UYANIKLAR CENNETİ TÜRKİYE

Günlerdir televizyon kanallarında bir dolandırıcılık hikâyesi dönüp duruyor. İlk gördüğümde benimde ilgimi çekti, nedir bu olay diye. Bir tombik oğlan görüntüye geldi. İlk aklıma gelen genç yaşta yeni bir başarı hikâyesinin kahramanı mı acaba dedim. Birazda gururla karışık sevinmedi değilim. Zira Türk’ün cevherinde böylesi aslanlar çıkabilir umudunu hep taşımışımdır. Belki de yeni genç bir yetenek bir mucit doğuyordu. Sonrasında gerçeği öğrenince, yüzümdeki tebessüm, üzüntü ve karamsarlıkla yer değiştirdi. Doğru, birisi çıkmıştı ama üçkâğıtçı, tombik bir oğlandı çıkan…

Tombik oğlanın zekâsını, becerisini anladık da, bunca yolunacak kaz çiftlik bankta ne arıyor du? Bu sorunun cevabını düşünürken eşeğin hikayesini hatırladım.

Küçük Ali, yaşlı bir çiftçiden 500 liraya eşek satın alır. Anlaşmaya göre çiftçi eşeği sabah verecektir. 

Sabah olur. Ama eşek ölmüştür. Yaşlı çiftçi Ali’ye;
─ Oğlum eşek dün gece öldü, paranı da yedim ! der. Küçük Ali, çiftçiye,
─ Ben eşeği yine de istiyorum, der. Yaşlı çiftçi:
─ Ölü eşeği ne yapacaksın? diye sorar. Ali;
─ Ölü olduğunu söylemeyeceğim, tombala düzenleyip satacağım, der. Aradan bir ay geçer, yaşlı çiftçi Ali’ye rastlar ve sorar;
─ Eşeği ne yaptın? Ali;
─ Eşeği tombalaya koydum, 10 liradan 500 kişiye bilet sattım. 5000 lira kazandım! Yaşlı çiftçi;
─ Peki, satılan eşeğin ölmüş olduğunu anlayınca ne yaptılar, bilet alanlar tepki göstermediler mi? Ali;
─ Yok yaa… Sadece kazanan biraz parladı, ona da 10 lirasını iade ettim sevindi! Tabi, Küçük Ali büyür, eşeklerin sırtından para kazanmaya devam eder.

 Bu ülkede ne Ali’ler Veli’ler biter, ne ölü eşekler, ne de kolay yoldan para kazanmaya çalışıp bunlara parasını kaptıranlar. Çünkü görüldü ki bizim insanımız balık hafızalı ve ders almayı bilmiyor. Hatırlayınız, Galata Kulesi'ni, Boğaz Köprüsü'nü vatandaşa satan Sülün Osman’ı, 18 yaşındaki Banker Yalçın’ı, Banker Kastelli’yi, Jet Fadıl’ları. Gurbetçileri tokatlayan sözde İslamcı holdingleri, gazete kupürlerinden ev, araba verenleri. Başbakanları bile örtülü ödenekten dolandıran Parsadan’ları. Üstelik bunların arasından milletvekili bile olanları görmedi mi bu millet? 

Şimdide  Çıkmış bir Tombik oğlan, internette ‘’Çiftlik Bank’’ diye bir şirket kurmuş. Yahu anasına, babasına, kardeşine, komşusuna, eşine dostuna bile güvenmeyen bizim sağlamcı akıllılarımız, milyonları nasıl olurda sanal ineklere, danalara yatırırlar.

Üstelik açılış töreni yaparken tüm parti mensupları o törende kürsüye çıkıp kendisine övgüler yağdırdı, törenine katılamayan bakan ve milletvekillerimizde methiye dolu telgraflar gönderdiğini dün gibi hatırlıyorum.

Sonra ne oldu? Çiftliğin ağası tombik oğlan, bizim uyanıkların umutlarını çuvallayıp taa Uruguay’a kaçtı. Bizimkilerde şimdi oturmuş ağlıyorlar. Öyle ya, kısa yoldan köşeyi döneceklerdi.  Ah! İhtiras, sen yok musun, ne hallere düşürüyorsun şu garibim uyanıkları.

Dedik ya cennet  bir ülkeyiz vesselam. Ama uyanıklar cenneti maalesef. Bunca ahmak, emeksiz köşe dönücü olunca; çiftlik bank kurmakta kaçınılmaz oluyor tabi. 

Biraz feraset, biraz basiret, hatta biraz kanaat yahu demek düşüyor bize de. Demek ki hiç ders alınmamış şimdiye kadar aldatılmalardan. Anlaşılıyor ki, biz ders almadıkça çok çiftlikler kurulacak bu ülkede. Kolay kazanma, köşe dönme hayali, sen nelere kadirmişsin böyle. Bir tombik oğlana düşürdün ya adamlığımızı. Daha bundan büyük ders mi olur? Selam ve Sevgiler…

YORUM EKLE