Hasan Celal Güzel'in yıllar önce yazmış olduğu mektubu tekrar tekrar okudum.
Mektupta yazılanlara bakınca içimden acaba bende de enayilik var mı?
Nefis yapmıyorum ama galiba biraz var. Rahmetlinin ki kadar maalesef yok. Buda bizim eksikliğimiz.
Devletin en üst kademelerinde yer alacaksın ve eline geçen dünyalık menfaatleri elinin tersiyle iteceksin....
Hem de o dönemde...O dönem diyorum çünkü o dönemde, devlet malını yemeyene ,kaba tabirle, domuz diyecek kadar ileri giden sivri zekalılar vardı. O şartlarda kendini ve ailesini pislikten koruyan rahmetlinin tek katılmadığım tarafı şuydu:
Bir televizyon programında hükümetin Irak ve Suriye politikasını eleştirirken ne yapalım hükümet bizim hükümet çokta eleştiremiyorum ama başka bir parti iktidarda olsaydı neler demezdim, ifadelerini yadırgamıştım.
Ha insanız yanlıştan kaçabildiniz kadar kaçmalıyız. Her doğru her yerde söylenmiyor, maalesef. Ama yine de hak ve hakikatı elimizden geldiğince her platformda haykırmalıyız.
Rahmetli Hasan Celâl Güzel gibi kul halkı yemekten, devlet malından çalmaktan, hakkımız olmayan şeyleri zimmetimize geçirmekten uzak durmalıyız. Çünkü zerre kadar yaptığımız kötülüğün cezasını verecek Yüce Mevlâ.
Devlet malına sahip çıkanlara, kul hakkı yemeyenlere varsın enayi desinler. Nede olsa öte taraf veresiye yazılıyor. Asıl kazanç da orada. Sonsuz hayat orada. Kişi sonsuz hayatı gerçekten bir tefekkür etse kafayı sıyırır. O tefekkürü etmek işimize- nefsimize gelmiyor maalesef.
Öyle bir hayatı ben yaşasam varsın bana enayi değil enayi oğlu enayi desinler. İşte o zaman bana ,çok mutluyum demek düşer.