-Ver bakalım Şahım’ın dizginlerini Seyis Murat.
-Buyur beyim.
-Şekerleri de.
Seyis’ten şekerleri alıp Şahım’a yediren Salih Bey, ilk kez yaptı çevirmeden çıkmadan atına bindi.
Henüz çıkmamıştı ki:
-At çiftliği ne durumda seyis?
-Araştırıyorum beyim.
-Geç kalma, güzel taylar istiyorum senden.
-Emrin olur beyim.
-Kal sağlıcakla.
-Nereye gittiğini söyleyecek misin beyim?
-Bugün havuz işi ile ilgileneceğim seyis.
-Peki beyim.
Çevirmeden çıkar çıkmaz, Şahım’a “deh” dedi Salih Bey. Zermut sokağında atının nal sesleri vardı şimdi.
Köylü kadınlar kapıdan kapıya dedikodu yapıyorlardı. Salih Bey’i görünce sustular. Beklediler geçişini. Gözden kaybolunca da yarım kalan dedikodularını sürdürdüler ama bu kez Şahım ile az önce geçen Salih Bey’di, dedikodunun konusu.
-Evlenir mi yeniden dersin kız?
-Ne bileyim, az önce buradan geçti niye sormadın ki?
-Çok mu merak ediyorsun evlenip evlenmeyeceğini?
-Yok canım ne merak edeceğim.
-E daha niye soruyorsun?
-Ne bileyim sordum işte.
-İşinin gücünün peşinde ama yüzü hiç gülmüyor.
-Nasıl gülsün? Babası ile karısını aynı günde, kayınbabasını da birkaç ay sonra kaybetti.
-İyi sabır var onda.
-Bey olmak kolay değil.
-Çok genç yaşta dul kaldı, bence evlenir.
-Taktın sen de beyimizin evliliğine.
-Ne yapayım kız, bana da boşuna meraklı dememişler.
Xxx
Salih Bey, çoktan Karadüz’e varmıştı. Çoban kız Gülizar’ı, Karadüz’e getirdiği günü anımsadı. Karnındaki bebeği için koluna girerek yürütmüştü onu düzlükte. Şahım’ın üzerinde öne eğildi. Birlikte adımladıkları yere baktı, baktı.
Limni’yi geçerken yine durakladı. Gülizar’a anlattığı efsane geldi aklına. Başını omuzuna koyup ne güzel dinlemişti anlattığı efsaneyi. Gölde yüzen yaban ördeklerine baktı. Kaçırmamak için Şahım’ın başını yavaşça çevirdi. Kurt Boğazı’na doğru sürdü. Köylülerin balyoz sesleri gittikçe yaklaşıyordu. Salih Bey’in geldiğini gören köylüler, çalışmayı bıraktılar. Beyin yanlarına gelmesini beklediler. Çıkarılan taşlar patika yolun kenarına yığılıyordu. Salih Bey, “selam” vererek:
-Kolay gelsin.
-Sağ ol beyimiz.
-Bayağı taş çıkarmışsınız?
-Öyle oldu beyim, iyi bir damara rastladık, kolan çıkarılıyor.
-Güzel. Havuza kadar epeyce yol var, nasıl taşınacak bu taşlar?
-Zor da olsa taşıyacağız beyim.
-Büyük beye söz vermiştik, ona çok şey borçluyuz, sözümüzü tutacağız.
-Hele oturun dinlenin, çayınız varsa ben de içerim.
-Olur beyim, çayın sözü mü olur?
Tulum Ali, çay bardağını Salih Bey’in eline tutuşturdu. Çayından bir yudum alan Salih Bey:
-Paranız, pulunuz var mı bakayım?
- “Avara kasnaklar” diyecektin değil mi beyim? Rahmetli babanız hep öyle derdi bize. Bu dağ başında para pul olur mu beyim?
-Ne yersiniz ne içersiniz?
-Bir peksimet ekmek, bir kaşık tereyağı, yanında da bir bardak çay. Çay dedim de çayımız da bitti.
-Ben yollarım size. Şu parayı alın aranızda eşit olarak dağıtın.
-Alamayız beyim, dedi Molla Salih.
-Neden alamıyorsunuz?
-Hem kendimize havuz yapacağız hem de beyimizden para mı alacağız?
- ‘Avara kasnaklar’ ben bu parayı işinize karşılık vermiyorum, harçlık yapasınız diye veriyorum. Al, Molla Salih, hepinize eşit dağıt.
