Seydibaba Köyü çobanı kendi kendine sürüyü otlatıyormuş. Öğlen saatlerinde sürüyü götürüp ıssız yerde yatırıp abdestini alır namazını kılarmış. Köylü çobanı sürüyü susuz bırakıyor diye dava etmiş. Bir gün çobanı takip etmişler. Tam öğle zamanı çoban yine sürüyü aynı ıssız yere indirmiş. Elindeki değneğini toprağa vurmuş. Çıkan sudan kendisi abdest alıp namazını kılmış sürü de suyunu içmiş. Çoban namazını kıldıktan sonra bakmış ki köylü kendini seyrediyor. Buna çok kızan çoban kavalını bir tarafa bıçağının kılıfını bir tarafa savurmuş. Biri düşmüş Tomara Şelalesi’ne diğeri de Çamoluk İlçesi'nin Mindaval Köyü‘ne. Kaval ile bıçağın kınının düştüğü yerden sular fışkırmış. Kırk ayrı yerden su çıkan Tomara Şelalesi'nin diğer bir adı da Kırk Gözeler olarak günümüze kadar gelmiş. Fotoğraf: Recep Ergin
En iyi site deneyimi sağlamak için çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam etmeniz gizlilik politikamızı kabul ettiğiniz anlamına gelmektedir. Detaylar