Gümüşhane Haberleri
2021-04-26 10:17:15

ABD’NİN KATLİAM VE SOYKIRIMLARI (1)

Muzaffer Arslan

muzafferarslan.tr@gmail.com 26 Nisan 2021, 10:17

Tarihin en büyük soykırımı Avrupalıların Amerika’yı fethinden sonra 1492 tarihinden itibaren yaşandı. Amerikalıların en az 70 milyon Kızılderili’yi öldürdükleri gibi, 35 milyon insanı vatanlarından kopararak köle olarak kullandıklarını tüm tarihçiler kabul ediyor.

1830 yılında çıkarılan “Kızılderili Tehcir Yasası” ile bölgede yaşayan tüm yerlileri kendi topraklarından çıkardılar.

Köle ticareti sırasında 19. yüzyıla kadar toplam 34 milyon 500 bin Afrikalı ve Orta Doğulu kölenin öldüğü biliniyor.

İngiliz Parlamentosu’nun raporlarına göre 1768′de Afrika’dan Amerika’ya İngilizler 60.000, Fransızlar 23.000, Hollandalılar 11.000, Portekizler 1.700 köle götürmüş, o yılda toplam satılan köle sayısı 97.500’ü bulmuştu.

Amerika’da 1681 yılında 2 bin Zenci köle varken 1790 yılında 700,000 sayısına, 1860 yılında ise 4 milyona yükselmiştir. 1787 yılında bu sayı 100.000 zenci köleye ulaşmıştır.

 16. yüzyılla 19. yüzyılın ortalarına kadar toplam 15 milyon zenci köleleştirilerek Amerika Kıtası’na getirildi. Kölelerin can kayıpları da düşünüldüğünde Afrika’dan koparılan ve gemilere yüklenerek getirilen zenci sayısının 35 milyonun üzerinde olduğu varsayılmaktadır.

1977 yılında yazdığı Medeniyetler Diyaloğu kitabında Roger Garaudy “Batılılar 100 milyonu aşkın Amerika Yerlisini öldürerek dünyada daha önce benzeri görülmemiş bir soykırım yaptı. Bunun ardından üç yüz yıl süren köle ticareti sırasında en az yüz milyon Afrikalıyı da öldürerek bir başka akıl almaz soykırımı gerçekleştirmiştir.“ demiştir. Tüm bu soykırımların altında Amerika’ya yerleşen ve bugünkü ABD’nin temelini atan batılılar vardır.

Dünyadaki tüm darbelerin arkasında ABD vardır. Latin Amerikalılar şöyle der : “Amerika kıtasında sadece ABD‘de darbe olmaz; çünkü sadece orada ABD büyükelçiliği yoktur.”

Tarihi yüz karası kan, zulüm ve katliamlarla dolu olan ABD, başta Vietnam, Japonya ve Kore olmak üzere, tarihi sırasıyla Küba, Panama, Guetemela, Nikaragua, Meksika, Filipinler, Afganistan, Irak, İran ve Suriye’de yüz binlerce sivili öldürüp, dünya tarihinin en büyük vahşet ve katliamlarına imza atmıştır.

1898 yılında Meksika’yı işgal etti, aynı yıl Küba’ya girdi.

1921 yılında Nikaragua’yi işgal etti, Sandino ve 300 kişiyi katletti.

1945 yılında Japonya’ya iki atom bombası atarak yüz binlerce masum sivili öldürüp dünya tarihinin en büyük vahşetini dönemin ABD Başkanı Harry Truman’ın “Tarihin en büyük olayı” olayı diye yorumladığı katliamı yaparak gerçekleştirmiştir.

6 Ağustos 1945 tarihinde Hiroşima’ya attığı atom bombası ile 140 binden fazla kişinin ölümüne yol açan ABD, Hiroşima’dan üç gün sonra 9 Ağustos 1945’te de Nagazaki’ye 2.ci atom bombasını da atarak 80 bin kişinin sonradan ölenlerle birlikte toplamda 350 bin kişinin ölmesine ve binlerce insanın da sakat kalmasına neden olmuştur.

1945’te Dresten Katliamında Alman göçmenlerin üzerine 3 gün süreyle havadan bomba yağdırdı. Saldırılarda çocuk ve kadınların oluşturduğu 200 bin kişi öldü.

