“Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur”
Türk Atasözü
2017-2018 Eğitim Öğretim yılı 8 Haziran 2018 tarihinde nihayete erdi. 1994 Eylül öncesi öğrenci ve bu tarihten sonrası öğretmen olarak sürekli eğitim içinde yer alan biri olarak âcizane ve naçizane öğrencilerimize nasihat değil belki tecrübelerimizden kaynaklanan birkaç hususta kelam etmemiz gerekmektedir.
Çocukluğu ve gençliği Trabzon’da, yüksek tahsil hayatı Ankara’da geçen biri olarak en büyük arkadaşım kütüphaneler ve haliyle kitaplar olmuştur. Trabzon kütüphaneleri ile Ankara Milli Kütüphane uğrak yerimdi adeta. Kitaplarla dost olduğumuzdan mütevellit kahve, oyun hayatım kesinlikle olmamıştır ve dahi bundan da asla muzdarip değilimdir.
Şimdi Gümüşhane’de binlerce öğrencimiz ve Gümüşhane dışında ilimize gelecek yüzlerce öğrencimiz var.
Öncelikle hemen her öğrencimizin köklerinin bir köyle rabıtası olduğu gerçeğiyle hareket edecek olursak Gümüşhane ve dışında adeta betonlar içinde hapsolan, trafik keşmekeşi içinde ızdırap çeken çocuklarımızı, gençlerimizi ve hatta veliler olarak kendilerimizi köyümüze, yaylalarımıza, derelerimize, dağ başlarına atalım. Çıplak ayaklarımızla toprağa basalım, koşalım, zıplayalım ve yıl boyu vücudumuza zerh olan tüm negatiflikleri atalım.
Ve dahi hemen her camimizde açılan kurslara çocuklarımızı gönderelim. Sureleri, ahlakımızı, değerlerimizi kazanmaları için gayret gösterelim. Bu süre zarfında çocuklarımızı yıl boyu esir alan televizyondan uzak tutmaya çalışalım. Ancak başta Ayla olmak üzere milli ve dini değerlerimize uygun olan birkaç film izlettirelim.
Köylerimizde hemen herkesin bağı bahçesi mevcut olduğuna göre çocuklarımız sorumluluk ile üretici olma erdemini kazandıracak olan işlerde çalıştıralım. Bir sıskadan bir soğan, bir küçük tohumdan ürün almanın hazzını kazandıralım. Sırf tüketici değil üretici olmamız gerektiğini onlara hissettirelim, öğretelim.
Onları büyüklerimizin yanına götürelim. Nine ve dede sevgisini yaşattıralım. Ahrete intikal eden büyüklerimizin kabirlerine götürelim, dua edelim birlikte.
İmkânı olanlar Gümüşhane gibi bir dar coğrafyada sıkışıp kalanla evlatlarını ufuklar göstermesi cihetinden deniz kenarlarına götürsünler. Ve dahi daha güzel imkânı olanlar belki bir başka ülke imkânı da sunabilirler. Unutulmasın ki çok gezen ve gezerken de hayatı okuyanlar başarılı olacaklardır. Ve yine unutulmasın ki Halil Rıfat Paşa’nın deyimiyle;
“Gidemediğin yer senin değildir” şuurunu kazandıralım yavrularımıza.
Ayrıca yazma yeteneği olan çocuklarımıza günlük tutturarak hatıralarını kaleme almalarını sağlayalım. Basit olsun olmasın onların şevklerini kırmadan şiir yazmalarını teşvik edelim. Ve en önemlisi onların değerli olduklarını hissettirelim. ‘Bu ülkenin silahşörlere değil kalemşörlere ihtiyacı olduğu’ hakiki gerçeğini onların dimağlarına yerleştirelim.
Ve yine ayrıca onların el yeteneklerine bağlı olarak resim yapmalarını, hobi ürünleri meydana getirmelerini, bir enstrüman çalmalarını, bir şeyler üretmelerini, yüzme ve benzeri birçok sportif aktivite ile hemhal olmalarını sağlayalım.
Unutmayalım ki sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.
Ve bu arada kesinlikle bu tatilde kitap, dergi, gazete kesinlikle okuyalım, bulmaca çözelim ve beynimizi daima hareket halinde tutalım.
Selam ve saygılarımla...
Kitap okuyalım.
Güzel ülkemi gezelim.
Akraba ve dostları tek tek ziyaret edip hayır dualarını alalım.
Politik değil de insanî düşüncelerle herkese güzel bakalım, güzel görelim.
Aklınız ve gönlünüzle yolunuz açık; alnınız ak olsun değerli dostum.
Çok sağol değerli dostum.