Gümüşhane Haberleri
2025-03-10 08:49:51

ÖĞRENDİM

İsmail Hayal

ismhayal29@gmail.com 10 Mart 2025, 08:49

Yaşım 56 içine demir attığı bir zaman diliminde yaşlılığın ilk basamaklarında durulduğumun ve yorulduğumun ayak seslerine şahit olduğunu görmekteyim. Bu 56 koca yılın ilk başından son dilimine kadar birçok şeyi birçok insandan öğrendiğimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Henüz 4 yaşında Trabzon’da ilk kaybolduğumda “KORKU’yu” öğrendim.

7 yaşında ilkokula ilk adım attığımda birkaç ay geç kaldığım için beni sınıfına kabul etmeyen ilk öğretmenim Yunus Şişman’dan “GÜVENSİZLİĞİ”, feryad-ı figanıma duyarsız kalmayıp öğretmeni ikna eden ve okuma vesile olan Okul Müdürü Osman Nuri Tonyalı’dan “GÜVEN’i” öğrendim.

8 yaşında Trabzon’da ayakkabı boyacılığına başladığım ilk gün kazandığım 20 lira ile “KAZANMA’yı” ve o parayla aldığım yedi ekmeği eve götürmekle BİR İŞE YARAMAYI öğrendim.

1979 yılı bitimi 1980 başında 10 yaşında iken yeniyıl adlı küçük bir dramada üstüme giydirilen eski bir çuval ile sınıftan göstermelik olarak tekme tokat atılarak “ÖTEKİLEŞMEYİ” öğrendim.

1984 yılında Trabzon Endüstri Meslek Lisesi’ne başladığımın ilk haftasında karpit kazanının musluğunu kapatmak suretiyle atölye öğretmenimden takriben yarım saat yediğim dayak ile “MERHAMETSİZLİĞİ” öğrendim.

1989 yılı başında 20 yaşında iken Trabzon’da 80 puan ile Trabzon birincisi olarak kazandığım Sağlık Memurluğuna gitmeyerek yine aynı yıl kazandığım Gazi Üniversitesine gitmekle ilk “PİŞMANLIĞI” öğrendim.

21 yaşında 1990 yılında Ankara’da en çaresiz dönemimde okulu bırakma kararı aldığımda beni evlerine alarak okumamı ve üniversiteyi bitirmemi sağlayan o üç güzel öğretmenden “İNSANLIĞI” öğrendim.

Yine aynı 21 yaş içinde arkamda en büyük dayanağım babamın ölümü ile “ACI’yı”, 1993 yılında 24 yaşında hayatımın en büyük hatası evliliğimle “KEŞKE’yi” öğrendim.

25 yaşında 1994 yılında Kars’ın Kağızman İlçesinde ilk görev yerim Aydınkavak Köyü İlkokulu öğretmenliği ile ilk öğrencilerimin gözlerinde “UMUT’u” öğrendim.

Aynı yılın son ayının son günlerinde gözlerini dünyaya açan oğlumun gözlerinin içinde “SEVGİ’yi” öğrendim.

1997 yılında 28 yaşında Gümüşhane’ye tayin olmakla “GÜMÜŞHANE’NİN DEĞERİNİ” öğrendim.

2002 yılında aynı köyde görev yaptığımız bir öğretmenin ardımızdan iş çevirmesi ile aldığım ilk ceza ile “SIRTTAN VURULMAYI” öğrendim.

2003-2005 yılları arasında Gümüşhaneli Gazeteci ve Yazar Turan TUĞLU’DAN İNSANLIĞI, GTSO Başkanı İsmail AKÇAY’DAN “MEMLEKET SEVDASINI”, Mikdat BAŞER’DEN “DÜRÜSTLÜĞÜ”, Yusuf SADIK’TAN “BİLGİYE HÂKİMİYETİ”, Hıfzı Kenan ÇETİNER’DEN “ADAMLIĞI” öğrendim. 

2005 yılında görev yaptığım kurumun müdürü Onur AYDIN’DAN “MESLEK AŞKINI” öğrendim.

2009 yılında beni dünyaya getiren annemin vefatı ile “KİMSESİZLİĞİ” öğrendim.

2013 yılında Gümüşhane’de bir siyasetçinin kızıma verdiği sözü tutmadığını görmekle “SİYASETİN ve SİYASETÇİNİN KİRLİ YÜZÜNÜ” öğrendim. 

2014 yılında çıkardığım kitaplar, yazdığım köşe yazıları ile “MEMLEKETE AİDİYETİ” öğrendim.

2020 yılında Bayburtlu Ahmet adlı Allah dostunun dediği gibi “BU DÜNYADA ALDIYSAN VERİRSİN, VERDİYSEN ALIRSIN” mesajını öğrendim.

2023 ve 2024 yıllarında en yakın arkadaşlarım sandıklarımın incir çekirdeğini doldurmayacak kaprisleri neticesi sırt çevirmeleri ile “VEFASIZLIĞI” öğrendim.

Velhasılı bugün geldiğim noktada gönül mimarı Mevlana’nın dediği gibi;

Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım. Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim. Karanlığı gördüm, korktum. Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi. Ağladım. Yaşamayı öğrendim.

Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu; aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim. Zamanı öğrendim. Yarıştım onunla... Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...

İnsanı öğrendim. Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu... Sonra da her insanın içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.

Sevmeyi öğrendim. Sonra güvenmeyi... Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu, sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim.

İnsan tenini öğrendim. Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu.. Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim..

Evreni öğrendim. Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim.

Ekmeği öğrendim. Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini. Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim.

Okumayı öğrendim. Kendime yazıyı öğrettim sonra... Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...

Gitmeyi öğrendim. Sonra dayanamayıp dönmeyi... Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...

Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yaşta... Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım. Sonra da asıl yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine aydım.

Düşünmeyi öğrendim. Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim. Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim.

Namusun önemini öğrendim evde... Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu; Gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el sürmemek olduğunu öğrendim.

Gerçeği öğrendim bir gün... Ve gerçeğin acı olduğunu... Sonra kararında acının, yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet kattığını öğrendim.

Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.

Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim. Olur ya, kalp durur, akıl unutur. Ben dostlarımı ruhumla severim. O ne durur, ne de unutur...

Yorumlar (1)

Muzaffer ARSLAN 3 Gün Önce

Hayat size ve bizlere ne çok şey(!) öğretmiş. Yazınızı çok beğendim. Rabbim ülkemi ve aklımızı korusun. Selam ve saygılarımla...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.