"Şimden gerü hiç gimesne divanda, dergahda, bergahda ve dahi her yerde Türk dilinden özge söz söylemeye."
Karamanoğlu Mehmet Bey
Karamanoğlu Mehmet Bey’in 13 Mayıs 1277 tarihinde günümüz Türkçesi ile "Bugünden sonra hiç kimse divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dilde söz söylemesin" önemli veciz sözünü tarihe nakşetmesinden bu yana geçen 736 yıl boyunca gerek Anadolu’da ve gerek diğer Türk izinin olduğu her diyarda Türkçe ana dilimiz olmuştur.
Bugün gelinen noktada güzel dilimiz Türkçe’nin başına gelen nahoş değişimler, bilhassa özentiden olsa gerektir ki şirket ve işyeri sahiplerinin yarı İngilizce, Fransızca ve Türkçe karışımıyla ortaya koydukları ucube isimler aslında bizlerin biraz da kültür seviyesi ile alakalı değil midir? Dilde meydana gelen yabancılaşma giderek hızlanırken bunun en çarpıcı örnekleri yabancı isimli mağazalardaki inanılmaz artış gösterilebilir. Özellikle gelir düzeyi yüksek semtlerde kullanılan argoyla karışık İngilizce-Türkçe arası bir dil, sırf farklılık ve dikkat çekmek için kullanılan sözcükler ne yazık ki Türkçeyi kirletmeye devam ediyor. Televizyonlardaki kalitesiz programlar da bu kirlenmeyi arttıran en önemli faktörlerden biri.
Ankara’nın 3 önemli caddesinde yapılan araştırmada Bahçelievler 7. Cadde’de 90, Tunalı Hilmi Caddesi’nde 98, Hoşdere Caddesi’nde 121 tane yabancı isimli mağaza tespit edilmiş. Daha çok gelir düzeyi yüksek kesimin ilgi gösterdiği bu 3 caddenin tabelalarında Türkçe kullanımı %40-50 civarında.
Bir diğer taraftan çocuklarımız internet denen belanın esaretinde bakın hangi sözcüklerimizi hangi şekilde ifade ediyorlar. Selam (slm), Tamam (ok, timam), Ben (ban), Lütfen (lütfaa), Oğlum (olim), Kızım (kızaaam), Biliyor musun? (biliyomısaan), Anlıyorum (hmmm), Evet (he, hı), Hayır (cıx), Niye? (nie), Değil mi? (di mi), Ay hade öptüm şekaar, ben kaçar, kendine çok ii bakiyosun timam maa, kendine iyi bak (kib), Kendine cici davran, görüşürüz (grşrz), Allahaısmarladık (hadi papaay) Bir şey anlayabildiniz mi?
Türk Dil Kurumu bu konuda acil önlemler alarak en azından yabancı isimle açılan işyerlerine müdahale etmelidir. İzin verilmemelidir. Türkçemizi bozan ve ötekileştiren dizi, tiyatro, sinema ve diğer kültürel etkinliklere müdahale edilmelidir.
Ve öte tarafta gönül fedailerinin selam ile dünyanın dört bir yanına köprüler kurarak güzel dilimiz Türkçeyi dünya dilleri arasında hak ettiği en üst seviyeye çıkarma gayretlerine ne diyeceğiz? Sarı, siyah ve esmer çocukların Türkçe şarkılar ve şiirler söylemesi, kültürümüzü yansıtmaları, bizlerden daha iyi biz olabilmeleri ne kadar gurur vericidir.
Her şeyleri geride bırakarak sırf İlayı Kelimetullah aşkıyla gönüllerde yer bulabilme adına hem atadan hem yardan ve hem de vatandan ayrılığı göze alanların bu sevdaları karşısında sadece eğiliyor ve Rabbim sizlerden razı olsun diyebiliyoruz. Dünyayı sevgi ve muhabbet aşkıyla kucaklayanların yaptıkları bu harikulade işleri görmemezlik makamından bakabilir miyiz?
Bir kişinin bir adımıyla başlayan bu ulvi davanın her bir neferinin yüreğini öpüyorum efendim.
