Kötü gidişatı ve ortaya çıkan hırsızlık ve yolsuzlukları, halkın görüp, duymaması için acil önlemler alındı. Yolsuzluğu ortaya çıkaranlar ve bu meyilde olanların yerleri acilen değiştirildi. Basın yayın yanlaştırıldı. Bu kış günü yüzlerce aile oradan oraya sürülerek perişan edildi. O ailelerin evi barkı, çocukların okul durumları, ailedeki diğer şahısların iş durumları allak bullak edildi.
Daha önceleri askeriye de gerekli revizyon yapılmıştı. Şimdi ise yargı da revizyon yapıldı. Sürgünlerle emniyet istenilen kıvama getirildi.
Tıkalı olan yolun ucunu açmak için söz dinleyen kadrolar yerlerine yerleştirildi.
Bundan sonra ne suçluların üzerine gidebilirsin.
Ne de yolsuzlukların. Her şey birilerinin iki dudağının arasında.
Ne olursa olsun her şey tek kişinin bilgisi dâhilinde olacak. Asker, yargı, emniyet, bürokrat tek kişinin emrinde.
Kısacası Anayasamızın bağımsızlığı için, olmazsa olmaz maddelerinden yargı, yürütme, yasama her şey tepedeki bir kişinin emrinde.
Yani ülkemiz öyle bir noktaya geldi ki; yönetim ergi yanlışta yapsa, doğru da yapsa, hiç kimse hesap soramayacak.
Muhalefetin fikir beyan etmesi ise ' 'konuşulan boş laflar' ' dan öteye geçemeyecek.
Ne soruşturma açılabilecek, ne koğuşturma yapılabilecek. Mecliste bulunan birçok vekil, bakan hakkında bekleyen onlarca soruşturma ve koğuşturma gibi...
Asıl mesele, hükümete hesap sorabilecek kurumlarında, başbakandan izin alması gerekecek.
Kısacası gerçekten bu hükümet artık çığırından tam anlamıyla çıktı.
Türkiye’de yeni bir oluşum şart oldu.
Açıkça ortada bu hükümet gerçekten yıprandı.
Hükümetteki kurmaylar mı? Onlar zaten tepenin sözünden hiç dışarı çıkmadılar. Şüphe edilen birileri olunca sessizce hemen diskalifiye ediliyorlar...
Gelinen şu anki noktada:
Siyasi erg; kaybetmemek için ellerinden ne gelirse yapıyorlar. Medyayı, dini, devleti, ümmeti, fakirliği ve insanları bir şekilde kullanarak...
Kardeşlikten bahsediyorlar, özgürlükten bahsediyorlar,
demokrasiden bahsediyorlar, hurafelerden bahsediyorlar,
hurilerden bahsediyorlar, uyanıştan-dirilişten bahsediyorlar,
ümmetten bahsediyorlar, adaletten-haktan-hukuktan-insanlıktan bahsediyorlar, kürtajdan bahsediyorlar, imajdan bahsediyorlar,
türbandan bahsediyorlar, projelerden bahsediyorlar,
medeniyetler ittifakından bahsediyorlar, zalimlerle dostluktan bahsediyorlar, Türk değil Türkiyelilikten bahsederek kimliksizleşiyorlar. Dağdaki pkk’ lı için ağlıyorlar. Beri tarafta şehitlerimize kelle demekten çekinmiyorlar.
Daha çok götürüyorlar, daha çok zenginleşiyorlar. Ellerine geçirdikleri gücü kaybetmek istemiyorlar. Beri tarafta milyonlarca insan açlık ve sefalet içinde kırılıyor, onlar o sefaleti dahi oya tahvil edebiliyorlar.
Dünyanın her yerinde Müslümanlar kanın içinde, sefilliklerde boğuluyor. Özellikle Müslüman Türk bölgelerinde hergün Türklere işkence yapılıyor, onca Müslüman Türk linç ediliyor. Doğu Türkistan Türkleri, Irak ve Suriye Türkmenleri hergün öldürülüyor, Ermeni işgalindeki bölgelerde ki Türklerin durumu içler acısı. Bunlar için ne ağlayan var, ne çare arayan var. Sık sık ekranlarda ağlayan o yüzler bir defa da sefalet içindeki Müslüman Türkler için bir damla gözyaşı dökseler ne olur. Ne mi olur: Irkçılık olurmuş, ayaklar altına alınan Milliyetçilik hortlarmış, sırtlarını dayadıkları bazıları gücenirler, kızarlar, kurulan tezgah bozulur, işler tehlikeye girer... Türk Milliyetçiliği fikir sisteminin tarihten silinmesi için de Türk isminin her yerden koparılıp atılması gerekli görülmektedir. Ve bu kafa TC Devleti düşmanlarına Bayrak şiirindeki gibi bakmıyor. Artık herşey bir kişi de toplanmış; yargı, yürütme, atma, tutma aklınıza ne gelirse... Demokrasi, haklar, özgürlükler iç edilmiş vaziyette. Dilim varmıyor ama neredeyse, Padişahım çok yaşa, diyeceğiz gibi... Açıkça şu çağda çoğulcu olacağımıza, TEK ADAMLIĞA doğru yelken açmış durumundayız...
