan kaynaklı geçici körlük yaşasa da zaman içinde gözleri alışır. Daha önce gördüklerinin gölgeden ibaret akarsuyun kenarında kendi aksini ile de gerçeği öğrenince mağaraya döner arkadaşlarına gerçeği anlatır onları kurtarmak ister arkadaşları bunu delilikle suçlar ve kendilerinin de onun gibi delirmek istemediklerini söyler hatta zincirlerinden kurtulana zarar vermeye de çalışarak mağarada yaşamaya devam ederler.
///
Ahmet Taner Kışlalı bu konuyu şöyle anlatır;
Kuzey yarı küre toplumları kendi özgürlükleri için, güney yarı küre toplumları ise sahipleri için savaşır, der.
///
Kakao üreticisi bir Afrika ülkelerindeki insanlara çikolata tattırırlar ve bunun ne olduğunu sorarlar o insanlar kakoadan mamul olan çikolatayı beğenirler ama ne olduğunu anlamazlar.
///
İşte günümüz toplumunda dar kalıplarda yaşayan insanlara;
Birey olarak iyi bir eğitim almanın, sağlıklı bir ortamda, iyi beslenerek, sağlam konutlarda yaşamanın, bir otomobile sahip olmanın, tatil yapmanın, sinemaya tiyatroya gitmenin, ailesi ile bir restoranda yemek yemenin, eğlenmenin ve daha birçok medeni ihtiyacın kendisinin de hakkı olduğunu tıpkı o mağarada yaşayan veya kakaoyu tanımayan insanlar gibi tanımadıkları bilmedikleri hayatı kolay kolay anlatamazsınız.
///
Bizim ülke insanımız da anayasal haklarını kullanırken medeni ihtiyaçlarını bilen, özgürlüğünün bilincinde, hayatın gölgeden ibaret olmadığını bilmesi gerekir ki...
İşte ancak o zaman çağdaş bir toplum oluruz.
///
Son söz Prof. Dr. İlber Ortaylı hocanın olsun,
“Neticede kendi hayatının dışında hiçbir hayatı, hiçbir imkanı göremeden yaşayıp gidenler var.”
Çok isabetli hocam, teşekkürler.