Çayını bitiren Salih Bey, kalkmak üzereyken, Kambur Ali, araya girdi:
-Beyim biz bu çıkardığımız taşları kışın kar yağdıktan sonra taşıyacağız.
-Nasıl yani?
-Tekerleksiz at arabasının küçüğünü düşünün Beyim.
-Eeee.
-Yükledik mi ona çekebileceğimiz kadar taşları. Karın üzerinde, havuz yapacağımız yere kaydırarak taşıyacağız.
-Helal olsun size. Kimin bu fikir?
-Benim, dedi Kambur Ali.
-Çok güzel bir fikir.
-Hem de taşları köşeli yapıp taşıyacağız. Kısacası gördüğünüz gibi taşları tarayarak yığıyoruz ki, boşuna ağırlık taşımayalım.
-Güzel çalışıyorsunuz, gerçekten çok hoşuma gitti. Haydi ben sizi avara etmeyeyim. Tekrar kolay gelsin.
Xxx
Horasanlı Hüseyin Usta ve Oğlu Cemal, hemen hemen hiç dinlenmeden çalışıyorlardı. Büyük bir özenle Horasan harcı ile birlikte köprünün kemerini kuruyordular. Çalışma ilerledikçe baba ve oğlu birbirini rahatça görmeye başlamışlardı.
-Böyle giderse yarın kemeri tamamlarız Cemal oğlum.
-Bana da öyle geliyor.
-Son kemer taşlarını koymadan Salih Bey’i de çağıralım diyorum baba.
-Olsun oğul, son taşların harcını ona koyduralım.
-İyi olur.
Akşama yakın sadece bir sıralık dizilecek taş kalmıştı. Hüseyin Usta, harcı yoğuran köylülere seslendi:
-Daha harç yoğurmayın. Kalan harç bize yeter, dedi.
Köylüler ellerindeki kürekleri bir kenara bıraktılar. Hepsi köprüye hayretle bakıyordular.
-Çok güzel oldu.
-Evet.
-Yıkılmaz değil mi?
-Neden yıkılsın?
-Haviyana Deresine de yapılan köprüde Hüseyin usta da usta olarak çalıştı.
-O da çok sağlam köprü oldu, bir taş bile kopamadı yerinden.
-Baksana binden fazla tavuk yumurtası gitti harca, daha yıkılır mı?
-Yumurtanın da beyazını katıyorlar harca.
-Bu arada bol bol yumurtanın sarısını yedik.
-İçimiz dışımız yumurta oldu.
-Onun için yanakların tustumbul oldu.
-O ne demek?
-Şişmanladın dedim, cahil, şişmanladın.
-Öyle oldu.
-Yarın Salih Bey de gelecekmiş, usta söyledi. Son taşların harcını o koyacakmış.
-Olsun, ne yaptı yaptı, köprüyü sonunda yaptırdı.
-Katil Çit Deresi daha can alamayacak.
-Alamayacak.
-Kasabaya rahat gideceğiz.
-Rahat gideceğiz.
-Hayvanlarımız rahat geçecek.
-Geçecek.
-Asım Çavuş da görseydi köprüyü.
-Ömrü yetmedi.
-Gülizar’ın da.
-Onun ölümü de çok acı oldu.
-Acı oldu.
-Hem de çok.
Xxx
Salih Bey, konağın salonunda oğlu Aslan’ı kucağına almış, oturuyordu. Kol ve ayaklarını sallayışı çok hoşuna gidiyordu.
-Çok hareketli olacak ana.
-Senin gibi.
-Ben o kadar hareketliyim mi?
-Hem de nasıl. Bu yaşına geldin, hala yerinde durmuyordun. Babanın oğlusun.
-Babam da o kadar hareketli miydi ana?
-Hem de nasıl, gençliğinde hiç yerinde durmazdı. Bazen beni günlerce yalnız bırakır, o yayla senin bu yayla benim diye dolaşıp dururdu.
-Çalışmak lazım ana, dedi oğlunun burnunun ucundan öperek.
-Çalışmak dedin de ne oldu havuz ve oluk işi?
-Taşlar çıkarılıp taraklanıyor ana.
-Neden taraklanıyor.
-Babam rahmetli, ‘taşların hepsi düzgün olacak’ demişti.
-Babanın hiç eğri işi yoktu.
-Benim var mı ana?
-Senin de yok oğul.
Bu sırada Cemile kadın kucağında kızı Gülizar ile salona indi.
-Hele getir, dedi Salih Bey, yan yana koy onları. Birlikte seveyim.
(Devamı var)