1950 yılında, 3500 Güney Koreli siyasi mahkûmun, ‘Kuzey saflarına katılabilirler şüphesiyle’, topluca öldürülmesi olayı…

1950-1953 yılları arasında Amerikan savaş uçakları tarafından üç yıl boyunca havadan bombalanan Kuzey Kore’de Solcular ve Sovyet müttefiki iktidarın birleşmesini engellemek için 4 milyona yakın insan öldürülmüştür.

ABD, 1953 yılında Moskova yanlısı İran Başbakanı Musaddık’ı darbeyle devirdi. Yerine Şah Rıza Pehlevi’yi getirdi. Böylece Şah, ABD’yi de arkasına alarak, İran’ın tek yetkilisi oldu. İngiliz, Fransız ve Amerikan şirketleriyle anlaşma yaparak ABD’ye borcunu ödedi. İran diktatörü Şah Pehlevi tarafından, ABD’nin ekonomik, siyasi ve askeri desteğiyle on binlerce İranlı infaz edildi.

1955 yılında Endonezya, Laos, Kamboçya’da çok sayıda CIA operasyonu düzenlendi

1950-1959 arasında Küba’da 60.000 kişi ABD destekli Batista birliklerince katledildi.

1960 yılında CIA, Kongo’nun ilk bağımsız devlet başkanı olan, solcu ve sömürge karşıtı lider Patrice Lumumba’yı öldürdü. Kongo diktatörü Joseph Mobuto’yu destekledi. 3 milyon ölümden önemli ölçüde sorumludur.

1965-1966 Endonezya’daki demokratik yoldan seçilmiş solcu hükümetin devrilmesini tertip etmek için Britanya ve Avustralya’yla birlikte çalıştı ve bu darbeyi 500 bin ila 1 milyon arası Endonezyalı köylü, işçi, aydın ve aktivistin ölümü izledi. Darbeci General Suharto katliamlarını sürdürdü ve Doğu Timor’u işgal etti. İsrail’den gelişkin silah sistemleri edinerek yoksul ada ülkesini ilhak etti ve sakinlerinden en az 180 bin kişiyi öldürdü.

1970-75 yılları arasında Kamboçya ve Laos’ta 1 milyon kişiyi katletti.

Vietnam katliamı, ABD ve müttefikleri tarafından 1962-1975 yılları arasında gerçekleşti. ABD’nin, Vietnam Savaşı boyunca 3 milyon Vietnamlı sivil hayatını kaybetti. Vietnam savaşında Amerika’nın sivil halk üzerinde kullandığı zehirli portakal gazının yaptığı soykırım önemlidir.

1973 yılında Şili’de Amerika CIA destekli bir darbe ile Cumhurbaşkanı Salvador Allende devrildi. 17 yıl boyunca demir yumrukla yöneten Pinochet döneminde 80 bin insan hapse atıldı, 30 bin insan işkence gördü, yaklaşık 5 bin Şilili sivil hayatını kaybetti.

Arjantin’de 1974-1983 yılları arasında ülkede 30 bin insanı öldürdü.

1977 yılında ABD, El Salvador’daki askeri yönetime destek verdi. 70 bin Salvadorlu öldürüldü.

1980-1988 yılları arasında ABD, Saddam Hüseyin’i destekledi. Irak’a, milyarlarca dolarlık silah desteği verdi. 1994 Senato raporuna göre, 1985 – 1989 arası ABD, lisanslı biyolojik ve kimyasal silahlarını Irak’a gönderdi. Bu silahlar Saddam tarafından İran’a ve yandaşı olmayan halkına karşı kullanıldı.

1981 yılında Başkan Reagan yönetimi, Nikaragua “kontra”larını eğitti. Nikaragua Amerika Birleşik Devletleri tarafından desteklenen ve finanse edilen devrim karşıtı Kontralar’ın başlattığı bir iç savaş ile 50 bin sivil hayatını kaybetti.

1983’te dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan, ‘ulusal güvenliği, özgürlüğü koruma ve barışı sağlama’ söylemiyle Grenada’ya askeri müdahale yaptı ve burada yüzlerce kişiyi katletti.

1991 yılında Sovyetler Birliğinin çökmesiyle, ABD kendisini yeryüzünün en büyük gücü olarak görmeye başladı.

1991 yılında ABD, Kuveyt’in işgali üzerine Irak’a girdi. 6 haftada 85 bin ton bomba atıldı. Ürdün Kızılay’ına göre savaşta 113 bin sivil Iraklı öldü. 1991’den 1998’e kadar ise, kötü beslenme ve hastalık nedeniyle yarısından fazlası çocuk olmak üzere 1 milyonun üzerinden Iraklı hayatını kaybetti.

