Kurtuluş Savaşı’nın başından itibaren savaşın bütün dehşetini gösterdiği yıllarda, erine yardım etmek için, işgallerin sonlandırılması için canla başla çalışan vatansever Türk kadınları vardır. Bunlardan birkaçını zikretmek yerinde olacaktır. Kara Fatma (Fatma Seher), bu vatansever kadın, Erzurumlu Yusuf Ağa’nın kızıdır. Balkan Harbinde, eşi Binbaşı Derviş Erden ile birlikte Edirne’de, Yanık Kışla’da bulunmuştur.[1] İstanbul ve doğu illerimiz işgal edilince Mustafa Kemal ile görüşmek istemiş, o yıllarda Gazi Paşaya suikastlar yapıldığından zor da olsa görüşmüş ve bir vazife istemiştir.
Mustafa Kemal ona: “Ne görüşeceksin?” şeklinde dediğinde şöyle düşünmüştür. “İçimdeki vatan aşkı, millet aşkı Gazi Paşa’ya gitmemi istedi.”[2] Mustafa Kemal kendisine sorar: “ Silah kullanabilir misin? At binebilir misin? Savaştan ve ateşten korkar mısın?” Aldığı cevaplardan son derece memnun olan Gazi Paşa, ona özel bir bilgi notu yazar ve “Sıkıştığında bu notu göster!” diyerek onu görevlendirir. İstanbul’daki gizli görevine başlar.[3] İstanbul’a 9 yaşındaki kızı Fatma ile kardeşi Süleyman’ı da yanına almıştır.
İstanbul’da 15 kişilik bir çete kurmuş İzmit’e gitmiş. Erzurum’dan çalışmaya geldikleri haberini yaymış kendilerini gizlemişlerdir. Kısa sürede 96 kişiye ulaşmışlardır. Paşa Köyü, Kaynarca, Bereket, Alakaya ulaşmış ve Albay Neş’et Bey emrinde düşmanla çarpışmışlardır. Doğu illerinden Van’da, Erzurum’da Ermenilere karşı; İzmit’te ise Yunana karşı başarılı mücadele vermiştir. 1921 yılında Birinci ve İkinci İnönü Savaşlarına katılmıştır. Hendek-Düzce’deki kahramanlıkları dillere destandır. Topladığı istihbarat ile sürekli Ankara’yı bilgilendirmiştir. Sakarya Savaşı’nda ve Afyonda çetin bir mücadele örneği vermiştir. Bir Çiçek Bayramı’nda (Bahar Bayramı) bizzat Atatürk kendisine Teğmenlik rütbesini vermiştir.
Düşmanlardan onun namını duymayan kalmamıştı. Düşmanların gözünde bir dev olsa da gerçekte kısa boylu, zayıf enerjik yüzlü, kara gözlü, yaşlıca bir kadındır. Bir dönem düşman birliklerine saldırırken atının ürkmesi üzerine kement atılarak yakalanmış. Böylece düşman eline geçmiştir. Başkomutan Tirikopis tarafından sorguya çekilmiş, işkence görmüş ama yine de konuşmamıştır. On dokuz günlük esaretten sonra fırsatı bulmuş bu esaretten zekası ve cesareti sayesinde kurtulmayı başarmıştır. Sürmeli Köyü’ndeki kıtasına yeniden katılmış ve görevine devam etmiştir. Bursa cephesinde yeniden düşmanın karşısına çıkmıştır. “Türk’ün süngüsü yaman şeydir. Ona kimse dayanamaz.” diyerek milletine olan güvenini perçinlemiştir.
Başındaki 4 bekçiye rağmen, onların uyumaları ve sarhoşluklarından da yararlanarak ellerindeki silahları da alarak esir tutulduğu yerden kaçmayı başarmış, Afyon civarındaki Sürmeli Köyü’nden bu olaydan sonra kendisine Üsteğmenlik rütbesi verilmiştir. Göğsünde İslam şuuru ve Türklük bilincinin yanında; bir de Harp nişanı ile İstiklâl Madalyası taşımaktadır. Kendisine 1954’te aylık bağlanmış, 1955 de Erzurum’da vefat etmiştir. Ruhu şad olsun.
Ayşe Hanım, kocasını Balkan Harbi’nde şehit vermiştir. İzmir işgal edilince köy, köy dolaşmış ve gönüllü toplamıştır. İki oğluyla birlikte Kuva-i Milliye’nin ilk gönüllülerindendir. Aydın, Demirci’de Yunana karşı kahramanca mücadele etmiştir. Birinci ve İkinci İnönü Savaşları’nda bulunmuştur. Küçük oğlunu İkinci İnönü’de şehit vermiştir. Sakarya Savaşı’nda kahramanca savaşmış ve kasığından yaralanmıştır. Tedavisi bitince cepheye geri dönmüştür.30 Ağustosta, Afyon Karahisar’da ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde bulunmuştur. 9 Eylül’de Yunanı denizin serin sularına döken birlikte yer almıştır. Muzaffer bir Türk anası olan Binbaşı Ayşe Hanım: “Allah’a şükürler olsun. Bugün büyük Gazi’miz (Mustafa Kemal) sayesinde emelimize ulaştık. Türk ve Türklük kurtuldu.” demiştir.[4]
Kara Fatma Şimşek, asıl adı Yemine Vardalı’dır. Maraş yiğitlerindendir. Fransız’a karşı çetin bir mücadele örneği sergilemiştir. Üsteğmen rütbesiyle yararlı işler yapmıştır. Kocaeli ve Erzurum’da önemli görevler üstlenmiştir.
