Genel anlamda Etik, moral depolama saygı göstergesine karşın aykırı tutum göstermemesi olarak ifade edilebilir. Kanunun yasakladığı ilgililerce, camiaca hoş karşılanmayan tutum ve davranışlardır da diyebiliriz. Bu davranışlar eleştirilir hatta kınanabilir de. Profesyonelce yürütülen her faaliyette söz konusudur. Etiğin en fazla kullanıldığı yer kamu kudretinin kullanıldığı alanlardır. Kamu kudreti de sadece devlet değil, ulvi değerler etrafında birleşimler içinde geçerlidir. Bu ulvi değerlerden bir güç alan her olayda etik değerlere uyulması söz konusudur.
Etiğin yasasını toplum vicdanı belirler.
Etiğe aykırı davranan kişi kendisinden kaynaklanan bu davranışını olaydan kendisini soyutlayarak düşündüğünde o davranışı kabul etmiyor ve eleştiriyor ise yaptığı etiğe uygun değildir.
Etik, hukuksallığın ve meşruluğun temelidir. Etik günümüzde en fazla siyaset alanında kullanılan bir terimdir. Çünkü siyaset toplumu yönetme sanatıdır. Yönetenlerde toplumun menfaatlerini şahsi menfaatlerin üstünde tutması gerekir. Bunun için kişiselliği kaldırmalı ya da en asgari düzeye indirmelidir.
Etik, toplumsal ilişkilerin sigortasıdır.
Etik değerlere riayet, toplumsal barışı tesis eder. Aksi durum bu barışı ortadan kaldırır. Etik felsefenin temel uğraş alanıdır. Felsefe de en genel anlamda bireyin iç dünyasındaki gelişme ve bu gelişmenin dış dünyada yansıması doğru algılanması kabul edilirse, etik kurallarına uygun olmakla felsefenin amacı ile örtüşür. Her toplumsal ilişki de bir felsefe yatar. Bu ilişkinin normal makul dürüst insanlarca nasıl algılandığını ifade eder. Burada algılamayı yanlış veya eleştiriye dönüştürecek ve bu eleştiriyi de toplumda büyük çoğunluğun kabul görmesi hali davanın etik olmadığının bir göstergesidir.
Siyaset, toplumsal mesleki algılamada ve çözümlemede idealist düşüncelerin sahiplerinin yönetiminde söz sahibi olabilme sanatıdır. Bu yüzden siyaset ile idealizm arasında doğru orantı olmalıdır. Siyaset ideal değerler üzerine inşa edilmelidir. Dolayısıyla kişisel çıkarlar ve menfaat anlayışı siyasette makbul görülmeyen şiddetle eleştirilen anlayıştır. Bu sebeple siyasetçi toplumsal değerlere azami ölçüde ihtimam gösteren ve bunları yüceltmeye çalışan kişi olmalıdır. Böyle olursa da siyasetçi artık kişisel egosunun önüne geçip tabiri caizse toplumsal yararı bulup hayata geçirme gayreti içinde olur. Onun için siyaset bir meslek değildir.
Etiği bilmeyen kişinin devlete, hakka, hukuka, kurallara uygun bir davranış içinde olması mümkün değildir. Onun için siyasetle uğraşırken Anayasa seçilecek meziyetler arıyor. Bu değerler etik değerleri arar. Suç, değerlerle çatışma halidir. Normal insani değerler minimum seviyeye indirerek davranış modeli arar. Hukuk bunu affetmiş olsa bile, toplum vicdanı bunu sonsuza kadar mahkûm eder.
Normalde siyaset yanlış yapanı elemine etmeli ve yanlış yapanı kendi içinde elemeli ama etmezse toplumsal dayanak noktalarını yavaş yavaş kaybeder ve çöküş başlar. İktidar olmuş siyasi partilerin zamanın gerisine düştüklerinde esamilerinin okunmayışının altında yatan gerçek budur. Siyasette hoş bir sada bırakamadığınız sürece yaşanacak tablo bundan başkası değildir.
Her zaman yaptıklarınızın değil bazen de yapamadıklarınızın pişmanlığını yaşayabilirsiniz. Siyasette geçen gündemi geri getiremeyeceğinize göre yapmadığınız hamlelerinde pişmanlığını yaşama olasılığınız geçerli bir mazeret teşkil etmeyecektir. Her an kendi içinde değerlidir ve anı kurtaranın geleceği kurtaracağı varit olunur.
Sevgi ve Saygılar…
HOCAM YİNE DÖKTÜRMÜSSÜN ANLAYANA