Hiyerarşi ve liyakate önem demeyelim de değer veren bir toplum yapısına sahibiz. Kişilerin kişilik, karakter, samimiyetlerinden ziyade öncelik olarak unvanına bakıyoruz. Oysaki unvan çözüm noktasında yeterli olmuyor. Bu gün ülke genelinde her ilde bir üniversite var. O kadar akademisyenimiz var, akademik yayın ortalamasına baktığımızda çok gerilerde olmakla birlikte teknik manada buluş noktasında da profesörlerimizden çokta bir şey görmedik, göremiyoruz. Buna karşın zeki Anadolu insanı bir heves ve gayretle öyle buluşlara imza atıyor ki profesörler bile bu işe şaşıp kalıyorlar. Lakin hiçbir akademik bilgisi olmayan Anadolu insanı buluşu ile bir profesör kadar itibar sahibi olamıyor. Bizdeki anlayış ancak unvanlı insanlar bir şeyler yapabilirler unvansız adamın işi ne? Ama öyle değil. Haberlerde görüyoruz Rize’nin bilmem hangi köyünde birisi hava durumunu ölçer cihaz icat ediyor kimi basit yöntemlerle elektrik elde ediyor, akla hayale gelmeyen hayatı kolaylaştıran pratik tasarımlar… Bu insanların tek eksikleri bir unvanının olmayışı, unvanı olsa o biçim itibarı olacak…
Memleketten Gümüşkent Gazetesini okuyorum, Sn. Bayram TUNÇ’un “Eyüp DEMİEL ve Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi “ konulu köşe yazısını…
Sn. TUNÇ Bakın ne diyor: “ Bizim bir Eyüp var. Eyüp DEMİREL. Gazetemizin müdavimi. Mübarek Proje Fabrikasyonu sanki… Her gün ayrı bir proje ile gazetemizin kapısını çalıyor anlatıyor biz dinliyoruz. Söylediği şeyler şehir adına mantıklı ve tutarlı şeyler. Hani kendilerini dev aynasında görüp de iki cümle kuramayanlar familyasından değil bizim Eyüp. Ya da para gücüyle bir yerlere gelen ve sadece para gücüyle ayakta kalanlara inat yeni projesini anlatmak için gazetemizin kapısını çalıyor. Para gücü ile ya da daha farklı atraksiyonlarla, bir biçimde bir yerleri işgal edenlerin varlıkları bizim Eyüp DEMİREL gibilerin dünyasından çok farklı. Çünkü bu tipler, insanlara tepeden bakarlar ve küçük dağları biz yarattık edasındadırlar. Hemen hemen hiçbir önemli meselede ortada gözükmezler…”
Aslında bizim söylediklerimizle Sn.TUNÇ’un anlattıkları işte bu noktada örtüşüyor. Millet adına memleket adına bir şeyler yapmak isterken samimi olacak ve başka şeylerin ardına sığınmadan biraz kafanızı çalıştıracaksınız yok siz üst unvanlı birisi olarak çalıştırıyorsanız en azından çalıştıranlara saygı gösteriniz, onların projelerinin hakkını onlara veriniz.
