Biz anne babalar ve eğitimciler olarak Üstün Dökmen’in sekiz maddelik güzel ve etkili tespitlerine göz atarak yol haritamızı çizelim ve çocuklarımızın eğitimlerinde işin neresindeyiz diye hasbıhal edelim. Ve ondan sonra yaparak iç muhasebemizi “suçlu biz miyiz yoksa çocuklarımız mı” diyerek yatıralım meseleyi masaya. Ne yalan söyleyeyim ben Üstün Dökmen Hocanın bildiğimiz fakat uygulamadığımız bu sekiz maddelik özet yol haritasını sizlerle bir yazar olarak değil belki bir eğitimci olarak paylaşmak istiyorum.
1. Küçükken daha, çocuğa ne isterse vermeye başla!
Ki herkesin onun geçimini sağlamakla mükellef olduğuna inansın. Çocuğumuza balık tutmasını değil de her gün ona balık verdiğimiz müddetçe problemi biz üretiyoruz demektir.
2. Fena sözler söylediğinde gül!
Ki, kendisinin akıllı olduğuna inansın. Onun her fena sözü karşısında sen destek vermeye devam edersen sağlıklı bir neslin de hayallerini kuramazsın. Ve unutma ki son gülen de iyi güler.
3. Ona düşünmeyi, beynini kullanmayı öğretme sakın!
Bırak, on sekizine gelince kendisi karar versin. Öyle ya elin oğlu anne karnında çocuğunu eğitmeye başlarken biz şunun şurasında 18’ine ne kaldı demeye devam edelim. Onları biz hala çocuk görmeye devam edelim ki onlar kendi ayakları üzerinde duramasınlar.
4. Yerde bıraktığı her şeyi kaldır: kitaplarını, giysilerini, pabuçlarını… Onun için her şeyi sen yap!
Ki sorumlulukları hep başkalarına yüklesin. Peşinde dolaş ve hatta evlendiği zamanda yanına yerleş ve ihtiyaçlarını görmeye orada da devam et. O sorumluluğu bilmesin, bir iş gelmesin elinden ve ölene kadar bağımlı kalsın birilerine.
5. Onun önünde sık sık kavga et!
Ki bir gün aile parçalanırsa pek de şaşırmasın. Tecrübe etsin her şeyi ve kavgaya da meyilli olsun. Her türlü olumsuz mevzularda, hırçınlıkta, kavgada, sitemde, şikâyet etmede söz sahibi olsun.
6. Ona istediği kadar harçlık vermekten kaçınma!
Asla kendi parasını kazanmanın ne demek olduğunu öğrenmesin. Hep başkasından beklesin. Helalin değil haramın, zorun değil kolayın, sorumluluğun değil sorumsuzluğun takdirini bilsin.
7. Yiyecekmiş, içecekmiş, konformuş, tüm arzularını yerine getir!
Ki istediklerini her zaman elde etmeye şartlansın. Ve hep istesin, çalışmasın, yatsın sadece kabak büyütsün. Nasıl olsa sen varsın ya her zaman koşacaksın, el bebek gül bebek deyip pohpohlayacaksın. Arzuları hep yerine gelsin ki hep hazıra alışsın, alıştırsın.
8. Komşulara, öğretmenlere, polise, vs. karşı hep onun tarafında ol!
Ki hepsine karşı önyargılarla davransın. Hep kin duysun diğer insanlara. Ait olduğu toplumda ayrık otu gibi yaşasın. Hep suçlasın birilerini. Çalsın, çırpsın, kırsın, şikâyet etsin, hakaret etsin.
Evet, değerli anne babalar. Böyle bir eser ister misiniz? İstiyorsanız yukarıdaki maddelere harfiyen uyabilirsiniz. Yok, eğer istemiyorsanız o zaman yukarıdaki maddelerin tam tersini gönül rahatlığıyla uygulayabilirsiniz. Sonuçta evlatlarınız sizin eseriniz.
1. Küçükken daha, çocuğa ne isterse vermeye başla!
Ki herkesin onun geçimini sağlamakla mükellef olduğuna inansın. Çocuğumuza balık tutmasını değil de her gün ona balık verdiğimiz müddetçe problemi biz üretiyoruz demektir.
2. Fena sözler söylediğinde gül!
Ki, kendisinin akıllı olduğuna inansın. Onun her fena sözü karşısında sen destek vermeye devam edersen sağlıklı bir neslin de hayallerini kuramazsın. Ve unutma ki son gülen de iyi güler.
3. Ona düşünmeyi, beynini kullanmayı öğretme sakın!
Bırak, on sekizine gelince kendisi karar versin. Öyle ya elin oğlu anne karnında çocuğunu eğitmeye başlarken biz şunun şurasında 18’ine ne kaldı demeye devam edelim. Onları biz hala çocuk görmeye devam edelim ki onlar kendi ayakları üzerinde duramasınlar.
4. Yerde bıraktığı her şeyi kaldır: kitaplarını, giysilerini, pabuçlarını… Onun için her şeyi sen yap!
Ki sorumlulukları hep başkalarına yüklesin. Peşinde dolaş ve hatta evlendiği zamanda yanına yerleş ve ihtiyaçlarını görmeye orada da devam et. O sorumluluğu bilmesin, bir iş gelmesin elinden ve ölene kadar bağımlı kalsın birilerine.
5. Onun önünde sık sık kavga et!
Ki bir gün aile parçalanırsa pek de şaşırmasın. Tecrübe etsin her şeyi ve kavgaya da meyilli olsun. Her türlü olumsuz mevzularda, hırçınlıkta, kavgada, sitemde, şikâyet etmede söz sahibi olsun.
6. Ona istediği kadar harçlık vermekten kaçınma!
Asla kendi parasını kazanmanın ne demek olduğunu öğrenmesin. Hep başkasından beklesin. Helalin değil haramın, zorun değil kolayın, sorumluluğun değil sorumsuzluğun takdirini bilsin.
7. Yiyecekmiş, içecekmiş, konformuş, tüm arzularını yerine getir!
Ki istediklerini her zaman elde etmeye şartlansın. Ve hep istesin, çalışmasın, yatsın sadece kabak büyütsün. Nasıl olsa sen varsın ya her zaman koşacaksın, el bebek gül bebek deyip pohpohlayacaksın. Arzuları hep yerine gelsin ki hep hazıra alışsın, alıştırsın.
8. Komşulara, öğretmenlere, polise, vs. karşı hep onun tarafında ol!
Ki hepsine karşı önyargılarla davransın. Hep kin duysun diğer insanlara. Ait olduğu toplumda ayrık otu gibi yaşasın. Hep suçlasın birilerini. Çalsın, çırpsın, kırsın, şikâyet etsin, hakaret etsin.
Evet, değerli anne babalar. Böyle bir eser ister misiniz? İstiyorsanız yukarıdaki maddelere harfiyen uyabilirsiniz. Yok, eğer istemiyorsanız o zaman yukarıdaki maddelerin tam tersini gönül rahatlığıyla uygulayabilirsiniz. Sonuçta evlatlarınız sizin eseriniz.