Karamanoğlu Mehmet Bey
Karamanoğlu Mehmet Bey’in 13 Mayıs 1277 tarihinde günümüz Türkçesi ile "Bugünden sonra hiç kimse divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dilde söz söylemesin" önemli veciz sözünü tarihe nakşetmesinden bu yana geçen 736 yıl boyunca gerek Anadolu’da ve gerek diğer Türk izinin olduğu her diyarda Türkçe ana dilimiz olmuştur.
Bugün gelinen noktada güzel dilimiz Türkçe’nin başına gelen nahoş değişimler, bilhassa özentiden olsa gerektir ki şirket ve işyeri sahiplerinin yarı İngilizce, Fransızca ve Türkçe karışımıyla ortaya koydukları ucube isimler aslında bizlerin biraz da kültür seviyesi ile alakalı değil midir? Dilde meydana gelen yabancılaşma giderek hızlanırken bunun en çarpıcı örnekleri yabancı isimli mağazalardaki inanılmaz artış gösterilebilir. Özellikle gelir düzeyi yüksek semtlerde kullanılan argoyla karışık İngilizce-Türkçe arası bir dil, sırf farklılık ve dikkat çekmek için kullanılan sözcükler ne yazık ki Türkçeyi kirletmeye devam ediyor. Televizyonlardaki kalitesiz programlar da bu kirlenmeyi arttıran en önemli faktörlerden biri.
Ankara’nın 3 önemli caddesinde yapılan araştırmada Bahçelievler 7. Cadde’de 90, Tunalı Hilmi Caddesi’nde 98, Hoşdere Caddesi’nde 121 tane yabancı isimli mağaza tespit edilmiş. Daha çok gelir düzeyi yüksek kesimin ilgi gösterdiği bu 3 caddenin tabelalarında Türkçe kullanımı %40-50 civarında.
Bir diğer taraftan çocuklarımız internet denen belanın esaretinde bakın hangi sözcüklerimizi hangi şekilde ifade ediyorlar. Selam (slm), Tamam (ok, timam), Ben (ban), Lütfen (lütfaa), Oğlum (olim), Kızım (kızaaam), Biliyor musun? (biliyomısaan), Anlıyorum (hmmm), Evet (he, hı), Hayır (cıx), Niye? (nie), Değil mi? (di mi), Ay hade öptüm şekaar, ben kaçar, kendine çok ii bakiyosun timam maa, kendine iyi bak (kib), Kendine cici davran, görüşürüz (grşrz), Allahaısmarladık (hadi papaay) Bir şey anlayabildiniz mi?
Türk Dil Kurumu bu konuda acil önlemler alarak en azından yabancı isimle açılan işyerlerine müdahale etmelidir. İzin verilmemelidir. Türkçemizi bozan ve ötekileştiren dizi, tiyatro, sinema ve diğer kültürel etkinliklere müdahale edilmelidir.
Ve öte tarafta gönül fedailerinin selam ile dünyanın dört bir yanına köprüler kurarak güzel dilimiz Türkçeyi dünya dilleri arasında hak ettiği en üst seviyeye çıkarma gayretlerine ne diyeceğiz? Sarı, siyah ve esmer çocukların Türkçe şarkılar ve şiirler söylemesi, kültürümüzü yansıtmaları, bizlerden daha iyi biz olabilmeleri ne kadar gurur vericidir.
Her şeyleri geride bırakarak sırf İlayı Kelimetullah aşkıyla gönüllerde yer bulabilme adına hem atadan hem yardan ve hem de vatandan ayrılığı göze alanların bu sevdaları karşısında sadece eğiliyor ve Rabbim sizlerden razı olsun diyebiliyoruz. Dünyayı sevgi ve muhabbet aşkıyla kucaklayanların yaptıkları bu harikulade işleri görmemezlik makamından bakabilir miyiz?
Bir kişinin bir adımıyla başlayan bu ulvi davanın her bir neferinin yüreğini öpüyorum efendim.
yazınızı beğendim sayın hocam.fakat bu iş yasaklamakla değil,milli şuurla olur diye düşünüyorum.selamlar