"Bakın" diyor, "Bu, karakterdir. Hayatta sahip olabileceğiniz en değerli şey..."
Sonra 1'in yanına 0 (sıfır ) koyuyor:
"Bu, başarıdır. Başarılı bir karakter 1'i 10 yapar."
Sonra bir 0 (sıfır ) daha...:
"Bu, tecrübedir. 10 iken 100 olursunuz."
Sıfırlar böyle uzayıp gidiyor: Yetenek... Disiplin... Sevgi... Eklenen her yeni 0 (sıfır )'ın kişiliği 10 kat zenginleştirdiğini anlatıyor hoca... Sonra eline silgiyi alıp en baştaki 1'i siliyor. Geriye bir sürü sıfır kalıyor. Ve hocanın son yorumu şu şekilde oluyor; "Karakteriniz yoksa öbürleri bir hiçtir."
Karakter, bir insanın hayat maratonu içinde kendisini sabırla ayakta tutacak, olaylar karşısında sarsılmamasını sağlayacak en önemli özelliğidir. Bir başka ifadeyle bireyin kendine özgü ve onu başkalarından ayıran, davranış biçimidir.
Çocuklarımız bizim yarınlarımız, bizleri daha ileriye ve aydınlığa taşıyacak teminatlarımız olduğuna göre karakter gelişim dönemlerinde onlara çok iyi rol model olunmalıdır. Sağlam karakterlere sahip çocuklar yetiştirmek sağlam temelli toplumun, güçlü ulus olmanın da şartlarındandır. Dolayısıyla çocuklara evde ve okulda akademik gelişimleri için verilen çabalara karakterlerinin gelişimi için verilen çabalar da eklenmelidir. Aksi taktirde okul başarısı yüksek ama saygısız, kaba, dostluk anlayışı olmayan, çevresindeki insanlara kırıcı davranan ve bu durumu umursamayan, başkalarını da anlamaya çalışmayan, bencil, yüreğinde sevgi taşımayan bireylerin toplumumuzda her geçen gün sayılarının artması kaçınılmaz olacaktır.
Amerika başta olmak üzere birçok gelişmiş ülkede uzun yıllardır uygulanan karakter eğitimi ülkenizde de önemsenmektedir. Sosyal bilgiler dersi, din kültürü ve ahlak bilgisi dersi, vatandaşlık ve demokrasi eğitimi gibi derslerin özel amaçları çerçevesinde, bazı insani ve ahlaki değerlerin kazandırılması da hedeflenmektedir.
Abraham Lincoln’nün oğlunun sağlam kişilik ve karakterli yetişmesi hususundaki tutumu bir hayli ilginçtir. Lincoln, oğlunun akademik başarılarının yanında sağlam bir karakterle de donatılmasını arzu ediyor ve öğretmenine yazdığı mektupta şu cümleleri sıralıyordu. “Zaman alacak biliyorum.. Fakat eğer öğretebilirsen.. Ona..
Kazanılan bir liranın, bulunan beş liradan daha değerli olduğunu öğret..
Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve hem de kazanmaktan neşe duymayı..
Kıskançlıktan uzaklara yönelt onu..
Eğer yapabilirsen, sessiz kahkahaların gizemini öğret ona..
Bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte galip olduklarını..
Eğer yapabilirsen, ona kitapların sırlarını öğret..
Fakat ona sessiz zamanlar da tanı..
Gökyüzündeki kuşların, güneşin altındaki arıların ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceği..
Hata yapmanın, hile yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğret ona..
Herkes yanlış olduğunu söylediğinde dahi..
Ona kendi fikirlerine inanmasını öğret..
Tüm insanları dinlemesini öğret ona..
Fakat tüm söylediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini ve sadece iyi olanları almasını da öğret..
Eğer yapabilirsen, üzüldüğünde bile nasıl gülümseyeceğini öğret ona..
Gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret..
Ona kuvvetini ve beynini en yüksek fiyatı verene satmasını, fakat hiçbir zaman kalbi ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret..
Uğultulu bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret ona..
Ve eğer kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa..
Dimdik dikilip savaşmasını öğret..”
Bir bireyde karakter sağlam değilse diğer özelliklerin hiçbiri bir anlam ifade etmez. Dolayısıyla, eğer yetiştirebilirsek; anne, baba, öğretmen hepsinin ortak amacı, başarılı ve iyi bir insan, okul performansı yüksek, akranları arasından sıyrılmış, saygılı, sorumluluk duygusu gelişmiş, iyiliksever, doğru sözlü çocuklar yetiştirmeliyiz. Son söz yine Abraham Lincoln’ün olsun. ‘Karakter ağaç ise, şan ve şeref de o ağacın gölgesi gibidir. Biz hep gölgeyi düşünürüz. Oysa karakter ağacın kendisidir.’
Selam ve sevgiler.