Türk milletinin, yaradılış gereği ve tarihten kaynaklanan misyonu vardır. Bu misyon, hakkı üstün tutma ve mazlumun yanında olma idealidir.
Tarihte kurulan birçok Türk devleti bu misyonu başarıyla yerine getirmiştir. Bu misyon, özellikle İslamiyet’i kabul ettikten sonra bayrak yarışı şeklinde, artarak devam etmiştir.
2023 yılında 100. Yıldönümünü kutlayacağımız Türkiye Cumhuriyeti devleti bu bayrağı devralmıştır. Devlet ve millet olarak ağır bir görevin sorumluluğunu taşıdığımızın bilincindeyiz. Onun içinde ayrıca gururluyuz.
Ahir zamanda yaşadığımızı kabul edelim. Bugün dünyada Müslümanlara ve mazlumlara yapılan zulümler zirve yapmıştır. Bu zulümler bazen Müslüman devletlerin başındaki zalimler aracılığıyla bazen de kafir ülkeleri yöneten İslam karşıtı kişilerce yapılmaktadır. Ayrıca İslam’ı tam manasıyla idrak edememiş kişilerin kandırılması sonucu (İslami terör örgütü yaftası gibi) ve değişik adlar altındaki örgütlerce de bu fitne işi sürdürülmektedir.
Osmanlı devletine vurdukları hasta adam yakıştırması artık yok oluyor. Çünkü bir millet küllerinden yeniden doğuyor.1974 Kıbrıs harekatından sonra Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatı ile üç asırlık toprak kayıplarından sonra topraklarımızı geri almaya başladık.
Yıllardan beri Irak ve Suriye topraklarından ülkemize saldırılar bitmek bilmedi. Başbuğ Alparslan Türkeş yıllarca ‘’Sivrisineklerle uğraşmayalım, bataklığı kurutalım.’’sözünü tarih yazacaktır. Ama şuna da şükürler olsun ki Reis-i cumhurumuz yıllar sonra Başbuğun bu misyonunu yerine getirerek bataklığı kurutmak için gerekli adımları atmıştır.
Tarihimizin en kanlı darbe girişimine ( iç ve dış alçaklar sayesinde) maruz kalmamıza rağmen, sınırlarımızın dışında yaptığımız Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı gibi iki muazzam savaşı da tarih yazacaktır.
Saddam’ı ve Kaddafi’yi diktatör diye yiyenler……
Mursi’yi Müslüman diye yiyenler…..
Recep Tayip Erdoğan’ı şahsında Türk devletini yok etmek isteyen zalimler, yiyemediniz ve yiyemeyeceksiniz. Çünkü onun arkasında milyonlarca dua ordusu var. Dış ve iç zalimlerin amacı üzüm yemek değil de bağcıyı dövmekse ben o bağcıyı korumak ve kollamak zorundayım.Biz tarihte zalim olmadık.Zulüm yapmadık.Mazlumun ve zulme uğrayanların yanında olduk.
Suriye’deki rejimin saldırıları sonucu mahsur kalan şu kız çocuğunun şu feryadını duyuyor musunuz?
‘’Allah’ım, acım beni cennetine alda karnım doysun.’’
Enkazdan çıkarılan başka bir kız çocuğu da , fotoğrafını çekmeye çalışan gazeteciye ,’’Abi fotoğrafımı çekme üstüm müsait değil.’’
Bu feryatları duyan gavurlar belki normal karşılayabilir ama biz millet olarak bu olaylara duyarsız kalamayız.Bunları görüp de duyarsız kalana yazıklar olsun……
Başka ülkelerdeki yetimlerin ,mazlumların,zulme uğrayanların hepsine gerekli yardım elimizi uzatamayabiliriz . Amma onlar içinde dua etmeliyiz.
İçimizdeki yaşayan tam akıllılar, her şeye kızıyor yapılan doğru işlere bile muhalefet ediyorlar.Oysa ki yanlışı eleştirip doğruya da destek vermek zorundayız.Milli davalarda iç ve dış mihraklara karşı tek vücut olmalıyız.Sınır içi ve dışı harekatlarda yüzde seksen-doksan gibi destek her konuda olmalıdır ki Türk’ün bileği bükülemesin.
Ve rehberimiz Kur’an hedefimiz Turan olsun.....