Hatice Hatun (Kılavuz Hatice), Adana’da Fransızlara karşı görev üstlenmiştir. Kozantı, Tarsus, Gülek, Tekir Yaylası, Karboğazı’nda düşmandan önemli bilgiler almayı başarmış ve Türk birliklerine bu bilgileri ulaştırmıştır. Fransız birliklerine yanlış bilgiler vermiş ve düşmanı oyalamıştır.
Tayyar (Uçan) Rahmiye, Adana’da Osmaniye’de görev üstlenmiştir. Çukurova’da büyük başarılara imza atmıştır.
Melek Hanım, Çukurova’nın Haçın ilçesinde mücadele etmiştir. Şairdir. Kozan, Sipahi köyünde Ermeni zulmüne karşı canla başla çalışmıştır.
Tarsuslu Kara Fatma, Adana, Çukurova ve Toroslarda Fransızlara karşı mücadele etmiştir. Asıl adı Adile Hala şeklinde geçmektedir. Afyon cephesinde savaşmıştır. Hatice Nine ile birlikte Adana, Mersin ve Karataş gibi geniş bir coğrafyada savaşmıştır.
Gaziantepli Yirik Fatma, Antep’te Fransız ve onların uşağı Ermenilere karşı savaşmıştır. Çok yaşlı bir mücahidedir.
Mudurnulu Fatma Kadın, Birinci ve İkinci İnönü Savaşlarına katılmış Bolu Mudurnulu Fatma Kadın, Kütahya Eski Şehir hattında mücadele etmiş Sakarya Savaşı’na da katılmıştır.
Nazife Kadın, Türk askerlerine yiyecek, erzak temin etmeye çalışmıştır. Yunana karşı canla başla mücadele etmiş tam bir kuva-i milliye eridir.
Gördesli Makbule, Gördesli Ali Uztazade Abdullah Efendi’nin kızıdır. Siyah pantolon ve ceket giyer. Ayağında hep çizme vardır. Yalnız gözleri görülecek şekilde yüzünü kapatır. Düşmandan alınmış güzel bir ata biner. Akhisar’a yakın bir mevkide dört hasta askerle ilgilenmek üzere görevlendirilmiş. Simavlı Yusuf Çavuş müfrezesi’nin geri çekildiğini görünce düşmanın üzerine saldırmış ve askerlerimize cesaret vermiştir. Ne yazık ki bu hücumda şehit olmuştur. Şehit olduğunda 21 yaşına yeni girmişti.
Asker Saime Hanım (Münevver Saime Hanım), tam bir İstanbul Hanımefendisidir. Bizzat İstiklal Savaşına katılmış tek İstanbullu kadındır. Ordu içinde Asker Saime olarak tanınmıştır. Bir mitingden sonra tutuklanır, fakat Anadolu’ya kaçıp Kurtuluş Savaşı’na fiili olarak destek olmuştur. Cumhuriyet kurulunca Edebiyat Öğretmeni olarak çalışmış, 1951’de vefat etmiştir.
Kağnı Kolları ve Adsız Askerler, Kurtuluş Savaşı’nda bir de isimsiz kahramanlar vardır. Onlar meçhul kadın askerlerdir. Birinci İnönü Savaşında yer alan Alime, Şükriye, Fatma, Ayşe, Ümmühan… bunlardan birkaçıdır. Hilal-i Ahmer Kadınlar Şubesi çalışanlarının adlarını saymak mümkün değil. Çünkü bunlar yüzlerle ifade edilebilir. Allah hepsinden razı olsun. Bugün eğer rahatça yaşıyorsak, ibadet ediyorsak, namusumuzdan emin evimize gidebiliyorsak hep bu vefalı, cefakar, milliyetçi, özgürlük aşığı şehitler (analar) sayesindedir. Tarih boyunca vatanı, milleti ve ülküsü için şehit olan ecdadımıza minnet borcumuz olduğunu unutmayalım. Cumhuriyetimizin kurucusu, ulu önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK başta olmak üzere bütün şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Aklınız ve gönlünüzle yolunuz açık; alnınız ak olsun.
[1] Cahit Çaka, Yeni Gün, s. 67
[2] Fevziye Abdullah Tansel, Kurtuluş Savaşı’nda Kadın Askerlerimiz, Aydınlanma Dizisi, 190 Türkiye İş Bankası, cumhuriyet
[3] K.F., İstiklal Savaşı’ndan Kara Fatma, İst. 1944, Aydınlık Basımevi, s.3
[4] Fevziye Abdullah Tansel, Kurtuluş Savaşı’nda Kadın Askerlerimiz, Aydınlanma Dizisi, 190 Türkiye İş Bankası, cumhuriyet
Tarihi çok seven bir insanım. Kadın olarak Kurtuluş Savaşı'na katkıları bulunan kadınlarımıza hayranım. Tanrı hepsine rahmet eylesin, nurlar içinde uyusunlar. Benim anneannem de Osmanlı döneminde Vefa Lisesi'nde matematik öğretmeni olarak çalışmış, Enver Paşa'nın kurduğu (Enver Paşa'nın karısının isteği üzerine kurulan) Kadınları Çalıştırma Cemiyeti'nde görev alan öğretmen bir bayandır. İstanbul'da kadınları organize ederek örülen bir çok malzemeyi -çorap, eldiven, atkı vs- Anadolu'ya göndermişlerdir.