Yazmamak için çok uğraştım ama şair haklıymış, yazmasam deli olacaktım.
Sağda solda klavye kahramanlığı yapanları gördükçe doldum taştım. Müsaadenizle birkaç kelam da ben edeceğim. Dileyen herkes üzerine alınabilir, dileyen herkes altına imzasını atabilir, dileyen herkes okumadan geçebilir ve dileyen herkesin de zoruna gidebilir. Sözlerimin hedef kitlesi bellidir, hakaret maksadıyla değil, hatırlatma maksadıyla yazılmıştır.
Ey cahiller!
Hatırlatmak isterim, bugün Atatürk’ü eleştirebiliyorsanız, bu onun sayesindedir.
Beğenmediğiniz Atatürk, içinde binlerce ismi barındıran kocaman bir isimdir. Biz Atatürk derken o isme adını, hikâyesini bilmediğimiz onlarca kahramanı sığdırırız. Sırf, kendilerinin yaşayamayacaklarını bildikleri topraklarda gelecek nesiller özgürce yaşasın diye can verenleri, çarıkla, bebekle, süngüyle, daha terlememiş bıyığıyla cepheye koşanları sığdırırız o ada. Çanakkale’de İnönü’de Sakarya’da, Sarıkamış’ta gördüklerinizi ve göremediklerinizi sığdırırız. Atatürk diyerek biz yalnızca bir adamı değil, onlarca isimsiz kahramanı, bize bir tarih bırakanları anarız.
Eğer o ve onun davasına inanan binlerce silah arkadaşı olmasaydı, bugün anası babası belli olmayan töresiz, tarihsiz, kimliksiz birer sömürge olurduk ki inanın bu da en iyi ihtimalle. Örnekleri de çoktur, bakın hâlâ paylaşılamayan toprakları izliyoruz haberlerde.
Gözünün önünde anası, babası kurşuna dizilenler, bacısı tecavüze uğrayanlar, köyleri yakılanlar verdi size bu memleketi. Yunanlı diye dil uzattığınız, eskiden oranın memleket toprağı olduğunu bile bilmeden çamur attığınız adamın cesareti bıraktı size Türkiye’yi.
Küllerinden yeni bir ülke inşa eden, medeni bireyler olarak, insan olarak yaşayın diye haklar veren, her şeyden evvel size bağımsızlığınızı veren Atatürk ve yoldaşları sayesinde bugün fikir beyan edebiliyor ve hatta arkasından atıp tutabiliyorsunuz.
Eleştiri güzeldir, eleştiri gereklidir, eleştiri geliştirir ancak oturduğu yerden göbeğini kaşıya kaşıya Atayı beğenmemek, hakaret etmek, onun devrimlerine saygısızca dil uzatmak, hele de yaptıklarının milyonda birini bile yapmamışsanız şayet, sizin haddinize değildir.
Bugün bırakın ülkeye fayda sağlamayı, çıkardığı maskesini bile çöpe atamayan şahıslar, yaktığı ateşi söndürmeyip koca ormanı aleve verenler, fantezi için kadınları, hayvanları öldürenler, yeşilden nefret edenler, işini yapmayanlar, katiller, hırsızlar, sapıklar ve dili uzun diğer cümle faydasızlar, sizedir sözüm iyi dinleyin.
O uğruna öldüğünüz partiye oy atıp seçilmesini yahut siyasi varlığını sürdürmesini sağlayabiliyorsanız bu Atatürk devrimleri sayesindedir.
Elbette Atatürk tapılacak dini bir kişilik, bir peygamber değildir. Etiyle, kemiğiyle hepimiz gibi bir insandır. Onu farklı kılan, böyle hepimiz gibiyken, hepimizle eşit şartlardayken işgale boyun eğmemesi, özgürlüğe, bağımsızlığa duyduğu muhteşem arzu ve memleket sevdalılarına duyduğu inançla tarihin ve Türk’ün kaderini değiştirmesi, elinden geleni ardına koymamasıdır.
Bu ülkeye hiçbir kişinin onun kadar faydası dokunmadığı gibi muhtemelen bundan gayrı da dokunmayacaktır, zira üstüne ne yapılırsa yapılsın altındaki toprağı düşmandan kurtaran, o ve ona inananlardır. Seven sevmeyen herkesin ağzına pelesenk olması da bundandır. Bu hakkı size veren de yine Atamızdır. Karakteri bağımsızlık olan, inanmış bir adamın size verdiği haklar sayesinde, sizin için verdiği savaş sayesinde ve sizin için döktüğü kanı sayesinde bugün varsınız.
Atatürk’ün adını yaşatmak, eserlerine ve ilkelerine sahip çıkmak başta siyasi karakterler olmak üzere her Türk vatandaşının görevidir. Atatürk bizim geçmişimizdir, Atatürk bizim geleceğimizdir, Atatürk bizim kimliğimizdir. Onu inkâr etmekle tarihini inkâr etmek eşdeğerdir.
Türkiye’yi Atatürk kurmuş, Türk tarihini Atatürk yazmıştır. Ne adını ne de yazdıklarını şükür ki silecek kudretiniz yoktur ve hiçbir zaman da olmayacaktır.
TÜRKÜZ, TÜRKÇÜYÜZ, ATATÜRKÇÜYÜZ!