Trabzonspor'a Çözüm Önerisi

Toplumsal bir gerçekliğimiz var.

“Büyük balık küçük balığı yutar” diye.

Son günlerde çokça şikâyet ede geldiğimiz bu durum, yaptığımız haksızlıkların bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor olabilir mi acaba?

Bu hafta bu sorunun cevabını aramaya çalışacağım.

Evet, bir Trabzonspor taraftarıyım.

Küskünüm, dertliyim ve uğradığımız haksızlıklar nedeniyle öfkeliyim. Acizliğimiz, o gerçekliği tüm çıplaklığı ortaya koyuyor.

Kulüp, seyirci ve futbol kültürü olarak değil ancak; basın ilişkileri, lobi çalışmaları ve ekonomik büyüklük anlamında, küçük balık olduğumuz doğrudur. Gücümüzün sınırlı olduğu da tartışılmaz bir gerçektir.

Bu gerçekten yola çıkan büyük balıklar, küçük balığı yutmak için bir an bile düşünmemektedir. Hiçbir kural, hiçbir ahlaki değer taşımayan bu mekanizma, Futbol zevkimizin üzerinden silindir gibi geçmektedir. İşte tam bu noktada bizlere düşen, küçük balığın savunma mekanizmasını devreye sokmaktır. Bu da, birliktelikte hareket etme yeteneğidir. Sessizliği ile bilinen bir eli; ikiye, üçe, dörde… çıkartmak gayretidir.

Bu birlikteliği biraz açalım.

Öncelikli olarak, Trabzonspor için bütün şehrin birlikte olması şarttır. Ancak bu şart, bir özellik değil zorunluluktur.

Öte yandan Trabzonspor; kendini bölgenin büyük balığı olarak görmekten vazgeçip, başta çevre iller olmak üzere tüm kulüpler ile iyi ilişkiler kurmalıdır. Samsun’u, Ordu’yu, Giresun’u, Rize’yi, Gümüşhane’yi, Artvin’i ve tüm Anadolu takımlarını, ortak paydada buluşturabilmelidir. Ancak bu payda, asla Trabzonspor’un çıkarları olmamalıdır. Boyutları birbirinden farklı tüm balıkların çıkarları esas alınmalıdır.

 Amaç ise; Yaşanılan haksızlıklar karşısında ortak bir dil kullanılarak, bütün canavarları korkutabilecek yüksek bir çığlık kopartabilmektir.

Trabzonspor’unbu güne kadar yaptığı en büyük hata, görmezden gelmektir. Bulunduğu bölgedeki gerçekleri görmeyen veya göremeyen yetkililer, gün geçtikçe yalnızlaştıklarını fark edememiştir. Her şeyi biz yaparız egosu içerisinde güç kaybedilmesine sebep olunmuştur. İstanbul’u suyolu eden yönetici, idareci ve futbolcuların, hemen yanı başlarındaki illere bir kez dahi gitmemiş olmaları da, bu egonun tezahürüdür.

Bu durum sloganlara da yansımıştır. “Bize her yer Trabzon” söylemi Trabzonlular için gurur kaynağı olmuştur ancak, aynı zamanda da, büyüklüğü şehrin sınırları içersine hapsetmiştir.

Evet, ben de birçok Gümüşhaneli gibi, koyu bir Trabzonsporluyum. Ama benim için de,

 “En şahane Gümüşhane”

“Bize her yer Gümüşhane”

YORUM EKLE