Saygılarımla...
Daha önceleri askeriye de gerekli revizyon yapılmıştı. Şimdi ise yargı da revizyon yapıldı. Sürgünlerle emniyet istenilen kıvama getirildi.
Tıkalı olan yolun ucunu açmak için söz dinleyen kadrolar yerlerine yerleştirildi.
Bundan sonra ne suçluların üzerine gidebilirsin.
Ne de yolsuzlukların. Her şey birilerinin iki dudağının arasında.
Ne olursa olsun her şey tek kişinin bilgisi dâhilinde olacak. Asker, yargı, emniyet, bürokrat tek kişinin emrinde.
Kısacası Anayasamızın bağımsızlığı için, olmazsa olmaz maddelerinden yargı, yürütme, yasama her şey tepedeki bir kişinin emrinde.
Yani ülkemiz öyle bir noktaya geldi ki; yönetim ergi yanlışta yapsa, doğru da yapsa, hiç kimse hesap soramayacak.
Muhalefetin fikir beyan etmesi ise ' 'konuşulan boş laflar' ' dan öteye geçemeyecek.
Ne soruşturma açılabilecek, ne koğuşturma yapılabilecek. Mecliste bulunan birçok vekil, bakan hakkında bekleyen onlarca soruşturma ve koğuşturma gibi...
Asıl mesele, hükümete hesap sorabilecek kurumlarında, başbakandan izin alması gerekecek.
Kısacası gerçekten bu hükümet artık çığırından tam anlamıyla çıktı.
Türkiye’de yeni bir oluşum şart oldu.
Açıkça ortada bu hükümet gerçekten yıprandı.
Hükümetteki kurmaylar mı? Onlar zaten tepenin sözünden hiç dışarı çıkmadılar. Şüphe edilen birileri olunca sessizce hemen diskalifiye ediliyorlar...
Gelinen şu anki noktada:
Siyasi erg; kaybetmemek için ellerinden ne gelirse yapıyorlar. Medyayı, dini, devleti, ümmeti, fakirliği ve insanları bir şekilde kullanarak...
Kardeşlikten bahsediyorlar, özgürlükten bahsediyorlar,
demokrasiden bahsediyorlar, hurafelerden bahsediyorlar,
hurilerden bahsediyorlar, uyanıştan-dirilişten bahsediyorlar,
ümmetten bahsediyorlar, adaletten-haktan-hukuktan-insanlıktan bahsediyorlar, kürtajdan bahsediyorlar, imajdan bahsediyorlar,
türbandan bahsediyorlar, projelerden bahsediyorlar,
medeniyetler ittifakından bahsediyorlar, zalimlerle dostluktan bahsediyorlar, Türk değil Türkiyelilikten bahsederek kimliksizleşiyorlar. Dağdaki pkk’ lı için ağlıyorlar. Beri tarafta şehitlerimize kelle demekten çekinmiyorlar.
Daha çok götürüyorlar, daha çok zenginleşiyorlar. Ellerine geçirdikleri gücü kaybetmek istemiyorlar. Beri tarafta milyonlarca insan açlık ve sefalet içinde kırılıyor, onlar o sefaleti dahi oya tahvil edebiliyorlar.
Dünyanın her yerinde Müslümanlar kanın içinde, sefilliklerde boğuluyor. Özellikle Müslüman Türk bölgelerinde hergün Türklere işkence yapılıyor, onca Müslüman Türk linç ediliyor. Doğu Türkistan Türkleri, Irak ve Suriye Türkmenleri hergün öldürülüyor, Ermeni işgalindeki bölgelerde ki Türklerin durumu içler acısı. Bunlar için ne ağlayan var, ne çare arayan var. Sık sık ekranlarda ağlayan o yüzler bir defa da sefalet içindeki Müslüman Türkler için bir damla gözyaşı dökseler ne olur. Ne mi olur: Irkçılık olurmuş, ayaklar altına alınan Milliyetçilik hortlarmış, sırtlarını dayadıkları bazıları gücenirler, kızarlar, kurulan tezgah bozulur, işler tehlikeye girer... Türk Milliyetçiliği fikir sisteminin tarihten silinmesi için de Türk isminin her yerden koparılıp atılması gerekli görülmektedir. Ve bu kafa TC Devleti düşmanlarına Bayrak şiirindeki gibi bakmıyor. Artık herşey bir kişi de toplanmış; yargı, yürütme, atma, tutma aklınıza ne gelirse... Demokrasi, haklar, özgürlükler iç edilmiş vaziyette. Dilim varmıyor ama neredeyse, Padişahım çok yaşa, diyeceğiz gibi... Açıkça şu çağda çoğulcu olacağımıza, TEK ADAMLIĞA doğru yelken açmış durumundayız...
Saygılarımla...