1992’den 1995’e kadar süren “Bosna Savaşı” boyunca tarihte eşine ender rastlanan katliamlar yapıldı ve 250.000’in üzerinde Müslüman Bosna Türkü ve Boşnak, Sırplar tarafından BM ve tüm dünyanın gözleri önünde öldürüldü.

1998 yılında ABD, Sudan’da bir silah fabrikasını bombaladığını açıkladı. Ancak sonra fabrikanın sadece aspirin ürettiği ortaya çıktı.

Dünya Ticaret Merkezi, Pentagon ve Beyaz Saray’ı hedef alan saldırılardan sonra Amerika Afganistan’ı işgal etti. 2001 yılında El Kaide’nin saldırısına karşılık olarak Amerika, bu işgal sırasında Afganistan’da 150 bin sivilin ölmesine neden oldu.

2001’den 2015’e “modern zamanların en uç terörist kampanyası” olarak tanımlanmıştır. Araştırmacı Gazetecilik Bürosu’nun bildirdiğine göre, “Büro veri toplamaya başladığından beri Afganistan, Pakistan, Somali ve Yemen’de ABD tarafından en az 3,734 drone (insansız hava aracı saldırısı düzenlendi ve 1,427 sivil dâhil en az 10 bin kişi öldürüldü.

2003 yılının Mart ayında, ABD yanına Birleşik Krallığın desteğini de alarak Irak’ın birçok ülkenin güvenliğini tehdit eden kitle imha silahlarına sahip olduğu gerekçesiyle hem Ortadoğu petrolünü gasp etmek, hem de İslam dünyasının tam kalbinde bir müttefik ve askeri üs daha edinmek amacıyla Irak’a savaş ilan etti. Bir milyondan fazla Iraklının katledildiği ve 4.7 milyon Iraklı evini terk etmek zorunda kaldığı bu ikinci Körfez Savaşı’na ABD “Irak’ı Özgürleştirme Operasyonu” adını verdi. Savaş sonrasında da gerekçe gösterilen kitle imha silahlarından hiçbir eser bulunamadı.

Arap Baharı 17 Aralık 2010 Tunus’ta bir gencin kendini yakmasından sonra başlayarak ardından tüm Tunus halkının giriştiği eylemle beraber Arap dünyasına gelen bunalım dönemidir. Tunus, Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn, Ürdün ve Yemen gibi ülkeler Arap baharından en çok etkilenen ülkelerdir. Tunus’ta çıkan olaylarda yüzlerce sivil öldü.

30 yıllık Hüsnü Mübarek rejimi devrildiğinde Tahrir Meydanını ‘Arap Baharı’nın simgesi yapmıştı. Seçimlerde Müslüman Kardeşler’in adayı Muhammed Mursi sandıktan zaferle çıktı. 2011’de demokratik seçimlerle başa gelen ilk Mısır Cumhurbaşkanı’ydı. Mısır’da Arap Baharı başlıyordu ama 1 yıl sonra askeri darbe yapıldı. ABD, İsrail, batılı ve Arap müttefiklerinin desteklediği darbe sırasında binlerce kişi öldü.

Suriye’de öyle bir iç savaş başladı ki 2011’den buyana hala dinmedi. Yüzbinlerce insan hayatını kaybetti. Ülkede yaşamın zorlaşmasıyla beraber birçok Suriyeli kendi ülkesinden kaçarak, başka ülkelere sığındı. 5 milyon kadar Suriyeli dünyanın çeşitli yerlerine sığınmacı olarak yerleştirildi. Bunun 3 milyondan fazlası ise Türkiye’ye sığındı. 2014 yılında El Kaide’den ayrılan İŞİD’in Suriye ve Irak’ta örgütlenmesi ise Suriye’deki Arap Baharını farklı bir boyuta götürdü. Şimdi İŞİD’in varlığı Suriye’den çıkarıldı ama olaylar ABD, Suriye’nin kuzeyinde PKK-PYD’yi silahlandırarak kendi güdümünde devlet kurmaya çalışmasıyla çok farklı bir hal aldı.

ABD desteğini alan İsrail tarafından Filistin halkı on yıllardır İsrail zulmü altında eziliyor. Filistin’de İsrail birçok savaş suçu işlemesine rağmen batı bu duruma ne yazık ki tek bir ses bile çıkarmıyor ve ABD tarafından destekleniyor.

Yararlanılan Kaynak:

Dr. İlhami Pektaş, ODTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği mezunu, Gazi Üniv. Yükseklisans

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.