Birkaç haftadır sokak hayvanlarının geleceği üzerine yoğun tartışmalar yaşanıyor. Bu satırları yazmaya başlarken kanun teklifinin Gazi Mecliste görüşmeleri başladı haberini aldım. Görünen o ki tansiyon yüksek.
Her konuda olduğu gibi bu konuda da toplum olarak ortadan ikiye bölünmüş durumdayız. Ne zaman bir önemli konuyu siyaset üstü yaklaşarak çözüme kavuşturacağız. Bu kafalarla zor iş!
Bir taraf, kanun teklifini desteklerken, diğer taraf yasanın bu haliyle çıkmasına şiddetle tepki gösteriyor.
Hayvan hakları savunucuları, hayvan severler ve partililer, ülkenin dört bir yanında her gün sokaklarda gösteri yapıyorlar. Sokak hayvanlarının, özellikle 4 milyon olduğu iddia edilen köpeğin giderek daha tehlikeli bir boyuta vardığını düşünenlerse taslağın bir an önce yasalaşması gerektiğini savunuyorlar.
Karşı çıkanlar ise sokak köpeklerinin toplatılıp topluca uyutulmasının, bir anlamda öldürülmesinin kabul edilemez bir durum olduğunu belirtiyorlar.
Peki, çıkacak yasa ne diyor? “Sokak köpekleri önce sahiplendirilmeye çalışılacak. Her belediye, barınaklarındaki kapasite kadar köpeğin fotoğraflarını çekerek internet sitesinde sahiplendirme ilanı yayınlayacak. Bunun için 30 gün beklenecek. Bu süre zarfında sahiplenilmeyen köpekler uyutulacak.”
İtirazlar burada başlıyor.
Diğer iller nasıl bilmiyorum ama Eskişehir’de yapılan basın açıklamalarında hayvan severler sık sık “Sessiz dostlarımız için ses ol”, “Yasa değil katliam”, “Katliam yasasına hayır”, “Toplayamazsın, hapsedemezsin, öldüremezsin”, “Kısırlaştır aşılat, yerinde yaşat”, “Öldürmek çözüm değil suçtur” vb. sloganları ön plana çıkıyor.
Hemen hemen her gün yapılan bu gösterilerin öncüsü hayvan sever dernekler. Birçok siyasi parti ve STK da bu eylemlere destek veriyor. Eylemsiz gün yok gibi. Öyle ki sadece ülkemizde değil, bu yasaya karşı protestolar ülke sınırlarını aşmış durumda.
Almanya’da yüzlerce hayvan sever toplanarak ellerinde pankartlarla yasanın geri çekilmesini istiyor. Peki, Almanya sokaklarında başıboş gezip çocukları tehdit eden korkutan köpek var mı?
Tepkiler dedik… Eskişehir Hamamyolu’nda, ya 2 Eylül ya da Doktorlar Caddesi’nde eylemsiz gün yok gibi.
Her canlı kıymetlidir. Kesinlikle sokak hayvanlarının katledilmelerine, uyutulmalarına karşıyız. Ama bu sorunu da çözmek lazım.
Yaralı hayvanlar için bundan yüz yıl önce hastane kurmuş, onları tedavi ettirmiş, bunun için vakıf kurmuş bir ecdadın torunlarıyız. Yüce dinimizin esaslarını önümüze koyarak hayvanlara merhamet, dini ve insani sorumluluklarımız arasında.
En küçüğünden en büyüğüne kadar her hayvan, Allah’ın eseri olarak değerlidir ve O’nun tarafından insana emanet edilmiştir. İnsanoğlu, hayvanlara karşı insaflı, şefkatli ve merhametli olmakla mükelleftir.
Ama sokaklarda köpekler tarafından parçalanan, yaralanan insanımızı da yok sayamayız. Elbette ki mevzu hayvanları öldürmek değil, çoğalmalarını önlemek. Bunun da en pratik yolu kısırlaştırmaktan geçiyor.
Bize göre Türkiye'nin büyüyen sorunlarından biri de sokak köpekleri. Başıboş köpekler nedeniyle bugüne kadar onlarca vatandaşımız can verdi, yüzlercesi ölümden döndü.
Etrafımızdan sıkça duyarız: “Çocuklar sokaklarda rahat oynayamaz, vatandaşlar sokakta yürüyemez duruma geldi” sözlerini. Haksız sayılmazlar.
Hiç uzağa gitmeden Eskişehir’de bundan 9 yıl önce yaşanan acı bir örneği hatırlatmak isterim.
Sene 2015. Eskişehir Batıkent Mahallesi’nde boş bir arazide meydana gelen korkunç bir olay yaşandı. 30 yaşındaki Erinç Pütün, beslediği sokak köpeklerinin saldırısı sonucu feci şekilde vücudu parçalanarak can verdi. Doktor olan acılı anne babasının gözyaşları, feryatları yürekleri dağlamıştı o zaman.
Ya 10 yaşındaki Tunahan Yılmaz. 2024 Mart ayında Ankara’da sokak köpeklerinin saldırısı sonucu ağır yaralandı. Tunahan tam 15 ameliyat geçirip 3 ay hastanede yattı. Daha yüzlerce örnek var.
Bu yazı için biraz araştırdığımızda şunu gördük. Güvenli Sokaklar Derneği Başkanı Av. Meltem Zorba’nın aktardığına göre son 1,5 yılda 65 vatandaşımızı sokak köpeklerinin saldırısı sonucu kaybetmişiz.
Neticede… Köpekler sevimli hayvanlar. Belki köpek insana en yakın hayvan. Ama herkesin köpekleri sevmesini bekleyemeyiz. Bırakın sevmeyi, bazı insanlarda yetişme biçimi veya yaşadıkları bir travma yüzünden köpek fobisi bile oluyor.
Okuluna servisle değil de yürüyerek gidip gelen öğrencilerin yaşadıkları korkuları düşünün. Site içinde oturup servise kapısının önünde inip binen öğrenciler, aileler bu sorunun farkında olmayabilirler. Güvensiz ortamlarda bulunmayabilirler. Ama herkes böyle değil. Biraz “empati” yapmak gerekiyor!
Aklıma geldi, devasa bütçeli “mama lobileri” de bu yasanın çıkmasını istemeyebilir.
Dolayısıyla bu sokak hayvanları sorunu kutuplaşarak değil, uzlaşarak çözülmelidir.