SOR Kİ BİLESİN

Her zaman dediğimiz ve arkasında durduğumuz ancak Gümüşhane kamuoyunda yeterli desteği göremediğimiz, herkesin acaba nerede bir tökezleme olurda eleştiri bombardımanımızı yaparız diye bekleyedurduğu bir şehirde yaşıyoruz. Türkiye coğrafyasının küçücük bir ili olan Gümüşhane’de adeta bir aile gibiyiz. Kader bu şehirde alnımıza yokluk diye yazılmıştır. Bu şehrin en önemli siması Mahmut Oltan Sungurlu “Varlığından utanacağımız hiçbir Gümüşhaneli yoktur” derken biz varlığıyla gurur duyacağımız hemşerilerimizin hasretini çekiyoruz. Yine Sungurlu; “Bu şehrin sınırları içine girdiğimde zannediyorum ki artık sırtım yere gelmez” derken biz sanki sırtımızı yere vuracak gölgeleri görmekteyiz.

Yaklaşık on yıldır bu şehrin havasını teneffüs eden, derdiyle dertlenen ve hemen her sosyal ve kültürel aktivitesine katılmaya çalışan bir mahdumu olarak şu konuyu anlayamadık ve galiba anlatamadık. Ki o da “bu şehrin tek çıkış kapısının eğitim olduğu” felsefesinin idraki meselesidir. Bu derdimizi bizler bu şehrin kılcal damarlarına yerleştiremedik. Derdimizi kimselere anlatamadık. Derdimizi anlayamadık. Hastalığı teşhis edemedik ki tedavi sürecini başlatabilelim. 

Öyle sanıyorum ve öyle de görünüyor ki sanki birileri bu şehrin başarılı olmasını istemiyor. Birileri “acaba bir aksaklık olur mu, acaba bir tökezleme olur mu” diye pusuya yatmış şehrin kaderi üzerine sanki kumar oynuyor.

Kitap kapağı açmayanların kitapları, kitap yazarlarını eleştiri bombardımanına tuttuğu bir memlekette sorarım size nasıl eğitim olacak? Hafta sonu Gümüşhane Üniversitesi, Gümüşhane Valiliği ve GİKDER organizasyonunda II. İktisat Kongresi yapıldı. Başından sonuna kadar oradaydım. Şehrin üç dinamik meselesi masaya yatırılacaktı. “Madenler”, “Tarım” ve “Kentsel Dönüşüm”. Gazete manşetlerinde bombardıman yapanların hiçbirini ben şahsen o kongrede görmedim. Şehrin akil insanı diye kendilerini lanse edenleri aradı durdu gözlerim boşu boşuna. Ondan sonra vur gitsin. Nasıl olsa şehrin öyle bir derdi yok ki? 

Kimse demiyor ve dertlenmiyor ki bu şehrin başarısı da başarısızlığı da bizim kendi eserimiz. Anne olarak sen ne isen öğretmen de odur. Baba olarak sen ne kadar eğitim derdiyle dertleniyorsan inan ki okul idarecisi de aynı ıstırabın içindedir. Gümüşhane İl Milli Eğitim Müdürü’nden Denetmenlerine, Şube Müdüründen okuldaki yardımcı hizmetlilere, Müdür Yardımcısından Okul Müdürüne, Velisinden sokaktaki esnafına, gazete sahibinden tüm akil insanlarına kadar herkes “Gümüşhane” denen gemide yolculuk halinde. Ama bu gemiyi batırmak isteyenler alttan alttan gemiyi delmeye çalışıyor. Bilmiyor ki kendiside bu gemiyle birlikte batacak.

Sen ne kadar ilgiliysen bende o kadar ilgiliyim. Eğitim bu şehrin derdiyse bende onunla dertliyim. Puslu havaları bekleyenler gibi en ufak bir aksamada eline kalemi alıp bilip bilmeden vurmak ne kadar ahlakidir?

Yunus, Taptuk kapısında bir buçuk sene “hiçbir şey bilmiyorum” diye zikir çekerken biz ne kadar biliyoruz ki araştırmadan, sormadan, istişare etmeden, sonuçları idrak etmeden hemen hedef oklarını fütursuzca bırakıveriyoruz. Bilmediğini bilmek de en büyük erdemdir öyle değil mi?

Ve son olarak Allah rızası için ne olur bu şehir için bir şey düşünmüyorsan, üretmiyorsan, üretemiyorsan lütfen kenara çekilin.
YORUM EKLE
YORUMLAR
hüseyin hayal
hüseyin hayal - 12 yıl Önce

yenilemek,yeniliklere açık olmak önemli.değişmek,değişime ayak uydurmakta önemli.
bizim yörenin insanlarını kuşaklara ayırarak değerlendirmek gerekir.yeniliklere ve değişime ayak diretenler.bunlar belli kalıplar içindedirler ve sabit fikiridirler.sorsan herşeyide bilirler.
bunlar var diye ,köstek oluyor diye güzide şehrimiz gümüşhane'mize hizmet vermiyelimmi?inadina eğitim,inadina hoş görü,inadina hizmet.
sizler yilmadan hizmet vermeye devam ediniz.bunlar biliniyor ve takdir ediliyor.
veren el alan elden üstündür.k