SİYASETNAME

Selçuklular devrinde siyaset incelikli bir sanattı.

Selçuklu sultanları Alparslan ve Meliksah döneminde 29 yıl vezirlik yapmış olan Nizamülmülk’e, 1086-1092 yılları arasında Sultan Melikşah tarafından yazdırılmıştır.

Siyasetnamelerde devlet yönetiminin temel ilkeleri, devlet başkanında bulunması gereken başlıca özellikler, yönetimde dikkat edilmesi veya kaçınılması gereken hususlar, devlet görevlilerinin tayin ve denetimleri, beytülmâl idaresi, devletler arası ilişkilerde uyulması gereken kurallar, hükümdarın Allah’a ve halka karşı sorumlulukları, devletin ayakta kalmasının temel şartları gibi konular üzerinde durulur.

///

Osmanlı’da ise Şeyh Edebalı’nın Osman beye nasihatı da bir siyasetnamedir.

Onun nasihatından sadece bir bölüm;

“En büyük zafer nefsini tanımaktır. 
Düşman, insanın kendisidir. 
Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. 
Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. 
Ülke sadece idare edene aittir. 
Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. 
Vaktiyle yanılan atalarımız, 
sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler. 
Bunun içindir ki, yaşayamadılar.. 
İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. 
Kişi kıpırdamayınca uyuşur. 
Uyuşunca laflamaya başlar. 
Laf dedikoduya dönüşür.”
///

Türkiye Cumhuriyetinde ise devlet idaresi, siyasetin kaynağı bağımsızlık olan üç temel ilke üzerine inşa edilmiş 

Yasama, yürütme ve yargı.

Bu üç kurumda yöneticileri dahil hiç kimse tek başına hüküm sahibi değildir.

“Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir.”

///

“Devletin dini adalettir” diyen bir inancın mensupları iken,
dini ticarete çevirdik ve rahmetli Osman Bölükbaşı’nın deyişiyle;

‘‘Hayatım boyunca bütün sektörleri tetkik ettim. 
En kârlısının din ticareti olduğunu gördüm.''
///

İşte devlet idaresinde bu kadar geçmişten gelen değerlere sahipken bu günkü noktada demokrasimiz 167 ülke arasında 104. sırada.

Demokraside daha çok aşılması gereken yolumuz var.

YORUM EKLE