Şimdi Sn. DEMİREL’in son projesi üzerinde bir sinerji oluşturalım. Bu gün Karadeniz bölgesinde bildiğimiz kadarıyla tek ruh ve sinir hastalıkları hastanesi Ordu-Ünye’dedir. Gümüşhane’ye böyle bir hastanenin özellikle Jandarma Komutanlığı bölgesine kazandırılması Gümüşhane’nin bölgede olan sosyo-ekonomik gücünü de artıracaktır. Gümüşhane yerel projelerden ziyade bölgesel projelere talip olmalıdır. Gümüşhane gibi gelişime mecbur olan yerlerde nüfus sayısı vb. kriterlere bakılmadan yatırım yapılmalıdır. Güneydoğu’daki illere yapılan yatırımın kırkda birini yapsınlar razıyız. Yatırımlara kaz-tavuk hesabı ile bakarsak ortada ne kaz kalır ne tavuk bu haseple Gümüşhane gibi yerlere yapılan yatırımı gelecek nesillere yapılan yatırım olarak görmeliyiz insanı yaşatmalı ki devlet yaşasın. Bunu yaparken de Eyüp DEMİREL gibi insanlara da sahip çıkmalıyız bu insanlar memleketin terminatörü olmasa da projetörüdür bir yerde… Birilerine bu söylemler şaka gibi, eğlence gibi, delilik gibi gelebilir ama delillik ile dahilik arasında ince bir çizgi olduğunu da unutmamak gerekir…
Sevgi ve saygılar…
Memleketten Gümüşkent Gazetesini okuyorum, Sn. Bayram TUNÇ’un “Eyüp DEMİEL ve Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi “ konulu köşe yazısını…
Sn. TUNÇ Bakın ne diyor: “ Bizim bir Eyüp var. Eyüp DEMİREL. Gazetemizin müdavimi. Mübarek Proje Fabrikasyonu sanki… Her gün ayrı bir proje ile gazetemizin kapısını çalıyor anlatıyor biz dinliyoruz. Söylediği şeyler şehir adına mantıklı ve tutarlı şeyler. Hani kendilerini dev aynasında görüp de iki cümle kuramayanlar familyasından değil bizim Eyüp. Ya da para gücüyle bir yerlere gelen ve sadece para gücüyle ayakta kalanlara inat yeni projesini anlatmak için gazetemizin kapısını çalıyor. Para gücü ile ya da daha farklı atraksiyonlarla, bir biçimde bir yerleri işgal edenlerin varlıkları bizim Eyüp DEMİREL gibilerin dünyasından çok farklı. Çünkü bu tipler, insanlara tepeden bakarlar ve küçük dağları biz yarattık edasındadırlar. Hemen hemen hiçbir önemli meselede ortada gözükmezler…”
Aslında bizim söylediklerimizle Sn.TUNÇ’un anlattıkları işte bu noktada örtüşüyor. Millet adına memleket adına bir şeyler yapmak isterken samimi olacak ve başka şeylerin ardına sığınmadan biraz kafanızı çalıştıracaksınız yok siz üst unvanlı birisi olarak çalıştırıyorsanız en azından çalıştıranlara saygı gösteriniz, onların projelerinin hakkını onlara veriniz.
Şimdi Sn. DEMİREL’in son projesi üzerinde bir sinerji oluşturalım. Bu gün Karadeniz bölgesinde bildiğimiz kadarıyla tek ruh ve sinir hastalıkları hastanesi Ordu-Ünye’dedir. Gümüşhane’ye böyle bir hastanenin özellikle Jandarma Komutanlığı bölgesine kazandırılması Gümüşhane’nin bölgede olan sosyo-ekonomik gücünü de artıracaktır. Gümüşhane yerel projelerden ziyade bölgesel projelere talip olmalıdır. Gümüşhane gibi gelişime mecbur olan yerlerde nüfus sayısı vb. kriterlere bakılmadan yatırım yapılmalıdır. Güneydoğu’daki illere yapılan yatırımın kırkda birini yapsınlar razıyız. Yatırımlara kaz-tavuk hesabı ile bakarsak ortada ne kaz kalır ne tavuk bu haseple Gümüşhane gibi yerlere yapılan yatırımı gelecek nesillere yapılan yatırım olarak görmeliyiz insanı yaşatmalı ki devlet yaşasın. Bunu yaparken de Eyüp DEMİREL gibi insanlara da sahip çıkmalıyız bu insanlar memleketin terminatörü olmasa da projetörüdür bir yerde… Birilerine bu söylemler şaka gibi, eğlence gibi, delilik gibi gelebilir ama delillik ile dahilik arasında ince bir çizgi olduğunu da unutmamak gerekir…
Sevgi ve saygılar…