Üniversiteler, bulundukları şehire değer katarak, şehir için maddi ve manevi zenginlik üretirler. Bilgi ve birikimin, tecrübenin yetersizliği alt ettiği yerdir üniversite. Üniversiteler bilimin merkezidir. Gümüşhane’de on altı bini aşkın öğrenci ve akademisyen potansiyeliyle bir üniversite şehri olma yolunda ilerlemektedir.
Dinlediğiniz herhangi bir müzikte enstrümanlar birbirine uyum sağlamazsa yada birbirini tamamlamazsa, o parçada bir duygu yakalayamazsınız. Üniversite ve şehir de böyledir. İkisi yan yana getirildiğinde her yönüyle birbirini tamamlamalıdır.
Biraz sesli düşünecek olursak, bir üniversite öğrencisi en basitinden bir kitaba ihtiyaç duyuyorsa, o kitabı şehirde bulabilmeli yada bir üniversite öğrencisi, bir deney veya bir proje için malzemeye ihtiyaç duyarsa bu ihtiyacı şehirden sağlayabilmelidir.
Peki, Gümüşhane bu anlamda üniversiteyi ve üniversiteliyi ne kadar kaldırabiliyor? Üniversitelinin ihtiyacı, yalnızca kafeler ya da yemek merkezleri mi? Üniversitelinin, şehirden başka beklentisi yok mu?
Hakikaten bugün ilimizde üniversite öğrencisine yönelik herhangi bir kitabevi bulunmamaktadır. Yani bir üniversite öğrencisinin kitap satın alabileceği ve okuyabileceği bir yer maalesef yok. Ama Gümüşhane de on yedi tane ‘kafe’ işletmesinin faaliyet gösterdiğini biliyorum. Burada, elbette meseleyi arz-talep dengesine bağlayanlar olacaktır. "Öğrenci kitap evi talep etmiyor ki, öğrenci kafe istiyor!" diye. Ben de o zaman derim ki, öğrencinin hangi isteğini yerine getiriyorsunuz?
Devletin her türlü kaynağı halkı içindir. Devlet, sosyal sorumluluğu gereği ,insanların barınma hakkını, sağlık hakkını, eğitim hakkını karşılanmalıdır. Ve eğer devlet, ya da devleti yöneten hükümet, kaynak anlamında kısıtlı bir şehire üniversite yapabiliyorsa, öğrencinin talebini beklemeksizin kaynakları zenginleştirecek hamleler yapmalıdır.
Siz, küçük bir şehire üniversite açabiliyorsanız ve sizin üniversiteye atadığınız yöneticiler, 15 bini aşkın öğrenciyi üniversiteye alma cüretini gösterebiliyorsa, talep beklemeksizin onların tüm ihtiyaçları karşılamalıdır. İşi tamamen özel sektöre bırakırsanız , arz-talep meselesi yüzünden gelecek nesilleri sakat yetiştirmeye mahkum edebilirsiniz.
Sonuçta şehri ve ismi ne olursa olsun üniversiteler bilim merkezleridir. Buralarda tartışmalar , tespitler, tahliller, araştırmalar yapılır. Dolayısıyla şehir ve üniversite her anlamda birbirini tamamlamalıdır. Bu olmazsa, kendi dilini düzgün konuşamayan, kendi kültürünü geliştirmeyen, bilgisini artıramayan, yayınlar çıkaramayan, okumayan çizmeyen, özgün bir iş ortaya koyamayan, tarihini bilmeyen, itiraz etmeyi ya da savunmayı beceremeyen, başarısız gençler yetiştirirsiniz. Selam ve Sevgiler