UÇAĞIN KANADINDAN ASILMAK İSTEMİYORSANIZ!

11 Eylül 2001 saldırılarında, yanmamak için çaresizce gökdelenlerden düşen insanların olduğu bir facia ile başlayan ABD’nin Afganistan süreci, 20 yıl sonra çaresizce uçaktan düşen Afganların olduğu bir facia ile bitiyor...

Emperyalist emellerin şekillendirdiği sınırlar ve onlarca yıldır acı çeken “hayatı uçağın kanadında aramaya çalışan” bir halk...

Taliban rejiminin korkusundan kaçıp Kabil Havalimanında uçağın gövdesine, kanadına yapışan Afganlıları gördüğümde içim parçalandı.

Uçak, etrafını saran izdihamdan geçip gökyüzüne havalanmasından birkaç dakika sonra, yere çakılan Afganlıları görünce, kirpiklerimin arkasına saklanan gözyaşlarımı daha fazla tutamadım.

Taliban gerçeği bir yanda ama, bir ülkeyi yıllardır işgal edip halkını cahil bırakan katil ve zalim ABD’nin, günah galerisi o kadar çok ki hangi birisini anlatalım.

Hala içimizde bazıları bunlara dost ve müttefik (!) demiyor mu duyduğumda uyuz oluyorum!

Yapmak için değil, yıkmak için, düzenlemek için değil, kaos için, eğitmek için değil, cehaleti artırmak için, ekonomik kalkınma değil, yer altı kaynaklarını sömürmek, halkını fakir bırakmak için, birleştirmek değil, dağıtmak, bölmek, parçalamak için, istikrar için değil, daha demokrat yeni bir rejim için değil, besledikleri radikal örgütlerle, bizzat kendi eğittikleri halkı halka kırdıran projeleri ile, yarım asrı bulan ülkede, hiç huzur bırakmayan eli kanlı zalimlerin ve onları destekleyenlerin, Allah belasını versin.

Bu görüntülerden ders çıkarmalıyız!

Biraz geriye doğru baktığımızda Türkiye ile Afganistan arasında yüzyıllar öncesine dayanan, tarihi dostluk ilişkileri bulunmaktadır.

Türk halkının Afgan halkına sevgi beslediği gibi Afgan halkı da Türklere hep sevgi ve muhabbet beslemiştir.

Örnek mi istersiniz!

Ta İlkokul çağından beri öğretmenlerimizin anlattığı, dinleyince milli duygularımızın kabardığı hikâye ile büyüdük.

Kurtuluş savaşı yıllarıdır… Memleket zor bir dönemdeyken bir tek silahı ve kurşunu yokken, İstiklal Mücadelesi’nde Pakistan ve Afganistanlı kardeşlerimiz kollarındaki bilezikleri satıp ülkemize gönderdiklerini bilmeyenimiz yoktur.

Gerçek dost zor günde belli olur.

Kendisi yokluk içindeyken savaştaki Türk kardeşlerine kollarındaki bilezikleri gönderen Afgan annelerinin varlığı…

Hakları ödenmez!

Bitmedi…

Taliban döneminde Kabil’deki yabancılara ait bütün binalar yağmalanmış olmasına rağmen, Türk Büyükelçiliği zarar görmemiş olan tek büyükelçilik binası olmuştur.

Türkiye tarafından Kabil’de yaptırılan ve Taliban rejimi boyunca açık kaldığı gibi adı da değiştirilmeyen, Atatürk Çocuk Hastanesi olduğunu hatırlayalım.

Bu durum, Afganistanlıların Türklere vermiş olduğu değer ve özeni ortaya koyması açısından oldukça önemlidir.

Türkiye ile Afganistan arasında şimdiye kadar birçok anlaşmalar imzalanmış, Türkiye tarafından Afganistan’ın yeniden imarı için birçok alanda yardım ve katkı sağlanmıştır.

Türkiye’nin bir özelliği de Afganistan’daki tüm kesimleri kucaklayan dostane yaklaşımı Afgan tarihinin bahse konu sıkıntılı yıllarında da değişmeden sürmüş ve Afganistan halkını oluşturan tüm kesimlere eşit mesafede olmuştur.

Türkiye, Afganistan’da, yaşanan gelişmeler sonrası, bu ülke ile mevcut ilişkilerinin “karşılıklı dostluk, sevgi ve saygı ile sorunların barışçı yollarla çözümü” ilkeleri çerçevesinde geliştirilmesi için her alanda katkıda bulunmayı sürdürmektedir.

Geldiğimiz noktada Afgan halkı yıllardır cahil bırakılsa da, şartlar çok zor olsa da geçmişi referans alarak gelecekte de kardeş iki halkın aydınlık yarınlara işbirliği içinde yürüyeceklerine inanıyoruz.

Netice olarak…

Kim ne derse desin! Bir gün bir uçağın kanadına tutunup yere çakılmamak istemiyorsak ülkemize ve laikliğe sahip çıkmak zorundayız.

Bu gün bir Afganlı değilsek sebebi ülkemizin kurucusu ve kurtarıcısı Mustafa Kemal Atatürk’tür.

YORUM EKLE