Teknolojinin gelişmesiyle insanlar arası ilişki boyutları da değişmeye başlamıştır.
Günümüzde “kameralar ve dinleme cihazları” ile insanların adım adım takip edilmeleri mümkün hale gelmiştir. Daha da ötesi, bugün ülkeler, “büyük gözlerle ve uydularla” bir küçük odanın izlenmesi gibi izlenmektedir.
Öncelikle şunu belirtmekte yarar vardır. Bazı art niyetli kişilerin yanlış işlerde kullanmaları örnek gösterilerek bu teknolojik gelişmeler tehlikeli ve zararlı sayılmamalıdır.
Kralların, sultanların, padişahların, devlet başkanlarının ve başbakanların, daha genel bir tanımla devlet yöneticilerinin tarih boyunca en çok sıkıntı çektikleri nokta, ülkelerini adaletli bir tarzda yönetme zorluğu olmuştur. Gerçek adaletin tesisi için “her noktaya ulaşma, doğru bilgi alma, doğru görme ve doğru duyma” gibi işe yarayacak materyale ulaşmak mümkün olmadığı için, gerçek adaletin sağlanmasında da her zaman sıkıntı çekilmiştir.
Tarihte ilk defa “uzak yerleri görme ve uzaktaki sesleri duyma” uygulamasını Hazreti Süleyman Peygamber’in yaptığı bilinmektedir. Bir diğer deyişle tarihte ilk uydu veya kamera görüntü ve ses alma uygulaması Hazreti Süleyman aleyhisselam zamanında yapılmıştır. Tabiiki bu kullanış bir insanî gayretin sonucu değil, bir ilahi lütuf olarak, yani bir peygamber mucizesi olarak gerçekleşmiştir. Kullanılan kamera da maddi bir kamera değil, manevi bir bakış kamerasıdır. Hazreti Süleyman Peygamber, bir mucize olarak Yemen’de bulunan Belkis’in tahtını -bir rivayete göre aynısını, bir rivayete göre ise suretini- yanına getirtmiştir. Bu sırada tahtın yanında bulunan adamların da suretleri göründüğü gibi, sesleri de işitilmiştir.
Dini kaynak kitaplarda anlatıldığına göre; Yüce Allah; Hazreti Süleyman aleyhisselâma, mülkünün her tarafını bir anda görüp adaletli bir saltanat sürdürmesi, halkının ahvalini görmesi ve dertlerini işitmesi için mucize suretinde mülkünde ne olup bittiğini görme kolaylığı vermiştir.
Peygamberlerin mucizeleri genellikle insanlığın ulaşabileceği ilmi gelişmelerin de son noktasını gösterir.
Hazreti Süleyman Peygamber’e verdiği bu uzakları görme mucize ile Allah (c.c.); devlet yöneticilerine “Gerçek adalet yapmak istiyorsanız Süleyman Peygamber gibi yer yüzünü çevresiyle görmeye ve anlamaya çalışınız.” Mesajını vermiştir. Çünkü; bir devlet başkanı her istediği zaman devletinde olan bitenleri görürse manevi mesuliyetten kurtulup, tam adalet yapabilir.
21. Yüzyıl insanı kameralı hayatın tam ortasındadır. Bugün artık bir kumanda odasından bütün şehirlerin güvenliği kamera görüntüleri ile sağlanmaktadır. Bu kameralarla belki de binlerce polisin yapacağı işler birkaç kamera ile yapılabilmektedir. Bu görüntüler sayesinde suçlulara zamanında ulaşılarak hem toplumun düzeni sağlanmakta, hem de suçsuz insanların zan altına girmesi önlenerek gerçek adalet sağlanmaktadır.
Süleyman Peygamber’e mucize olarak verilen “görüntülerin veya eşyanın kendisinin bir yerden bir yere nakli” olayının benzeri olarak bugün insanoğlunun geldiği nokta nedir? Daha nereye gidilecek ve bu işin sonu ne olacaktır? Bütün bunları ömrü olanlar görecektir.
“Adaletin tesisi” gibi çok önemli konularda kullanıldığında insanlığın hayrına olan böylesine çok önemli bir aleti ve sistemi, gayrimeşru ve yasal olmayan şekilde kullanmak ise hiç kimsenin tasvip etmediği bir durumdur.
Unutmamak gerekir ki, kamera gibi bir güzel keşfi insanoğluna yaptıran Allah’ın kameramanları da zaten her zaman çalışıyor ve çekim yapıyor. Allah (c.c.); kameramanlık vazifesi gören meleklerine sürekli çekim yaptırdığı gibi, zaten Kendisi de her şeyi her an bizzat görüyor. Ve yarın ahiret âlemlerinde gösterilmek üzere her hareketimiz kaydediliyor.
Güzel günler dileğiyle.