YÜREKLERİ YAKAN BAŞKAN

Türk Milleti'nin yetiştirdiği gerçek bir 'alperen' olan Muhsin Yazıcıoğlu, 
sömürü düzenine karşı bayraklaşmış bir isimdi. Batı’nın maskesini düşürmüş, emperyal hislerin tarihçesini okumuş, bilmiş bilge kişi.
Samimiyet! Davaya karşı, millete karşı, insanlığa karşı; dahası, Allah’a karşı samimiyeti müşahhaslaşmış, hayatına nakış nakış işlenmiş örnek insan…
Tek davası vardı.
Milletin ve ümmetin dertlerini dert edindi. Ezilmiş, geri bıraktırılmış milletin kendi ayakları üzerinde durması için kafa yormuş güzel insan.
Ben değil biz diyebilmeyi başarmış, kendini millet ve ümmet davasına adamıştı. Milletin ve devletin çıkarları her şeyin üstünde idi onun için.
Mücadelenin sonu nereye varır, nerde durur, zarar ziyan olur mu olmaz mı, hesabına girmeden. Sadece ve sadece Allah’ın ve milletin rızasını dilemiş bir yürek.
Tarihi iyi okumuş, iyi irdelemiş, geleceği kurarken, hayal ederken, dünlerden feyizlenerek istikbali şekillendirmeyi dilemişti. İstikbalimiz için emperyal güçlerle nasıl mücadele edeceğimizi her zaman açık yüreklilikle söylemiştir. Bunu yaparken ne o düzenden, ne de o düzenin adamlarından korkmamıştı. Neden korkmamıştı? Millet sevdalısı idi de onun için.
28 Şubat postmodern darbesi ile zulme ve baskılara karşı direndi.
Kendilerini milletin efendisi ellerindeki silahı, tankı, kendi tankları ve silahları görenleri, durun, biz milletiz, biz halkız, değerlerimizi yok edemezsiniz, millet iradesini silah zoruyla, baskıyla susturamazsınız, demişti.
Birçok cepheden Muhsin Yazıcıoğlu’na baskılar geliyordu. Sivil ve askeri bürokrasi, bildik geleneğini devam ettirmiş, birçok ayak ve bilek oyunuyla, en çok oyu alan partinin başkanının, başbakan olmasını engellemeye çalışıyorlardı.
Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşları mecliste yedi vekil ile kendi partilerini temsil ediyorlardı.
Muhsin Başkan, halka ve siyasilere dönerek, milletin seçtiği partinin genel başkanı mutlaka başbakan olmalıdır, diyordu.
Engellemeler, tehditler havada uçuşuyordu. Ama O hiçbir zaman geri adım atmadı, atamazdı zaten. Böylece milletin sevgisini kazanmıştı. Muhsin Yazıcıoğlu, hiçbir pazarlığa girmeden, inanarak o zaman kurulan  koalisyon hükümetine güvenoyu vermişti.
Darbecilerin tehditlerine, tanklarına aldırış etmedi.  Ve o tarihi sözü de o süreçte söyledi. Millete namlusunu dönmüş tanka selam durmadı.  
Milletin iradesinin yanında durdu her zamanki gibi.
Aynı davayı paylaştığı mazlum Müslümanların, mazlum Türk İslam coğrafyasının ve mazlum insanlığın yeniden ayaklanması, emperyalizme karşı dik durması için mücadele eden bu insanı, hepimiz için; İslam coğrafyası için, Orta Asya için, Ortadoğu halkları için örnek teşkil edecek bu  güzel insanı, rahmetle, saygıyla ve duayla anıyorum.
Bu günlerde, ölüm yıldönümü nedeni ile  hayali yine canlandı bütün yüreklerde. Fikir sahibi, zikir sahibi, ilim irfan sahibi büyük dava adamı ruhun şad olsun mekanın cennet olsun. 
Dualarımız onlara, onların davasında yürürken, sonsuzluğun sahibine kavuşanlara…

YORUM EKLE