Birçok insan için “sınav” kelimesinin kendisi bile, kişiyi heyecanlandırır. Yaptıkları bu heyecanda aslında boşuna değildir. Çünkü öğrenim hayatı ve de sonrasında birçok sınavdan geçeriz. Düşünün bir kere, okuma ve yazmayı öğrendikten sonra başlayan sınav hayatı, ilkokul ve ortaokul boyunca, lisede, üniversitede, yüksek lisans yaparken, bir işe girmeden önce, işe girdikten sonra vs. defalarca tekrar edilir.
Evet, öğrencilerimizin önünde yine iki önemli sınav var. SBS’ye girip istediği iyi bir lisede okuma hakkını elde etmek isteyenler 8 Haziran cumartesi, hedefindeki üniversite kapısını açmak ve istediği mesleğe ilk adımı atmak isteyenlerinde gireceği LYS, 18-19-25-26 Haziran tarihlerinde yapılacak.
Yaklaşan sınavlarla birlikte çocuklarda gerginlik, kaygı ve heyecan da tırmanmaya başladı bile. Özellikle öğrencilerde “Ya kazanamazsam?” “Ya karıştırırsam?” “Bildiklerimin hiçbirini hatırlamıyorum, unuttum mu acaba?” “Ailemin benden beklentisini karşılayamazsam?” “Artık eskisi kadar sevilmezsem?” vb. gibi içsel hesaplaşmalar da fazlasıyla görülmeye başladı.
Anlayacağınız, çocuklarda yaygın olarak yaşanan duygusal durum, en hafif haliyle “sınav heyecanı” veya “sınav stresi”, en yoğun haliyle de “sınav kaygısı” veya “sınav korkusu” oluyor. Sınav sürecinde yaşanan “heyecanın”, “stresin”, “kaygının”, “korkunun” yoğunluğuda, bireyin bu sınava yüklediği anlamla orantılı olarak da artıp, azalıyor.
Aslında aday sınava girmeden önce, kendi içine dönüp, kendisiyle yüzleşerek, sınavı bu denli korkutucu kâbus haline getiren düşüncelerini, bakış açısını, ona yüklediği anlamı değiştirmesi gerekir. Sınav başarısı için, kaygıyı ve korkuyu geçici de olsa yatıştırmanın ve bedenini gevşetmenin kendine özgü yollarını keşfetmesi gerekir. Temelinde hedefsizlik, inanmama ve plansız çalışma yatan tüm bu olumsuzlukların zamanında disiplinli, planlı ve tempolu çalışmayla aşılacağını bilmesi gerekir.
Bir kayıkçı varmış. İşi, yolcuları kayığı ile nehrin bir tarafından diğer tarafına geçirmekmiş. Adamın kayığının küreklerinin birinde inanç diğerinde çalışmak yazıyormuş. Bu sözleri küreklere niçin yazdığını soranlara: – Nehirden geçmek için her iki küreğe de ihtiyacım var. Çalışmaksızın inanç, inanç olmadan da çalışmak bir işe yaramaz. Bunlardan birinin eksikliği tek kürekle kayığı yürütmeye çalışmak gibidir. O da kendi etrafında döner. Hedefe asla ulaşamaz. Başarıya ulaşmak için bunların ikisine de ihtiyacımız vardır. Yoksa olduğumuz yerde döner dururuz. Hedefe bir türlü ulaşmayız.
Yaşadığımız sürece hem başarı hem de başarısızlıklarla yüzleşeceğimiz zamanlar olacaktır. Önemli olan çocuğa, başarılı olabilmesi için, her sonucun yeni bir başlangıç olduğunu gerçeğinin öğretilmesidir. Sınavlar her zaman olacak, yaşam denen oyun karşımıza sürekli yeni sınavlar getirecektir. Gerçek olan, sürekli oyunun içinde kalabilmektir.
8 Haziran cumartesi günü yapılacak olan ‘SBS’ sınavında ve haziranın son haftasında yapılacak olan ‘LYS’ sınavlarında tüm adaylara, sınav kaygısından ve stresinden uzak, başarılı bir sınav diliyorum. Selam ve Sevgiler...
Evet, öğrencilerimizin önünde yine iki önemli sınav var. SBS’ye girip istediği iyi bir lisede okuma hakkını elde etmek isteyenler 8 Haziran cumartesi, hedefindeki üniversite kapısını açmak ve istediği mesleğe ilk adımı atmak isteyenlerinde gireceği LYS, 18-19-25-26 Haziran tarihlerinde yapılacak.
Yaklaşan sınavlarla birlikte çocuklarda gerginlik, kaygı ve heyecan da tırmanmaya başladı bile. Özellikle öğrencilerde “Ya kazanamazsam?” “Ya karıştırırsam?” “Bildiklerimin hiçbirini hatırlamıyorum, unuttum mu acaba?” “Ailemin benden beklentisini karşılayamazsam?” “Artık eskisi kadar sevilmezsem?” vb. gibi içsel hesaplaşmalar da fazlasıyla görülmeye başladı.
Anlayacağınız, çocuklarda yaygın olarak yaşanan duygusal durum, en hafif haliyle “sınav heyecanı” veya “sınav stresi”, en yoğun haliyle de “sınav kaygısı” veya “sınav korkusu” oluyor. Sınav sürecinde yaşanan “heyecanın”, “stresin”, “kaygının”, “korkunun” yoğunluğuda, bireyin bu sınava yüklediği anlamla orantılı olarak da artıp, azalıyor.
Aslında aday sınava girmeden önce, kendi içine dönüp, kendisiyle yüzleşerek, sınavı bu denli korkutucu kâbus haline getiren düşüncelerini, bakış açısını, ona yüklediği anlamı değiştirmesi gerekir. Sınav başarısı için, kaygıyı ve korkuyu geçici de olsa yatıştırmanın ve bedenini gevşetmenin kendine özgü yollarını keşfetmesi gerekir. Temelinde hedefsizlik, inanmama ve plansız çalışma yatan tüm bu olumsuzlukların zamanında disiplinli, planlı ve tempolu çalışmayla aşılacağını bilmesi gerekir.
Bir kayıkçı varmış. İşi, yolcuları kayığı ile nehrin bir tarafından diğer tarafına geçirmekmiş. Adamın kayığının küreklerinin birinde inanç diğerinde çalışmak yazıyormuş. Bu sözleri küreklere niçin yazdığını soranlara: – Nehirden geçmek için her iki küreğe de ihtiyacım var. Çalışmaksızın inanç, inanç olmadan da çalışmak bir işe yaramaz. Bunlardan birinin eksikliği tek kürekle kayığı yürütmeye çalışmak gibidir. O da kendi etrafında döner. Hedefe asla ulaşamaz. Başarıya ulaşmak için bunların ikisine de ihtiyacımız vardır. Yoksa olduğumuz yerde döner dururuz. Hedefe bir türlü ulaşmayız.
Yaşadığımız sürece hem başarı hem de başarısızlıklarla yüzleşeceğimiz zamanlar olacaktır. Önemli olan çocuğa, başarılı olabilmesi için, her sonucun yeni bir başlangıç olduğunu gerçeğinin öğretilmesidir. Sınavlar her zaman olacak, yaşam denen oyun karşımıza sürekli yeni sınavlar getirecektir. Gerçek olan, sürekli oyunun içinde kalabilmektir.
8 Haziran cumartesi günü yapılacak olan ‘SBS’ sınavında ve haziranın son haftasında yapılacak olan ‘LYS’ sınavlarında tüm adaylara, sınav kaygısından ve stresinden uzak, başarılı bir sınav diliyorum. Selam ve Sevgiler...