Turan Tuğlu ile olan dostluğumuzun temeli 1965 yılına kadar uzanır. Bendeniz Gümüşhane Lisesi Yöneticisi O ise Belediyede muhasebe işlerinde çalışan yetkili bir zattı. 1968 yılında memuriyete veda edip Kurduğu Kuşakkaya Gazetesi ile Gazetecilikte karar kılar.. İşte bu havada gelişen ilişkilerimiz nedeniyle Lisemiz kitaplık kolunun Çıkardığı “ÇIRA” adlı dergiyi basılı bir eser haline getirerek geleceğe taşıma özverisinde bulunmuştur. O nun bu tavrı elbette karşılıksız kalmandı tüm öğretmenlerin dostu olmasına yetti de arttı bile. Elanda öyledir eksilmedi arttı diyebilirim.
1935 yılandan günümüze tam bir asra 10 yıl kala hakkında düşüncelerimi kaleme almak nasip olduysa bu Turan Tuğlu’yu sadece sevmek, saymak değil, tarihe not düşen Kuşakkaya Yazıları, Alemdarzade Ziya Bey’in şahadeti ve Tuğlu Ailesi, Gümüşhane de İz bırakanlar. Bir Gazetecinin Hatıra Defteri, Gümüşhane Valileri” gibi eserlerin sahibi bir değerimiz olarak kendisine duyulması gereken vefanın gereğidir.
Bu saptamadan sonra şu soruyu kendimize ve herkese sorarak konumuza devam edelim “İnsan taktir edilmek ister mi?”
Evet. İnsan taktir edilmek ister. Çünkü değer görmek, kişiye varlığının anlamlı olduğunu hissettirir. Yaşama sevincini artırır. Zerre kadar da olsa böyle bir katkıyı sunabilmiş isek ne mutlu bize.
Kelkit’in Kasaba havasında doğup, “Emice Kültürü” ile bağlı olduğu memleketine kök salan Turan Tuğlu,” Kalemin Terazisi” olarak tam 57yıldır kalemiyle Türk basın tarihine nakış işler. 1968’den bu yana gazete sütunlarında hakikat ve aydınlanma arayışından ödün vermeyen o satırlar, bir ses değil; inançtır, bir fısıltı değil; davettir. Her yeni yazısında Cumhuriyet’in değerlerini tazeleyen Tuğlu, okurlarına sadece haber değil, “Ne için, Niçin?” sorularının izinde yürümeyi öğretir.
Şiirde Anadolu’nun kadim ezgisini ören ozan yönü, köşe yazılarına da zarif bir ahenk katar. Her beyitte; Kelkit’in buğday kokusunu, Gümüşhane’nin sisli sabahlarını, insanın omzundaki umudu hissettirir. Öğretmenlik yılmaz şevkiyle birleştirdiği Oza¬nın damıtılmış hâli, öğrencilere köprü olur: Bilgiyle sevgi arasında, gönülle akıl arasında… Vekil öğretmen olarak girdiği sınıflarda karanlık kalmadı; her talebesinde yanan yakut bir ışık olarak kaldı.
Demokrasinin yılmaz savunucusu, Atatürk ilke ve inkılâplarının samimi bekçisi Turan Tuğlu… Cumhuriyetçi kimliğiyle, halkın içinde saygınlık kazanmış; doğruluk ve adaleti esas alarak “Nasıl daha çok hizmet ederiz?” sorusunu hiçbir zaman elden bırakmamıştır. Gümüşhane Ticaret Odası Meclis Başkan Vekilliği’nde döktüğü alın teri, şehrin ekonomik nabzını güçlendirirken; belediye meclis üyeliğindeki titiz duruşu, ortak aklın sesini yankılaştırdı.
Bir tarafta edebiyatın zarif dili, diğer tarafta siyaset ve sivil toplumun sorumluluğu… Tuğlu, bu iki mecrayı ustalıkla harmanlayarak ne yalnızca kalem erbabı ne de yalnızca siyasetçidir. O, halkın içinde doğmuş, halktan güç almış bir “hizmet mimarıdır.” Gümüşhane’nin sokaklarında yürürken selâmını almak isteyenlerin sayısı, bir şehrin ona duyduğu minnetin en sağlam göstergesidir.
Bugün geldiğimiz noktada, Turan Tuğlu’nun hayatı bize bir ders veriyor: Güzellik, ancak istikrar ve samimiyetle kalıcı olur. Kaleminizi inançla kuşanın, öğrendiğinizi paylaşın, demokrasiden asla taviz vermeyin… İşte o zaman, bir ömür boyu sürecek bir miras bırakırsınız. Yaşadığı topraklara can katan, gazete sayfalarında umut yeşerten, şiirinde Anadolu’yu yeniden dirilten Turan Tuğlu’nun hikâyesi de budur; bir çınar gibi köklü, bir meşale gibi parlak… Gümüşhane’ye, Türkiye’ye armağan edilmiş gerçek bir rehber. Başka ne söylenebilir ki?
Gümüşhane: 23.Nisan.2025
Yusuf SADIK Gazeteci-Yazar Emekli Milli Eğitim Müdürü.(GGC onursal Başkanı)